Gazetecilik her zaman sorumluluk anlayışı çerçevesinde insanı olaylardan haberdar eder, doğru bilgileri okurlarına iletir. Toplumsal olaylarda okurlarına uyarılarda bulunur. Mensubu bulunduğum “ Kırşehir Çiğdem “ Gazetesi yayın hayatına başladığı günden itibaren bu ilkeli duruşundan taviz vermeden hareket ederek, devletinin ve okurlarının yanında olmuştur.
Bu kapsamda bugün ki yazımda sorumlu anlayış çerçevesinde dünyayı sarıp. Sarmalayan korona virüsüne değinmek istiyorum.
İnsan alemi olarak zor günlerden geçiyoruz. Korona virüsü salgını sadece ülkemizi değil dünyayı tehdit etmeye devam ediyor. İnsanlar çaresizce ölüyorlar, devletler çare bulmak içim yoğun şekilde çalışıyorlar, üniversitelerin, okulların tatil edilmesi gibi, kalabalık programların iptali, maçların ertelenmesi veya seyircisiz oynanması, sinema, tiyatro, kafe, gazino, bar, pavyon, bilgisayar salonları gibi alanların kapatılması önlemleri ve tedbirler alınmaktadır.
Bu kapsamda Kırşehir’de okullarda ve Ahi Evran Üniversitesinde öğrenime ara verildi. Kırşehir Belediyesi ve Sağlık Müdürlüğünce ilgili kurumlarda, okullarda, cadde ve sokaklarda, toplu taşıma araçlarında dezenfekte çalışmaları devam etmektedir.
Konuyla ilgili bilim insanlarının söylediklerine göre korona virüsünden korunmanın yolu suya sabuna dokunarak, temizliğe ve hijyene her zamankinden çok dikkat edilerek virüsten korunabileceğimiz bildirilmektedir.
Bu nedenle;
İnsanların yaşadığı evler, çalıştığı, kurumlar, gezdiği caddeler ve sokaklar, dinlendiği parklar ve bahçeler temiz olmalıdır. Temizlik, kainatta sadece insana özgü bir durum olup, evlerde oturma odaları, misafir odaları, yatak odaları, mutfak, banyo ve tuvaleti ayrı olan tek canlıdır. Evlerin içerisinde su dahil her türlü temizlik malzemeleri mevcuttur. İnsan diğer canlılar gibi yediği yerde pisleyip, pislediği yerde yatan varlık değildir.
Su ve sabunun temizlemeyeceği hiçbir kirin ve pisliğin olmadığı unutulmamalıdır.
Bilim insanları dahi hastalığı insanın kendisinin yenmesi gerektiğini söyleyerek temizlik ve hijyenin vazgeçilmez unsurlar olduğunu ısrarla vurgulayarak; evlerin, iş yerlerinin, elbiselerin, vücutlarının temiz olmasını, kolonya ve alkol içerikli maddelerle ellerini yıkamaları, elleri burun, göz, yüz ve ağza getirilmemesini belirtilerek, tokalaşmaktan, sarılıp, öpüşmekten uzak durulması acil ve zorunlu durumlar dışında evden çıkılmaması, kalabalık ortamlarda bulunulmaması ısrarla vurgulanmaktadır.
Yine bilim insanlarının belirttiklerine göre korona virüsü ağız ve burun yoluyla ilerleyen solunum yolu hastalığıdır. Akciğere sıçrayan, orada çoğalan, böbrek yetmezliği ve akciğer hastalığı olanlarda daha çabuk ilerleyen hastalıktır. Geçmeyen yüksek ateş, geçmeyen öksürük olduğunda hastaneye gidilmesi gereken ve ayrıca tedavide dengeli beslenme ve uykunun önemli olduğu söylenen bir virüs olup, erken teşhisle tedavi edilebilen hastalıktır.
Özellikle bu günlerde suya sabuna dokunarak temizliğe ve hijyene büyük önem verilerek bilim insanların uyarılarına dikkat etmek gerekir.
