Türk siyasetinin son elli yılına damgasını vuran 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Türkiye'nin karmaşık günler içinde bulunduğu bir dönemde 91 yaşında hayata gözlerini yumdu.

Türk siyasetinin son elli yılına damgasını vuran 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Türkiye'nin karmaşık günler içinde bulunduğu bir dönemde 91 yaşında hayata gözlerini yumdu.
Süleyman Demirel'le gazeteci olarak çeşitli defalar görüşme imkânımız oldu. 1980 sonrası yasakların kaldırılması sırasında Ahi Meydanı'nda otobüstün üstünde göbeğine kadar sarkarak elinde fötr şapkası ile Kırşehirlilere hitap ediyordu.
O meşhur, efsane adam Süleyman Demirel diyordu ki:
“Ey Kırşehirliler, siz az şeyden çok şeyler anlarsınız. Siz demokrasi gazisi Kırşehirliler, Baranlı Dağı'na güvendiğim kadar sizlere güveniyorum. Gelin yasakları birlikte kaldıralım. Siz Kırşehirliler haksızlıklar karşısında susmayan, siyasi mücadelenin kitabını yazmış, Orta Anadolu'nun seçkin insanlarısınız.”
Bu sözler karşısında miting alanındaki Kırşehirliler ekili buğday başaklı tarlanın rüzgârdan bir sağa, bir sola uğultular içinde yatıp kalktığı gibi coşuyordu.
Yasakların kalkması konusunda yüzde 80'in üzerinde “evet” oyu vermişti Kırşehirliler…
Yasaklar kalkınca DYP'nin başına geçen Süleyman Demirel, SHP ile koalisyon hükümeti kurup Başbakan seçilmişti.
Petlas Lastik Fabrikası'nın Genel Müdürü Hacıbektaş'lı hemşehrimiz Uğur Sümer'i görevden alıp, yerine Elazığ'dan milletvekili adayı olup kazanamayan Orhan Buldaç'ı getirmek istiyordu Demirel…
Diyordu ki Süleyman Demirel, “ANAP'ın hiçbir bürokratını tutmayacağım, ANAP'ın bütün kalıntılarını temizleyeceğim.”
Kırşehir DYP'de birkaç kişi Uğur Sümer'in görevden alınmasını istemiyordu.
Sonunda kalabalık bir heyet oluşturdular, bir Cumartesi günü Demirel'in Güniz Sokak'taki evine gidildi. Heyetin içinde ben de varım.
İl Başkanı Burhan Korkmaz, Merkez İlçe Başkanı İhsan Eraslan. Heyeti giriş kattaki kütüphaneli salonda kabul etti Demirel…
İl Başkanı Burhan Korkmaz, durumu açıklayan bir konuşma yaptı.
Söz alan Merkez İlçe Başkanı İhsan Eraslan “Uğur Sümer'den memnunuz, görevde kalsın” dedi.
Bunun üzerine Süleyman Demirel “Hayır arkadaşlar, ben meydanlarda milletime söz verdim, ANAP'ın hiçbir bürokratını görevde tutmayacağım dedim” diye karşılık verdi.
Tam bu sırada ANAP'lı Hasan Uygur “Efendim, siz Petlas'ı Tariş'e mi çevirmek istiyorsunuz” dedi.
Bu sözlerden sonra ortalık buz gibi olmuştu.
Demirel “Arkadaşlar ben Uğur Sümer'i tanıyorum. Kendisini Türk Traktör Fabrikası'na genel müdür yapacağım” dedi ve ayağa kalkarak “Buyurun Kırşehirliler” diyerek DYP'nin Kırşehir heyetini efendice yolcu etmişti.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in Isparta İslâmköy'deki “Süleyman Demirel Demokrasi Müzesi”ni çeşitli defalar ziyaret edip, gezdim. Babaannesi Şefriban Hatun Camii'ni kardeşi Şevket Demirel yaptırmıştı.
