Gençlik yıllarımda en çok gurur duyduğum bir söz vardı. “BİR TÜRK DÜNYAYA BEDELDİR.” Bu sözü duyduğum zaman, kendimi tarihte bilinen kahramanlardan bir sayardım. Şimdilerde yaşadığımız olaylar beni çok üzüyor. Özellikle terörle mücadele ve orman yangınları ve de FETO ile mücadele konusunda iyi sınav veremediğimizi görüyorum. Sırasıyla anlatayım.
    Terör konusunun gündemde olmadığı bir gün var mı? Ya terör elemanlarından öldürülenler, ya da terörün şehit ettiği askerlerimiz ve insanlarımızın haberleri, yayın organlarından duyuyoruz. Şu soruyu sormak istiyorum. Hiçbir yayın organı saniyesi bilmem kaç liradan bir ücret almayınca, haber niteliği ne kadar önemli olursa olsun. Bu haberi yapmaz. Yaptıramazsınız. Ama kırk senedir terör örgütü bir kuruş bile vermeden, basının gündeminde yer alır. Para vermeden reklamlarını yaptırıyorlar.
    Teröristler o kadar akıllılar ki her gün, ya her hafta, ya da her ay bir-iki-üç eylem yapıyorlar. Yayın organları bir taraftan, devlet yetkilileri bir taraftan, balıklama olayın üzerine atlıyorlar. Şehit cenazeleri tabutu başında annelerin, babaların kardeşlerin ve eş ve çocuklarının gözyaşları sel oluyor. Terörcüler bu manzara karşısında keyif alıyorlar. Olayları devam ettiriyorlar. Acaba “şu şehit haberlerine ve terör elemanlarını öldürdük haberlerine bir çeki düzen vermeliyiz” diye söylemek istiyorum. 
    Orman yangınları aldı başını gidiyor. Anlaşıldığı üzere, orman yangınlarının yüzde doksan beşi insan kaynaklı. Doğrudur. Ormanları insanlar yakıyor. Üstelik bu insanlar orman yakma konusunda, örgütlü hareket ediyorlar. Bakınız özellikle bu yıl, adamlar yangını bir kuzey, bir orta, bir güney bölgelerde ve aynı anda, üç beş yerde birden başlatıyorlar. Hem de yangının söndürülmesi imkânsız olan yerlerde yapıyorlar. Şimdiye kadar hiç orman yakanların yakalandığı haberini duydunuz mu?
    Bakın söyleyim yangınlarda ülke olarak kaybımızı hesap ediniz. İşsiz insan sayımızı da hesap ediniz. İşsiz insanlarımız bu yangınları çıkaranların bulunması, bilinmesi yolunda çalıştırınız. Orman yangını çıkaran hiçbir hain, devletin elinden kurtulamaz.
    Şerefsiz, alçak terör örgütü FETO konusunda da iyi bir sınav veremediğimiz açıktır. Adamlar örgütlü mü? Gücünü Amerika’dan alıyorlar mı? Devletle dalga geçer gibi her gün, ya her hafta, ya da her ay, ortaya bir delil sürüyorlar. Mahkemeler, polis, asker, bu deliller üzerinde oyalanıyor. Bu durum biter mi? Bitmez. Bitirmezler. Kırk yıl örgütlenmişler. Bu kırk yılın bağları, bağlantıları biter mi? Bitmez. Bu insanlar bizim insanlarımız. Ortaya sayılamayacak kadar mağduriyet çıkıyor mu? Sefaletin kucağına düşen anne, baba, çocuk, eş, yakın çevre perişan oluyor mu?
    Evet. 15 Temmuz kalkışması başarılı olsaydı, geçmiş ihtilâllerde neler olduysa, daha ağırı yaşanacaktı. Ortada ne iktidarın önde gelen başbakan, bakan, parti meclis üyeleri, merkez yürütme kurulu üyeleri, ne de il, ilçe belde başkanları ve yönetim kurulu üyeleri, belediye başkanları ve meclis üyeleri diye ortada kimse koymayacaklardı. 
    İdamlar, müebbet hapisler, on, yirmi otuz yıl hapislikler ortalığı kasıp kavuracaktı. Ana muhalefet partisi ve parlamentoda yer alan tüm partiler de iktidar partisi gibi darmadağını edilecekti. Kendi korkularından her türlü naneyi yiyeceklerdi. Geçmiş ihtilallerde bunlar yaşanmıştı.
    FETO konusunda şu iki gerçek uygulanmalıydı. 15 Temmuz günü silahlı eylemi gerçekleştirenler, bir kişi bile bağışlanmadan yasa önüne çıkarılmalıydı. İkincisi de 15 Temmuz’dan sonra akıllanmayıp Fetoculuklarını sürdürenler ve bu tutum içinde bulunanları yasa önüne çıkarmaktı. İhbarları, ispiyonları, “ben yandım o da yansın” diyenleri ve başkalarını duymazdan, bilmezden gelinmeliydi. Ne yaparsanız bu olayda tüm suçluları ortaya çıkarmak mümkün değildir. 
    İktidar partisi içinde olanlara bir şey yapabiliyor musunuz? Yapamıyorsunuz?
    Yapamazsınız. Öyleyse bu konuda da yanlış yapıyoruz. Yapıyorsunuz.