Önümüzdeki ayın başında kutlanacak olan Türkçülük Günü “Türkçülük Bayramı”, “Türkçüler Günü”, “Türkçüler Bayramı” adlarıyla da her yıl 3 Mayıs'ta kutlanagelmiştir. Cumhuriyet dönemi milliyetçilik mücadelesinin önde gelen isimlerinden, ülkücü gençliğin “Bozkurtların Ölümü”, “Bozkurtlar Diriliyor” adlı eserlerini okuyarak bilinçlendiği Nihal Atsız ile kader mahkûmlarının şarkısı “Aldırma gönül, aldırma” dizelerinin de şairi olan, 73 yıl önce 1948'in 2 Nisan'ında Bulgaristan'a geçmek isterken bir cinayete kurban giden ünlü öykücü, şair, yazar ve gazeteci Sabahattin Ali arasındaki hakaret dâvasında Atsız taraftarlarının alanlara çıktığı günün yıldönümü olarak kutlanır; ancak ne zaman “gün”, ne zaman “bayram” olduğu belli değildir.
Türk milliyetçilik hareketinde, özellikle siyasal milliyetçilik tarihinde Kırşehir ve Kırşehirliler önemli roller oynamış ve kilometre taşları olmuştur. 
1946-1950 döneminde CHP'den Kırşehir milletvekilliği de yapan, eğitim, toplumbilim, pedagoji, sanat gibi birçok dalda çok yönlü düşünce adamı ve yazar, Darülfünun emini olarak Cumhuriyet tarihimizin ilk üniversite rektörü, Mucur'un Baltacıoğulları ailesinden İbrahim Ethem Bey'in oğlu Prof. Dr. İsmail Hakkı Baltacıoğlu'na bir konferansı sırasında komünistlerin yaptıkları küstahça hareketler Türk milliyetçilerini şahlandırmıştı.
Türkçülük tarihinin Ziya Gökalp ve Dr. Rıza Nur'dan sonra en güçlü temsilcisi olan Nihal Atsız çıkardığı “Orhun” dergisinde komünistlerin küstahlıklarını ele almış, Başbakan Şükrü Saraçoğlu'na hitaben yazdığı açık mektuplarla “gayrimillî” gidişata dur diyerek milliyetçilik bayrağını açmış, onun 3 Mayıs 1944 olaylarına ve “Irkçılık-Turancılık Dâvası”na yol açan bu hareketi sonunda Alparslan Türkeş sahneye çıkmıştır.
Bundan onaltı yıl sonra 27 Mayıs 1960'taki ihtilâl hareketinde kader Kurmay Albay Alparslan Türkeş'i kendisi gibi kurmay subay olan bir Kırşehirli ile yan yana getirmiştir.
Kırşehir'i 1924 yılında il olduktan tam otuz yıl sonra 1954'te siyasî hınçla lâğvederek ilçe haline getiren Demokrat Parti iktidarına karşı 27 Mayıs 1960 ihtilâlinde Mucurlu hemşehrimiz Kurmay Binbaşı Orhan Erkanlı İstanbul'da ihtilâli gerçekleştirir ve onun bizzat kaleme aldığı ilk bildiri kısa dalga İstanbul Radyosu'ndan İstanbullular'a duyurulurken Ankara'da da Kurmay Albay Alparslan Türkeş uzun dalga Ankara Radyosu'ndan Türk Milleti'ne ihtilâlcilerin ilk bildirisini okumuştur.
1955 yılından başlayarak 27 Mayıs darbesini hazırlayan ordu içindeki gizli "Atatürkçüler Cemiyeti" örgütünün üyesi olan ve bu örgütün İstanbul ayağında görev alan, benim de tarihî Davutpaşa Kışlası'ndaki yedek subay eğitiminde tabur komutanım olan Orhan Erkanlı ihtilâlden sonra Millî Birlik Komitesi'nin genel sekreterliğine getirilmiş, 1961'de Demokrat Parti iktidarının ve yandaşlarının yargılandığı Yassıada Mahkemeleri'nin kurulmasında ve çalıştırılmasında etkin rol oynamıştır.