Ancak bizim ülke insanımız ne zaman başına bir iş gelirse o zaman aklı başına gelip, iş işten geçtikten sonra tedbirler almaya çalışmaktadır. Oysa yukarıda bahsettiğim gibi temizlik sadece insana özgü bir durum olup, insan sadece salgın hastalıklarda değil, sağlıkta ve her zaman temiz olmalı, çevresini temiz tutmalıdır.
Kırşehir’de öyle insanlar var ki gittiği kurumlarda, gezdiği yollarda, parklarda tükürürler, kağıt atıklarını, sigara izmaritlerini ve diğer atıkları yerlere atarlar. Bakınız insanların yoğun şekilde bulunduğu Cacabey meydanına, tükürük deryası, sigara izmariti, kağıt atıkları dahil her şey var. Bu kişiler uyarıldıkları zamanda “Sana ne sen buranın bekçisi misin, buranın temizlikçisi yok mu, niye maaş alıyor, gelsin temizlesin!” gibi saçma, insan ahlakına ve adabına uymayan kanınızı donduran cevaplar verilir.
Eğer siz kendinizi insan olarak görüyorsanız elinizdeki atıkları yerlere atmayın, tükürmeyin. Belediyenin temizlik işçisi veya kurumun temizlik elemanları sizin pisliğinizi temizlemek zorunda mı?
Sadece bilim insanları temizlik ve hijyen vazgeçilmez unsurladır demiyor, Peygamber Efendimiz dahi “Temizlik imanın yarısıdır” diyerek temizliğin önemini belirtmiştir.
Yakın zamanda Ramazan ayına gireceğiz o zaman görürsünüz ekmek fırınlarındaki rezaleti. (Gerçi şimdi de aynı farklı bir şey yok!) Kırşehir’de yaşayanlar olarak zaten kaliteli ekmek yemediğimiz gibi faaliyetteki ekmek fırınlarının ve çalışanlarının temizlikleri de iç açıcı değil. Bu köşede defalarca yazdım, Kırşehir’deki fırınlar temizlik ve hijyen olarak sağlıklı ortamda çalışmıyorlar, çalışanların ellerinde eldiven, ağızlarında maske, üzerlerine temiz bir önlük ve başlarında şapka yok diye. Ramazan ayında vatandaş pide yaptıracak pide ustası hamuru açıyor, yumurtayı kırıyor ve başlıyor mıncıklamaya, elinde ne eldiven var, ne ağzında maske, eli temiz mi, tırnakları kısa mı hiç kimsenin umurunda değil. Yine pastanelerin imalathaneleri, lokantaların mutfakları da denetlenmelidir. Tamam gözle görünen yerler lüks ama imalathaneler nasıl önemli olan oralar.
Yine et ve tavuk dönerciler ve köfteciler var. Bunlarda aynı şekilde çalışanların üzerlerinde temiz bir önlük, ağızlarında maske ellerinde eldiven yok, kesiyorlar döneri, alıyorlar ekmeği açıyorlar arasını, dolduruyor kara düzen eti, tavuğu, marulu, soğanı.
İnanın süpermen olmak için uçmaya gerek yok, bizim Kırşehir insanı bu şekilde yapılan ekmekleri, dönerler, köfteleri yiyor ya bana göre en büyük süpermendir.
İşte Kırşehir Valiliği, Belediye Başkanlığı, Sağlık Müdürlüğü, Gıda ve Tarım Müdürlüğü bu konuda etkin kararlar almalı ve gerekli uygulamaları yapmalıdır.
Neyse saadete gelelim, paniklemeden, gereksiz hareket etmeden kaçınalım. Çok acil bir şey olmaz ise evden dışarıya çıkmayalım, hastaneleri ve aile hekimliklerini gereksiz meşgul etmeyelim ve suya sabuna dokunarak ellerimizi sık, sık yıkayalım, kolonya ile dezenfekte edelim, bilim insanlarının ve doktorların uyarılarına dikkat edelim ki korona illetinden kurtulalım.