On beşe gelmeden everdi baban

Sonrası kolay mı sandın İsmail

Uğraşıp didinme boşuna çaban

Bölerler hisseni yandın İsmail

Anan baban yaşlı kardeşler küçük

Bir ağabeyin var akıldan kaçık

Hanımın on üçte, rengi pek uçuk

Derdin âlâsına kondun İsmail

Acımasız yıllar dönmez geriye

Aşk nedir bilmeden gittin ariye

Gördün sekiz çocuk verdi Nuriye

Henüz otuzunda söndün İsmail

Anadan babadan geldikçe emir

Çalışmakla geçti uzun bir ömür

Çarşı pazar ne ki, yediniz hamur

Doktor kapısına indin İsmail

Yaşlılar göçünce bölündü paylar

Hisseye düşene diklendi tüyler

Hebaya gidene faydasız vaylar

Eşekten düşmüşe döndün İsmail

Nuriye pek hasta kalmamış özü

Açılıp kapanır, tavanda gözü

Ağlaşır çocuklar içinde sızı

Kırkında dullardan dendin İsmail

Genç yaşta evlenip kalma zârında

Solarsın habersiz ilkbaharında

Niceler kül oldu yandı harında

Bize hüzünleri sundun İsmail