Bugüne kadar yapılan uygulamalar, sürekli üreticilerimizin aleyhine işletildi. Böyle olduğu için, köylerimiz boşaldı. Üreticilerimiz toprağından koparıldı. Şehirlerin kenar semtlerini doldurdu. Bunlar da yetmedi. Pek çok insanımız, elindeki üç-beş dönüm toprağını da sattı. Tümden topraksız kaldı. Üstelik toprak satışlarını da yabancı ülkelerin insanları satın aldı. Kan ile kazanılmış topraklarımız para ile yabancıların eline teslim edildi.
Siz ne derseniz deyin. Ben bir zerrecik toprağın bile, para karşılığı yabancılara satılmasına razı değilim. Deniz kenarlarında bir metre kare alanın, göl kenarlarında ve yaylalarda da bir metre kare alanın para karşılığı yabancılara satılmasına razı değilim. 
Anlattıklarım neyse. Asıl anlatmak istediğim konu şudur. Ülkede tohum, gübre, ilaç ve akaryakıt konusunda üreticilerimizin en az parayla satın almalarını ve bu hizmetlerini üretici olarak, en uygun fiyatlarla kullanmalarını sağlarım. Hatta biraz daha uçuk söyleyeyim. Bu girdilerin üreticilere bedava verilmesini sağlarım. Yıl içinde neredeyse yüzde yüze varan fiyatlarla fiyatlar yükselmiş. 10 gramlık bir tohum paketi, 50 gramlık bir ilaç, bir torba gübre ve suni tohumlamaya başvurun. Fiyatlar karşısında içiniz cız etmedi mi? Etmiyor mu?
Bakın üretici tohumu kolay elde ettiği ve tohumu ucuz kullandığı zaman ne olur? İyi ve kaliteli tohum kullandığı zaman, daha çok ürün elde eder. Kilolarca, tonlarca elde ettiği ürünün hepsini, kendisi mi kullanır? Hayır. Ürünün fazlasını satar. Sattığı üründen de bu ürün üretimi ile uğraşmayan insanlar satın alır. İhtiyacını giderir.
Üretici ürünlerini, zararlı böceklerde korumak için, ilaç kullanmak zorundadır. Eğer ilaç kullanmazsa, böcekler üreticinin emeğini yok eder. Ürününün neredeyse tamamını yer bitirir. Eğer ilaç kullanırsa, üreticinin elde edeceği ürün çok olur. Bu çoktan da insanlar yararlanır. Dahası ürünlerin daha çok olması için gübre kullanılır. Zamanında bitkiye verilen gübre, o ürünün daha çok olmasına neden olur Bu çoktan da hem insanlarımız hem de ülkemiz yararlanır.
Piyasaya bakıyorsun. Bugünkü gübre, tohum, ilaç fiyatlarını, bir yıl içinde neredeyse yüzde yüze varan fiyat yükselmesi olmuş. Buna katlanmak ve üreticilerden üretimlerine devam et demek, pek insani olmasa gerek. Hele hayvancılıkta çok daha zor bu işler. Büyükbaş hayvanlar için de küçükbaş hayvanlar içinde koç, teke, boğa pek yok. Genellikle suni tohumlama yapılıyor. Bir hayvanın tohumlamanın fiyatı, bu günkü fiyatlarla iki yüz liralara çıkmış. Bir de bu canlıların hastalık durumları, buzağı ölümleri, kuzu, oğlak ölümleri işin içine girdiği zaman akıl almaz olaylar oluyor. Canlı hayvan, yirmi dört saat bakım ister. Altını temizlenmesi, tepişmeleri, tokuşmaları, ipe düşmeleri, hatıla düşmeleri ve sonuçta ölümleri, üreticinin korkulu rüyasıdır. Sonuca baktığımız zaman insanların üretimden uzaklaştıklarını ve varoşlarda soluğu aldıklarını görüyoruz.
Hele akaryakıt konusunda da üreticilerimizin dünyanın en pahalı mazotunu ve benzini kullandığını görüyoruz. Öyle oluyor ki üretici, daha bir kuruş kazanmadan neredeyse yılsonunda elde edeceği kazancının neredeyse yarısını harcıyor. Faizle bulduğu paralar karşılığı veya varsa belirli biriktirdiği paraları harcayarak, ekim-dikim işlerini yapıyor. Hâsılat sonu elde ettiği kazancının büyük bir kısmını bankalara, tüccarlara, tefeciler veriyor. Söyleyin bana dünyanın en zor çalışma biçimi kazma, kürek, bel, çapa ile yapılan işlerdir. Hem en zor işlerde çalışacak ve sonunda kazancın bir yıl geçimin sağlayacak miktarda olmayacak.
Sonuçta insanlar tohum, gübre, ilaç ve akaryakıt için, yıl içinde elde edeceği kazancının büyük bir kısmını ürün elde etmeden, elinden alıyorlar. Bir de bu sefalete don, kuraklık, zamanında yağışların olmaması eklenince insanların sarhoşa dönüyor. Umudunu şehrin varoşlarına bağlıyor. Bu sorunu çözün. Tarım ve hayvancılık ülkemizde, tarımsal ürünler ve canlı hayvan alımları rezaletinden ülkemizi kurtarın.