Saçlar, dişler dökülür
Sonra beli bükülür
Can bedenden çekilir
Tadınca yaşlılığı

Gözler puslanır görmez
Akıl yerinde durmaz
Kulaklar sesi dermez
Tadınca yaşlılığı

Şaşar haftayı, ayı
Boşalır çene yayı
Bilmez akraba, beyi
Tadınca yaşlılığı

Dizlere çöker sızı
Bilemez çoğu, azı
Toprağı süzer gözü
Tadınca yaşlılığı

Yaşamdan heves almaz
Damakta tadı bilmez
İnkardan yüzü gülmez
Tadınca yaşlılığı

Baston, kulaklık yükü
Gözlüğün kırık teki
Kaptığı huylar ne ki
Tadınca yaşlılığı

Eve vakitsiz gelir
Her şeye kusur bulur
Toruna kukla olur
Tadınca yaşlılığı

Hazan düşer bağrına
Neler gitmez ağrına
Kimse bakmaz çağrına
Tadınca yaşlılığı

Elin, yüzün kırışır
Ağrın, sızın barışır
Doktor, ilaç yarışır 
Tadınca yaşlılığı

Ölünce eşin, devren
Gün, gün boşalır çevren
Daralır koca evren
Tadınca yaşlılığı