Yıllar öyle hızlı geçiyor ki, geriye dönmek ne mümkün? 70 yıl acısıyla tatlısıyla uçtu gitti. Kırşehir’deki gençlik yıllarımız da yılbaşı eğlencesi yapmak çok zordu.

Yıllar öyle hızlı geçiyor ki, geriye dönmek ne mümkün?
70 yıl acısıyla tatlısıyla uçtu gitti.
Kırşehir’deki gençlik yıllarımız da yılbaşı eğlencesi yapmak çok zordu. Kahvehanelere giderdik. O zamanlar televizyonlar yoktu.
Ağaç sandalyeler, üzeri mermer masalar vardı. Evlerin de akşam yemeğini yiyen insanlar belli kahvelere giderlerdi.
Hani biz de giderdik. Çay o zaman yirmi beş kuruş. Sarı yirmi beş kuruşu bulmak ne mümkün ? Kocaman bir somun ekmek 15 kuruştu. O ekmeğin içerisine biraz helva alabilirsen ye babam ye!
Biz esas konumuza dönelim. Yılbaşı gecesi dedik ya! Kahvehaneye birikmiş o kadar insanlar... Ortaya kurulmuş bir kömür sobası. Etrafında kırılmamış odun parçaları. Tenekelerde dolu kömür....
İnsanların gelmesi beklenir. “Yer kalmaz!” diye koşuşan insanlar. Çoğu evde radyo bile yok. Kahvehanede bir pilli bataryalı çalışan radyo vardı. Onu ancak kahvehanenin sahibi açardı. Aman batarya bitecek korkusu bir kâbus gibi çökerdi ortaya. Kimse açmaya cesaret edemezdi.
Soba aylarca temizlenmez, içeride buram buram bir duman taa yüreklere işler.. Öksüren, boğulma tehlikesi geçiren gırla giderdi.
Şimdi bir tombala faslı başlar... O tombala kağıtlarını kapmak bir maharet ister... İtişip kakışmalar... Kafa göz kırmalar... Birbirine eğri bakmalar cabası...
Saat 21.00 sularında başlarlar oynamaya... Biri bağırır oradan
1.TOMBALAAAAA!
Kahvehane sahibinin kol kıranlarından birisidir bu... Oyun devam eder herkes pür dikkat... Yine oradan bir cırtlak ses!
2.TOMBALAAAA ! Kahvecinin ikinci kol kıranı.
Yine oyun devam eder. Sigara dumanı ciğere işler. İnsanlar sigarayı içmezler emerler... Ciğerleri kalaycı körüğü gibi iner iner kalkar...
3.TOMBALAAAA !
Bu sefer kahvehane sahibinin kendisine çıkmıştır. Ahlar... Vahlar boşuna ..Cepler boşalır. İnsanlara bir türlü tombala çıkmaz !?
Neden mi?
Çünkü oyun altta.
Saat 24 sularında radyodan bilet ikramiyeleri okunacaktır. Kahveci bir türlü açmaz... Gözler belerir. Dişler gıcırdar. Dudaklar ısırılır ama nafile.. Okunmaya başlar ikramiye kazananlar... YOK! YOK!..
Uçup giden hayaller. Ciğere çekilen Dumanlar... Beş parasız ceplerle evlere varılır...
Bu sefer evde hanım uyanır
“Çıktımı biletine bir şey?” diye sorar.
Adam omuz silker… Kadın başlar konuşmaya.
“Kör olası herif! O üttürdüğün tombala parası ile, bilet parası ile eve gatık alsaydın” diye sabaha kadar yarı anlaşılmaz sözlerle homurdanır durur.
Sabah adam omuzuna bir heybe alır ödünç un toplamaya çıkar...
Umutlar ve hayalleri bir sam rüzgârı alıp gitmiştir.
Adam dövünür ama, tavşan yamacı çoktan tutmuştur.
Bizim zamanımızda Yılbaşı böyle eğlenceli (!) geçerdi.
Bilmem beğendiniz mi?