MİLLİYETÇİ HAREKET'İN ATASI BÖLÜKBAŞI'DIR
27 Mayıs ihtilâlinden altı ay sonra kader onlara yine aynı oyunu oynamış, iki asker arkadaş ihtilâlcilerin oluşturduğu Millî Birlik Komitesi'nin parçalanmasıyla emekliye sevk edilip tasfiye edilen ondört subay arasında Meksika ve Hindistan'a sürgün edilmişlerdir.
Alparslan Türkeş ve Orhan Erkanlı birkaç yıl sonra yurda dönerek aynı zamanda siyasete atılmışlar, Orhan Erkanlı'nın Cumhuriyet Halk Partisi'nde yer almasına karşı Alparslan Türkeş de Orhan Erkanlı'nın hemşehrisi Osman Bölükbaşı'nın kurduğu ve genel başkanı olduğu, tabanını Kırşehirliler'in oluşturduğu Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'ne girmiştir.
Tuğrul Türkeş'in terk edip Adalet ve Kalkınma Partisi'ne girdikten sonra “babamın partisi” diye söz ettiği Milliyetçi Hareket Partisi aslında kurucusu ve ilk genel başkanı Osman Bölükbaşı'nın şahsında onun uğruna ilçeliğe düşürülerek cezalandırılan Kırşehirliler'in partisi Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'dir, Tuğrul Türkeş'in babasının partisi değildir.
Alparslan Türkeş “Dokuz Işık” olarak nitelendirdiği ilkeler çerçevesinde Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'ni adını değiştirip yeniden örgütleyerek milliyetçiliği Türk siyasî tarihine sokmuş, böylece Osman Bölükbaşı'nın partisinin temelleri üzerinde ilk milliyetçi parti siyasî hayatımızda yerini almıştır.
Kaderin yine bir cilvesi olarak Alparslan Türkeş 1995 yılı Mart ayının sonunda MHP'nin güdümündeki Kırşehir Belediyesi'ni ziyaret etmesinden birkaç gün önce 28 Mart 2005 günü Orhan Erkanlı hayata vedâ etmiş, iki ihtilâlcinin arkadaşlığı ahirete intikal etmişti.
Türk milliyetçilerinin “Dokuz Işık” doktrininden sonra milliyetçilik felsefesi olarak benimsediği “Türk-İslâm Felsefesi” de yine Kırşehirli olan büyük sosyolog Prof. Dr. Erol Güngör tarafından ortaya konulmuştur.
12 Eylûl darbesinden önce Erol Güngör başyazarlığını yaptığı gazetelerde ve dergilerde kaleme aldığı makaleler ve çıkardığı kitaplarla milliyetçilik hareketinin siyasî yelpazede yerleşip kökleşmesi ve gelişmesi açısından önemli rol oynamıştır.
Görüldüğü gibi İsmail Hakkı Baltacıoğlu ile başlayan süreçte Orhan Erkanlı, Osman Bölükbaşı, Erol Güngör siyasî tarihimizde milliyetçiliğin kilometre taşları olmuşlar, milliyetçilik hareketi bu Kırşehirliler'in omuzlarında günümüze kadar ulaşmıştır.
TÜRKEŞ MHP'NİN FELSEFESİNİ ANLATIYOR
Alparslan Türkeş MHP'nin felsefesini 27. kuruluş yıldönümünde şöyle özetlemişti:
“MP köleliğe, uşaklığa, Türkiye'yi başkalarının kölesi ve sömürgesi durumuna getirmek isteyen komünizm gibi yabancı ideolojilere düşmandır.
