Çocukluğumdan itibaren Kırşehir’in tarihi yerlerini ve türbeleri ziyaret eder, daha fazla bilgi almak için kütüphaneye gider araştırmalar yapardım. Teknoloji bu kadar gelişmediğinden bilgilere zor ulaşırdım veya ulaşamazdım.

Çocukluğumdan itibaren Kırşehir’in tarihi yerlerini ve türbeleri ziyaret eder, daha fazla bilgi almak için kütüphaneye gider araştırmalar yapardım.
Teknoloji bu kadar gelişmediğinden bilgilere zor ulaşırdım veya ulaşamazdım. Bu konularla ilgili büyüklerime sorar notlar alırdım. Bir defasında halk arasında yukarı Kındam Mahallesi olarak geçen bölgede bir caminin bahçesinin içerisinde mezar olduğunu öğrendim, soğuk bir kış günü, aç, susuz, titreye, titreye, dişlerim birbirine değerek Aşıkpaşa Mahallesi’nde cumartesi pazarının yüz metre altında bulunan evimizden mezarın olduğu camiye kadar olan beş, altı kilometrelik yolu yürüyerek gittim, mezarı gördüm, mezar eskiydi ve “Mehmetbey oğlu Şeyh Mustafa” yazıyordu.
Camiye namaz kılmaya gelen cemaate sorduğumda “Bilmiyorum diyenlerde oldu, git oğlum senin ne işine diyenler de oldu, küçücük bacağınla bu işler sana mı kaldı?” diyenler oldu.
Vel hasıl Kındam Veliyiddin Caminin bahçesinde bulunan bu yatırı görmek için en az beş altı kere daha aç susuz yürüyerek gittiğimi belirtmek istiyorum.
Zaman geçtikçe Kırşehir’in tarihi yerleriyle birlikte kültürel değerleriyle türbeler ve yatırlar hakkında bir şeyler öğreniyor, gördüğüm eksiklikleri ve tezatlıkları üst makamlara mektup yazarak bildiriyordum ama hiçbir makam beni ciddiye almıyor, muhatap olmuyordu. Gün geldi gazetelerde köşe yazıları yazmaya başladığımı fırsat bilerek sürekli bu konuları gündemde tutmaya çalıştım ama nafile kimselere sesimi duyuramadım. Tüm çıplaklığıyla ortada duran yatırı, türbesi kümbeti için benden belge istediler, belge sunduysam bunu yazanlar belgeleri nereden almış dediler. Anlayacağınız “Armudun sapı var, üzümün çöpü var“ dediler.
Yıllardır haykırdım Kümbet Altı Mezarlığı’nda bulunan kümbette Fatma Hatun isminde bayan yatmaktadır ama caddenin adı Kümbet Baba Caddesi geçmektedir. “Bu tezatlıktır, buranın en kısa sürede Fatma Hatun Caddesi olarak düzeltilmelidir” dediğimde aynı kafalar “Nerede belgen, sen bizden iyisini mi biliyorsun, şimdiye kadar herkes yanlış biliyor da sen mi doğrusunu biliyorsun, tek akıllı sen misin, sana soran oldu mu, üstüne vazife olmayan konulara karışma?” dediler.
“Kardeşim ben demiyorum, kayıtlar diyor, belgeler diyor, belgeyse kümbetin kendisi belge. Hem kümbet demek mezar demek mezardan baba olur mu ki caddenin adını Kümbet Baba Caddesi koyuyorsunuz?” dediysem ne kadar feryat ettiysem, kimselere duyuramadım sesimi.
Gün oldu, kervan döndü Kırşehir Kent Konseyi’ne Genel Sekreter oldum. Bu durumu fırsat bilerek bu konuları Kent Konseyi Başkanı Tahsin Üçgül’le paylaştım, dosya hazırlayarak kendisine sundum. Dosyayı inceleyen Tahsin Üçgül Başkanım Bunlar ciddi konular, randevu alarak Vali beyle görüşelim” dediğinde çok sevimdim.
Nitekim Kırşehir Kent Konseyi’nin çalışmalarını ve projelerini anlatmak için 8 Haziran 2016 çarşamba günü Kent Konseyi Başkanı Tahsin Üçgül, Kent Konseyi Çalışma Grubu Başkanları Ahi Evran Üniversitesi öğretim üyeleri Yardımcı Doçent Mustafa Kocaoğlu, Arkeolog Hüseyin Adıbelli hocalarımla birlikte Sayın Valimiz Necati Şentürk’ü makamında ziyaret ederek yaklaşık bir saat süren bir toplantı gerçekleştirdik.
