Daha dün okullar açılmışken yarıyıl tatili geldi bile. Hava durumu yurt genelinde çetin geçiyor. Kırşehir'in de içinde olduğu bazı iller, kötü hava koşulları nedeniyle ara ara tatil edildi.
Malum mevsim kış; keşke mevsimleri mevsimine göre yaşayabilsek. İklimlerin doğası gereği oluşabilecek sorunların ön görülebileceği, insanımızın ve diğer canlıların sıkıntı yaşamasını önleyecek tedbirleri ‘yumurta kapıya gelmeden ’ önce alan koşullarda yaşayabilsek.
Belki böylece doğanın bize sunduğu karın- kışın, yağmurun bereketinin coşkusunu, anın tadıyla yaşayabiliriz.
Tıpkı mevsimler gibi insan ömrünün yaşam dönemleri de mevsimlerle eşleştirilir. Ancak insan, her mevsimi kendinde bir kez yaşar. Üstelik her insan kısmetince mevsimleri hiçbir statü farkı gözetmeksizin bazı küçük (!) ayrıntıları saymazsak zamanı geldiğinde yaşar. Tıpkı bütün canlılar gibi; doğar, büyür ve ölür.
Yaşamlarının henüz baharında olan ilk ve orta öğrenim çağındaki çocuklarımız, 18 ocak da karne alarak yarıyıl tatiline girdiler. Peki bu çocuklar ve ailelerinin kendilerini bir daha ki döneme güçlü bir şekilde hazırlayacak bu tatilde, nasıl zaman geçireceklerini hiç düşündünüz mü?
Yaşamlarının ilk yazında olan çocuklarımız, yaşadıkları şehirde hakları olan oyun alanlarına yine yaş aralıklarına ve farklı ilgi alanlarına göre oynayabilecekleri donatılara sahip midirler?
Örneğin; Kırşehir’de yaşayan on yaşında ki bir çocuk yaşının gereği nasıl oynar/ oynamalıdır ve kentin sorumlu aktörleri çocukların, çocukluklarını yaşayacakları sağlıklı bir kent oluşturabilmişler midir?
Yoksa çocuk işte; karnesi iyi ise tv bilgisayar oyunu, kitap üçgeninde zamanlarını mı dolduruyorlar?
Gerçekten çocukların eğlenip, dinleyeceği somut ortamlar oluşturulmuş mudur?
Kırşehir’de çocukların gidebileceği güzel parklar var ama havalar soğuk olduğundan çocuklarımız, parklarda uzun süreli kalamaz. Bu mevsimde açık havada uzun süre oyun oynamak soğuk algınlığına sebep olabilir.
Neyse ki, büyükşehirlerde yaşayan çocukların radyasyona maruz kaldıkları, toprağa basamadıkları, sağlıklı olarak nefes alamadıkları oyun alanları, sinemalar ve sonunda fastfooda yumuldukları AVM’lerin olmaması yine de Kırşehir için şimdilik bir şans olarak görülmektedir.
Değerli büyükler; yarınlarımız dediğimiz çocuklarımızın; bulunduğumuz şehirlerde çocukluklarını kana kana yaşadıklarına inanıyor muşuz?
Yaşamlarının en saf, en masum evrelerinde olan çocuklarımızın, gençlerimizin yaş aralıklarına göre gönüllerince gülüp oynayacakları, koşarak coşacakları, oynarken; bilgi ve becerilerini geliştirebilecekleri, hayal dünyalarını da zenginleştirecek, spora, sanata, bilime; oyun aracılığı ile ulaşacakları tesislerin, materyallerin ulaşılır, erişilebilirliğinin sağlanması sizce de harika olmaz mıydı?
Yarınlarımız olan çocuklarımızın oyun oynamaları çocukluk haklarıdır.
Bu haklarına ulaşmaları için sorumluluk sahibi bütün aktörler bir an önce kollarını sıvamaya başlamalıdırlar.
Her şeye rağmen adı bile güzel olan tatilin; öğrencilerimiz, eğitimcilerimiz ve ebeveynlerimizin olabildiği kadar verimli yaşayarak geçirmelerini dilerim.