“MHP Türk milliyetçiliğini kendi siyasî felsefesinin esası kabul etmiştir. Türk milliyetçiliği Türk Milleti'ni meydana getiren bütün kişilerin haklarını korumak ve onların şerefli insanlar olarak yaşamasını sağlamak gayesini güder. Türk milliyetçiliği Türkler'in ne kendi aralarında birbirleri tarafından haklarının çiğnenmesine ve sömürülmesine razı olur, ne de yabancıların sömürmelerine ve tutsak etmelerine göz yumabilir. MHP büyük Türkiye'yi en kısa zamanda, en kısa yoldan her engeli aşarak kurmak isteyenlerin partisidir.
“MHP vicdanı kara politikacıların entrika ve fesatlarına karşı korkusuz mücadele eden bir partidir. Gerek komünistler ve azınlık ırkçıları tarafından ve gerekse bunları koruyan ve iş birliği yapan siyasetçiler tarafından yöneltilen iftiralardan endişesi yoktur. Kızıl faşistlerin maskelerini her zaman düşüreceğiz.”
MHP düşmanlığı hakkında da Alparslan Türkeş şunları söylemişti:
“Türk Milleti'nin zararına olan her şeyin hakkından gelmeye, Türk Milleti'nin yararına olan her icraatı ortaya koymaya Türk milliyetçileri muktedirdir. Bu gerçeği gören iç ve dış düşmanlar bilmelidir ki milliyetçi hareketin iktidar olduğu bir Türkiye büyük devlet olacak, lider ülke olacaktır.”
“BIRAKIN KOMÜNİSTLERİ, ABD BİLE MHP'YE DÜŞMANDIR”
“İşte, MHP düşmanlığının ardında bu gerçek vardır. Bunun için milletimizin iç ve dış düşmanları MHP düşmanlığını birinci görev kabul etmektedirler. Artık ikinci Ergenekon'un demir dağlarını eritmeye başladık. Az gelişmişliği, adaletsizliği, fukaralığı, ekonomik bağlılığı, kültürel erozyonu, bağımsızlığımıza ve hürriyetlerimize kasteden düşmanların oyunlarını, birçok kimseye aşılamaz gibi görünen dağları eriterek kurtuluş yolunu açıyoruz. Nasıl Yunus Emre'lerin, Hacı Bektaş Velî'lerin, Hacı Bayram'ların iman ve birlik ateşi 13. yüzyılın dağlarını eritip büyük bir medeniyetin ateşini yakmışsa şimdi de MHP bayrağı altında onları örnek almış milyonlarca Türk milliyetçisi milletimizin aydınlık istikbali uğruna, hak, adalet, kalkınma, demokrasi uğruna bugünkü dağları eritmeye başlamışlardır.
“MHP milliyetçiliği, ahlâk ve maneviyatçılığı esas alan ülkücülükle yola çıkan, ilim ve tekniği hayata uygulayan bir siyasî anlayışın iktidarı olacaktır.”
MHP'ye düşman olanlar sadece Moskova'nın uşağı olan yerli komünistler değildi. Bırakınız artık tarihe karışmış olan Moskova komünistlerini bir tarafa, Amerikalılar bile MHP'ye düşmandırlar.
ABD'Lİ ALBAY: “MHP İKTİDAR OLURSA ABD YOK OLUR”
1977 seçimleri sonrasında Yeşilköy'den bir uçak ABD'ye uçmaya hazırlanıyordu. Uçakta Amerika'da tahsil görmüş bir profesörümüz ile bir ABD'li albay yan yana oturuyorlardı. Profesör sordu:
“Albayım, bildiğim kadarı ile ABD komünizme karşıdır. Fakat siz bir gazete okuyorsunuz. (Cumhuriyet gazetesini kastederek) Bu gazeteye Türkiye'de  'Bâbıâli'nin Pravdası' denildiğini bilmiyor musunuz?”   