Demirel dava adamıydı. Bürokatlarını çok iyi tanırdı. Kendi partisine yakınlığı olanları ismiyle tanırdı. Birkaç gün sonra Uğur Sümer Kırşehir'e veda etti, yerine Orhan Buldaç atanmıştı. Gazeteci olarak bu olaylara tanıklık ettim.
Kırşehir Valisi İrfan Kurucu'nun başkanlığında Cumhuriyetimizin 75. Yılında Belediye kavşağında, at üzerindeki Atatürk heykelinin yapılmasında benim de katkım olduğunu kutlama komitesindekiler bilir. Özellikle at üzerindeki Atatürk olmasını ben istedim ve Vali İrfan Kurucu toplantı halindeyken Kutlama Komitesi'nin yanında heykeltıraş Tankut Öktem'i arayarak “Kırşehirliler atın üzerinde bir Atatürk
görmek istiyorlar, öyle yapalım hocam” dedi ve bu anıt böyle yapıldı.
Vali İrfan Kurucu hemşehrisi “Baba” diye sevip saydığı, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'i Kırşehir'e getirdi ve açılışı da ona yaptırdı.
Demirel büyük bir Türkiye sevdalısı idi. Atatürk'e “Bize bu güzel yurdu hediye ettiği için ona minnettarız” diye dua ettiğini biliyoruz.
Demirel özel söyleşilerinde “Ben Isparta'nın İslâmköy'de doğan, yazın okul tatillerinde çobanlık yapan bir köylü çocuğuyum. Cumhuriyet idaresi sayesinde okudum, büyüdüm, genel müdür, Başbakan, Cumhurbaşkanı oldum. Bir köylü çocuğunun bu kademeleri aşıp Cumhurbaşkanı olması, ancak Cumhuriyet rejimlerinde görülür. Cumhuriyet Türkiye'sinin ve demokrasisinin kadrini, kıymetini
bilelim” derdi.
1980 darbesinde yasaklı duruma düşünce ANAP iktidar olmuştu. Halk yine Demirel'e gidiyordu, ona akıl danışıyordu. Ona “bir bilen” diyorlardı. Sonra halk ona “kurtar bizi baba” diye çağrıda bulunuyorlardı.
Süleyman Demirel Türk siyasetinin “baba”sı, hoşgörülü, anlayışlı, medya ile kavga etmeyen, eleştirilere açık, kimseyi mahkemeye vermeyen, gülüp geçen bir insandı.
İşte, Türk siyasetinde “Binaenaleyh” denildiğinde akla gelen tek isim olan Süleyman Demirel'in unutulmaz sözleri…
60'lı yıllar… Kıbrıs meselesi nedeniyle İngiltere'yle Türkiye'nin arası kötü. Tam da bu sırada Demirel İngiltere'ye ziyarete gidiyor. Dönüşte gazetecilerle arasında geçen diyalog ise şöyle:
‐Efendim, neden İngiliz Dış İlişkiler Bakanı'nın elini sıktınız?
‐Neresini sıkacaktım kardeşim.
Demirel Başbakan. 12 ada konusunda Yunanistan ile yine sorun yaşanmış, karşılıklı kılıçlar çekilmiş.
Ertesi gün kabine toplanmış ve toplantı uzun saatler sürmüş. Dışarıda gazeteciler merakla yapılacak olan açıklamayı bekliyor:
Sayın Başbakan, Yunanistan Ege Denizi'nin bir Yunan gölü olduğunu iddia ediyor. Cevabınız ne olacak?
Ege bir Türk gölü değildir. Ege bir Yunan gölü de değildir. Ege zaten bir göl de değildir!!!
Benzin vardı da biz mi içtik?
Süleyman Demirel'in, zamanında benzin yokluğu hakkında kendisine gazetecilerden yönelen sorulara verdiği efsanevi cevap.
Bu cevap şöyle devam etmiştir: Su mu daha değerlidir benzin mi? Tabii ki su, benzin içilmez ama su içilir.
70 sente muhtacız!
Türkiye'de 70'lerin sonunda yaşanan ekonomik krize atfen sarf edilmiştir. Demirel, dış ticaret açığındaki artışı ve döviz darboğazını bu sözle ifade etmiştir.
