Türkiye’nin NATO’ya ne şartlar altında girdiğini, yaşı ileri olanlar bilir. Bilmeyenler eğer merak ediyorsa, zamanın arşivlerinde öğrenebilirler.

Türkiye’nin NATO’ya ne şartlar altında girdiğini, yaşı ileri olanlar bilir. Bilmeyenler eğer merak ediyorsa, zamanın arşivlerinde öğrenebilirler. Yıllardır NATO’da güya kominizim tehlikesine beraber göğüs gerdiğimiz ABD ve ortaklarının son zamanlarda Türkiye’yi gözden çıkarışları sergileniyor.
Ortadoğu’ya kapağı atan Coni, Rusya ile de anlaşarak bir nevi paylaşım projesini hayata geçirmeye kararlı görünüyor. Kayıkçı dövüşü misali her iki tarafta terör örgütü olarak tanıdıkları, PKK ve yan kuruluşlarına ağır silahlar vermede yarışa girmişe benziyor.
Rusya’nın asırlarca arzu ve emeli olan sıcak denizlere inme planı gerçekleştiği için, çıkarları doğrultusunda gelişen olaylar kendilerini memnun etmişe benziyor. Coni’nin ağır silahları ve kırk kilometre gibi uzun menzile atış yapan topları, terör örgütüne teslim etmesi ve eğitimini yüklenmesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD’yi ziyaretinin arifesinde törenle örgüte teslim etmesi acaba bir uyarı mı diye düşünenlerin ne kadar yanıldığının örneği değil mi?
ABD yönetimini başına kim geçerse geçsin, devlet olarak dış politikalarının değişmediğini bir kere daha gördük. ABD’nin başına geçen başkanın devlet politikasını değiştirme şansının olmadığı yine görüldü.
Devletin omurgası sayılan arka plandaki kadro hiç değişmez. Bazen bir Afrika kökenliyi, bazen bir Avrupa kökenliyi vitrine koyarlar, vitrindeki başkan bir nevi manken robottur.
Sayın Cumhurbaşkanının ne konuştuğu önemli değil, ABD Başkanı’nın ne kadar anladığı ve ne kadarını hayata geçireceği önemli. ABD’nin yeni başkanı henüz kadrosunu kurduğu düşünülemez. Ortadoğu projesini hazırlayan raportörler Obama zamanındaki kadrolar ve yıllardır oradalar. Yeni başkanın bu kadroları değiştirmesi zaman alacak. Bu durumu Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’da biliyor olmalı. Bu buluşma tavanda havan döğmeden başka bir işe yaramaz.
Türkiye’nin en kısa zamanda İran ve Suriye ile diyaloğa geçip bölgesel sorunları beraber çözme yollarını araması gerekir. İncirlik Üssü de vakit kaybetmeden devreden çıkarmalı. Amerika’nın ve İngiltere’nin kendi yarattıkları örgüte lojistik desteği bu üstten sağladığı bilinmeyen bir olay değil.
ABD’nin Türkiye’ye karşı beslediği hasbi hane davranışının neticeleri ne olur?
Şimdilik belirsiz gibi görünse de, Türkiye’yi kontrol edemeyişinin hırçınlığını sergiliyor davranışları. Türkiye Cumhuriyeti’nin idarecilerinin dış politikada ki beceriksizliği ve kadro oluşturmasının büyük rolü olduğu düşünülemez mi, elbette hatalar vardır.
Tecrübeli ve yetişmiş eleman kıyımının yıllardır devam etmesi ve her gelenin kendi adamı olarak gördüğü kimseleri hariciyeye yerleştirme girişimleri, Türkiye’yi dışarda temsil etme zaafları doğuruyor. Yaşadığımız günlerdeki sıkıntıların kaynağı bu olsa gerek.
Türkiye’nin Arap politikası İran’ı uzaklaştırdığı gibi, Araplardan da beklenen destek alınamadı ve Ortadoğu’da Türkiye yalnız kaldı. Elçiliklerde uzun zamandır FETÖ örgütlenmesi acaba dış istihbarat zaafları oluşturdu mu? Yaşanan olayların sebeplerinde bu örgütün etkisi var mıdır, bence vardır.