(O günlerde Sovyetler Birliği Komünist Partisi Merkez Komitesi'nin resmî organı olan “Pravda” dünyanın en büyük, en çok basılan günlük gazetelerinden biriydi. 1991'de Komünist Parti'nin kapanmasından hemen sonra eski çalışanları tarafından aynı adla tekrar kuruldu. Bugün Rusya'da “Pravda” adıyla iki ayrı gazete yayınlanmaktadır. Biri özel bir medya kuruluşuna bağlı olarak yayın yapıyor, diğeri Rusya Federasyonu Komünist Partisi'nin resmî yayın organıdır.)
ABD'li albay gazeteyi bırakarak şöyle konuştu:
“Türkiye'de komünizm bizim için bir tehlike değildir. Fakat Türk milliyetçileri 1977 seçimlerinde bir milyona yakın oy aldılar. Bu 1981'de iki, 1985'te üç milyon demektir. Böylece ya bir iktidarın kuyruğuna tutunurlar, ya da tek başlarına iktidar olurlar. İşte o zaman Türkiye'de ABD yok demektir. Bizim için en büyük tehlike Türk milliyetçileridir.”
Gerçekten Amerikalı albayın dediği çıkmış, Türk milliyetçileri siyasî arenada büyük bir güç haline gelmiştir.

Kırşehir'e büyük önem veren MHP Lideri Alparslan Türkeş yaptığı ziyaretlerin birinde Belediye'yi de ziyaret etmiş, Belediye önünde Kırşehirliler'e hitaben bir konuşma yapmıştı. Resimde Türkeş'in sağında 17 Ocak 2021 tarihinde kaybettiğimiz Musa Dündar, solunda Belediye Başkanı Metin Çobanoğlu ve İl Başkanı Dursun Özdemir görülüyor.  
 

TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ DÖNÜM NOKTASINDA...
MHP yönetimi ayağına gelen cumhurbaşkanlığı ve üç defa başbakanlık fırsatlarını kullanmaktan kaçınmış, 7 Haziran 2015'te yapılan genel seçimlerde 80 milletvekili çıkardığı halde güven oyu alabilecek bir hükûmetin kurulmasına yanaşmaması üzerine Yüksek Seçim Kurulu 1 Kasım 2015'te yeniden seçim yapılmasını kararlaştırmıştır. Ancak beş ay sonraki seçimde MHP daha önce kazandığı milletvekilliklerinin çoğunu, bu arada Kırşehir'den seçilen Prof. Dr. Yıldırım Türk'ü de kaybederek 40 milletvekili ile HDP'nin gerisine düşmüştür. 3 Kasım 2019'da yapılması gereken genel seçimler anayasa değişikliği referandumu ile getirilen başkanlık sistemi gereğince yeni cumhurbaşkanını da belirlemek için Devlet Bahçeli'nin önerisi ve Recep Tayyip Erdoğan'ın da buna olumlu yaklaşması ile erkene alınmıştır. 24 Haziran 2018'de cumhurbaşkanlığı seçimleriyle birlikte yapılan erken seçim sonucunda 49 milletvekili çıkaran MHP bugünkü hükûmette görev almıştır.      
Çizmeye çalıştığımız acı tablo karşısında milliyetçilerin düşünmesi, titreyip kendine dönme zamanı çoktan gelmiş, hattâ geçmektedir. Türk milliyetçiliği ne yazık ki siyasî hayatımızdan silinme tehlikesi ile karşı karşıyadır. MHP'nin atası Osman Bölükbaşı kritik zamanlarda hiçbir şey yapamayanlar için “Basiretleri bağlanmış” derdi. Adnan Menderes'i de yaptığı hatalar için aynı şeyi söyleyerek defalarca uyarmış, fakat dinletememişti. Milliyetçilerin de basiretleri bağlanmışsa her şey nafile, artık yapacak bir şey kalmamış demektir akıntıya kapılıp gitmekten başka... Türk milliyetçiliği de elimizden giderse Batı'nın uydusu olacağımız günler yakın demektir.