Başta Tahsin Üçgül Başkanımız olmak üzere öğretim üyeleri hocalarımızla birlikte çalışmalarımız ve projelerimiz hakkında bilgi verdik, dosyamızı takdim ettik. Bizleri dikkatle dinleyip,dosyamızı titizlikle inceleyen Sayın Valimiz “anlattıklarınız ve dosyanızdaki bilgiler çok ciddi olup, Kırşehir için faydalı çalışmalardır. Bahsettiğiniz yerleri bizzat yerinde görmek istiyorum. Bu nedenle 10 Haziran Cuma günü saat dörtte tekrar görüşelim ve birlikte ilgili yerlere gidelim” dedi.
10 Haziran Cuma günü mesai saati bitiminden sonra Sayın Valimizle birlikte Kayabaşı Mahallesi İnönü İlköğretim Okulu arkasında bulunan ve 1920’li yıllarda yapımına başlanan ancak yarım kalan NA TAMAM CAMİDEN başlayan, Kaya Şeyhi Mezarlığı, Hızırağa Mahallesi Kuyulu Cami, Kındam Mahallesi Veliyiddin Caminin bahçesinde bulunan Şeyh Mustafa’nın mezarı, Medrese Mahallesi’nde bulunan Muhterem Hatun Türbesi ile Süleyman Türkmani Türbesi ve İmaret Cami, Aşıkpaşa Mahallesi Maşaderesi Caddesi’nde yıllardır atıl ve sahipsiz bulunan Vaiz Şemsettin Oğlu Kudbuddin’in mezarlığı ile devam eden, aynı güzergah içerisinde bulunan Ahmedi Gülşehri’nin kümbetinin ziyaretiyle son bulan yaklaşık üç saat süren Kırşehir gezisine çıktık. Çıkmış olduğumuz bu gezide Sayın Valimiz Necati Şentürk bahsettiğimiz alanları adım, adım, karış, karış gezerek bizzat inceledi, gördü, notumu aldı, kendisine verdiğimiz bilgilerin ve dosyanın çok doğru ve yerinde olduğunu belirterek hangi kurum ilgileniyorsa hemen orada telefon ederek gereğinin yapılması talimatını verdi.
NA TAMAM CAMİ olarak adlandırılan cami alanına gittiğimizde ise Sayın Valimiz Necati Şentürk’ün diz kapak boyunca büyümüş dikenli otlar içinden geçerek cami alanını girmesine de şaşırdığımı belirtmek istiyorum.
Sayın Valimiz Necati Şentük’e anlattığımız ve sunduğumuz dosyanın içerisinde burada yazılanlar dışında da konuların olduğunu da ayrıca belirtmek istiyorum.
Güzel Anadolu’muzda “üzümün şırası var, her işin sırası var“ derler. Demek ki benim yıllardır uğraştığım türbelerle, kümbetlere, yatırlara el atmak için Sayın Valimiz Necati Şentürk’ün Kırşehir Valiliği görevine getirilmesi gerekiyormuş.
İnanın Sayın Valimizle bu konuları görüştüğümüzden, Kırşehir gezisine çıktığımızdan ve gerekeni yapacağını söylediği günden itibaren çok sevinçliyim.
Öyle ki! “Bu işler sana mı kaldı, sen kimsin haddini bil, sen büyüklerden, devletten iyi mi biliyorsun?”lu günlerden, belgen nerede belgenli günlerden bu günlere gelmek bir başka sevindiriciydi. Zaten Maşaderesi’ndeki yatırda incelemeler yaparken bu konular için çok uğraştığımı ancak sesimi kimselere duyuramadığımı da Sayın Valimize bizzat söyledim.
Bu nedenle ilk önce anlattıklarımı dinleyerek ciddiye alan, bu konuları Sayın Valimizle görüşelim diyerek önümü açan Kırşehir Kent Konseyi Başkanı Sayın Tahsin Üçgül’e ardından bizleri kabul ederek dinleyen, kendisine sunduğumuz dosyayı titizlikle okuyan ve bizleri vali yardımcılarına, kurum müdürlerine göndererek başından atmak yerine bizzat ilgilenerek mübarek ramazan ayında, aç susuz bir şekilde ilgili yerlere giderek gören, inceleyen, gereğinin yapılması için ilgili kurumlara anında telefon ederek direktiflerini veren, gerekli çalışmaların en kısa sürede başlatılacağını söyleyen Sayın Valimiz Necati Şentürk’e ve bizlere iştirak eden valimizin koruma memurlarına, polis memuru kardeşlerimize ayrı, ayrı teşekkür ediyorum.