Esasında tarım ülkesiyiz, basında ve medya da sık sık alıcı bekleyen ve satılamadığından dolayı tarlada kalan domates, depolarda bekleyen kuru soğan, patates haberlerini izleriz. Ayrıca kırmızı et fiyatlarının yüksek seyrettiğini, süt fiyatlarının yüksekliğini, Karadeniz’in fındık ve çay fiyatlarını yine üreticiden tüketiciye ulaşıncaya kadar tüm bu tarım ürünlerinin fiyatının bir hayli yükseldiğini sıkça izleriz.

Tarım üreticisi maliyet fiyatlarının yüksekliğinden dert yanar, büyük emek harcayarak yetiştirdiği ürünü değerinin altında satmak zorunda kalıp zarar etmektedir yani üretici kan ağlıyor desek yeridir. Ya tüketici fiyatların yüksekliğinden dert yanar ve isyandadır alım gücünün düşüklüğünden söz eder.

Tarım ülkesiyiz, öyle biliriz ama doğru dürüst bir planlı tarım politikası olmayınca neresinden tutsak elimizde kalır. Kimi ürün ihtiyacın çok çok üzerinde üretilmiş olur, kimisi de ihtiyacı karşılamaya yetmez. İşte bu nedenle tarımda da yapılan günü kurtarma politikası yüzünden yerlilik ve millilik duygusu sözde kalarak dışarıya bağımlı halden kurtulamıyoruz maalesef.

Yıllarca tarım ülkesiyiz topraklarımız buğday deposudur der bununla da övünürüz ama hem buğdayı, hem de sapı, samanı dışarıdan satın almaktan başka çaremiz olmaz, zira yeteri kadar üretimini yapamayız. Hatta başka ülkelerden buğday satın alan ülkeler arasında üst sıralardayız bile, yani sözün özü, buğday satan bir ülkeyken, satın alan ülke haline geldik.

Ülkeyi idare etmek üzere halktan yetki alanlar, tarıma da bütüncül bir bakış açısıyla sorunları çözmek, kaliteyi yakalama ve verimliliği artırma yollarını araştırmak yerine, ihtiyacın dışarıdan karşılanması yolunu tercih etmektedirler.

Asıl olan yerli üretime önem verilmeli verimlilik artırılmalı ve dışa bağımlılıktan ülkemiz kurtarılmalıdır, tercih bu yönde olmalıdır. Zira ülkemizin nüfusu artıyor buna orantılı üretim de artmalı çiftçi desteklenerek teşvik edilmelidir.

Yanlış ekonomik programlar nedeniyle her alanda olduğu gibi tarımda da maalesef doğru yapılamayan çok şeyler mevcut. Yerli üretim artırılamıyor, istihdam yaratılamıyor ve dolayısıyla köylü üretmek yerine köyünü, topraklarını terk edip kentlerin varoşlarına yerleşerek tüketim toplumu haline geliyor. İşte iktidar bu gibi önem arz eden konulara acil ve kalıcı çözüm yollarını bulmalı ve uygulamaya koymalıdır, zira yarın çok geç kalınmış olabilir.