Ben altı kere gittiysem yedi kere geldim: Başbakanken bir programda kendisine “sizi o bulunduğunuz yerden altı defa indirdiler, hala orada nasıl duruyorsunuz?” diyen gazeteciye verdiği cevap!
Beşiktaş'ı niye sormuyorsun? (kendisine Fenerbahçe'yi mi, yoksa Galatasaray'ı mı tuttuğunu soran muhabire cevaben)
Bana, “milliyetçiler adam öldürüyor” dedirtemezsiniz.
Kırıkkale'de cephane fabrikası patlamıştır. Neden önlem alınmadığı gazete manşetlerinden inmezken Demirel kendi üslubuyla olayı değerlendirir: Kimin aklına gelir patlayacağı?
“Ben bir gün evimde otururken Çankaya'ya çıkayım” diyerek çıkmadım.
“Yollar yürümekle aşınmaz!”
Demirel bu sözü, 8 Kasım 1968'de AP Ankara İl Kongresinde sokaklara dökülen halk için söylemiştir.
Daha sonra da “kimse beni yanlış çıkarmak için , bakalım yollar yürümekle eskir mi diyerek daha fazla yürümemiştir” diye geliştirmiştir.
Kendisine yönelik eleştirilere: Kızdırmayın adamı bakayım.
1 Şubat 1978, AP Genel Başkanı, Ana Muhalefet Partisi Lideri: Hükümetin başını kontrgerillanın ne olduğunu ve nereye bağlı olduğunu açıklamaya davet ediyorum?
24 Kasım 1990, DYP genel başkanı, ana muhalefet lideri: Hukuk devletinde bu tür örgütlere yer yoktur.
Parlamento'nun bu toplumsal tehlikeye, hukuk dışılığa ve devlet içindeki bu gizli örgütlenmeye karşı çıkması bir görev haline gelmiştir.
24 Şubat 1993, Başbakan: “Kontrgerilla tartışması kadar Türkiye'de havanda su dövülen bir konu yoktur. Deniyor ki, araştıralım. O zaman her şeyi araştıralım, yarın güneş doğacak mı diye araştıralım.”
Muhabir: Efendim, derin devlet nedir?
Demirel: Derin devlet, normal devletin raydan çıkmış halidir.
Dün dündür, bugün bugündür.
Bir kış PKK ateşkes ilan ettiğinde o vazgeçilmez üslubuyla devletin bakış açısını çok güzel özetler:
“Kan döken insanlar 'biz kan dökmekten vazgeçtik' derlerse, 'iyi yaptınız, alın size bir mükâfat verelim' denmesi mümkün değil. Kan döken insanlara 'aman vazgeçmeyin, kan dökmeye devam edin' demek de mümkün değil. Kan döken insanlar bundan vazgeçerlerse, bu iyi olmadı demek de mümkün değil.”
Dört kaz teslim etsen, akşama üçünü kaybedip gelir (1980 öncesinde Bülent Ecevit'e) Enkaz devraldık. Artık bu cümleyi sarf etmeyen hükümet kalmadı. Seçilir seçilmez ilk olarak “enkaz devraldık” diyorlar.
Ama bu cümleyi siyasi hayatımıza ilk sokan Demirel'in ta kendisidir…
Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 'tartışmalı' cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde hiçbir üniversitede protesto gösterisi yapılmamasının dikkat çekici olduğunu ifade etmişti.
Demirel, “nerede bu ODTÜ'lü öğrenciler?” diye sordu ve sonra istediği tepkiyi aldı:
“Nerede bu ODTÜ'lüler” diyen Demirel'e, ODTÜ Senatosu Çankaya seçimine yönelik sert bir bildiri yayımlayarak cevap verdi.
Fırat'ın kenarındaki bir kuzudan ben sorumluyum.
Kırk günde kabak yetişmez.(1978'de CHP'nin 40 günde Türkçe bilmeyen öğretmenleri alıp öğretmen yapması için demiştir.)
Demirel'in eski tayfasının bulunduğu bir ortamda bir gazeteci sorar.
“Sayın Demirel, Türkiye'nin durumunu tek kelimeyle özetler misiniz?”
Demirel: İyi..
Herkes şaşırır, Demirel mevcut duruma iyi demiştir sonuçta. Ama devam eder.
Demirel: Ama iki kelimeyle özetlememi isterseniz “iyi değil”..
Üniversite ziyaretlerinden birinde sol görüşlü bir öğrenci Demirel'i sıkıştırmaya çalışır.
Türkiye'de yapılan her türlü işi sahiplenmek gibi bir adetiniz var…
Sen nerde oturuyorsun?
Niye ki? Kadıköy'de!
Hah işte buraya her gün gelmek için üstünden geçtiğin köprü var ya
Eee evet
Onu işte ben yaptım!
Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmek için tarih alma konusunu şu fıkrayla değerlendirmiştir:
“Avrupa Birliği'ne girmek isteyenler sınava alınıyor. Bulgaristan sınava giriyor, 'atom bombası ne zaman atıldı' diye soruluyor. '1945' diyor, 'geçtin' deniyor.
Daha sonra Romanya sınava giriyor. 'atom bombası nereye atıldı' deniyor, 'Japonya' diyor, 'sen de geçtin' deniyor.
Türkiye'ye sıra gelince 'atom bombası atıldıktan sonra ölenlerin isimleri, soyadları, doğum yerleri, mesleklerini söyle' deniyor.
Şartlar ne kadar ağır olursa olsun Türkiye ve Avrupa sıkıntıları aşacaktır ve Türkiye, AB'nin tam üyesi olacaktır.”
“Dünkü güneşle bugünkü çamaşır kurutulmaz”
“Mizah bir yumruktur, ne zaman kime vuracağı belli olmaz”
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, geçen yıl bugün 91 yaşında Ankara'da vefat etti. Cuma günü onun için önce Güniz Sokak'taki evinde, ardından TBMM'de devlet töreni düzenlendi. Meclis'ten sonra top arabasına konulan Demirel'in cenazesi Kocatape Camii'nde kılınan namazın ardından Isparta'ya gönderildi. Cumartesi günü de önce Süleyman Demirel Üniversitesi'nde, üstü açık araçla Isparta'yı dolaştırılıp, hemşerileriyle veda eden Demirel, doğduğu İslâmköy'de adına yaptırılan Süleyman Demirel Anıt Mezarlığı'nda toprağa verildi.
“Memleket meseleleri bir parkta oturarak halledilseydi, çok büyük bir park yaptırır, hep beraber içinde otururduk”
“Benim şapkam tatilde de çalışır”
“Bu şapkayı millet yarattı gardeşim”
“Bu fötr şapkayla 6 defa gittim, 7 kere geldim”
Yeri hiçbir zaman doldurulamayacak olan Süleyman Demirel 91 yıllık yaşamına veda ettikten sonra Türkiye'de üç gün yas ilan edildi, bayraklar yarıya indirildi.
Onun için herkes konuştu, onu anlattı. Ama İnan Kıraç'ın şu sözü onun ne kadar büyük bir insan olduğunu ortaya koyuyordu:
“Süleyman Demirel, Atatürk'ten sonra gelmiş geçmiş en büyük lider ve en büyük insandı.”
Demirel için başka söze gerek yok.
Biz Kırşehirliler Petlas'ın temelini atan, Hirfanlı Barajı'nı, Kültepe Barajı'nı, projelerini yapan, Kırşehir'e daha pek çok hizmetlerin gelmesini sağlayan Süleyman Demirel'e minnettarız. O hep hafızalarımızda yaşayacaktır.
Onun İslâmköy'deki cenaze törenine katılamadım. Ama önümüzdeki hafta inşallah İslâmköy'e giderek daha birkaç kez gidip ziyaret ettiğim Süleyman Demirel Demokrasi Müzesi'ni bir kere daha, sonra da Türkiye'nin Anıtkabir'den sonra en büyük anıt mezarında kendisini ziyaret edip dua edeceğim.
Kendisine Allah rahmet eylesin, ruhu şad, mekânı cennet olsun.