SOFİSTLER ve SOKRATES SOFİSTLER (Rölativistler)
Doğa felsefesinin ardından, felsefi bir dönüşüm yaşanır. Sofistlerle birlikte felsefenin merkezini insan oluşturur.
Protagoras M.Ö.482-411) İnsan her şeyin ölçüsüdür, diyerek rölativizmi başlatmıştır. Doğru, insandan insana değişir, çünkü algılarımız farklı, zihinsel tutumlarımız farklıdır, olguları farklı farklı algılarız, bilgilerimizin kaynağı algılarımızdır. Doğruyu belirleyen, çıkarlarımız, algılarımız ve zihinsel tutumumuzdur.
Algılarımız da çıkarlarımız etkili rol oynar. Görüldüğü gibi olaylar karşısında etkileniş biçimlerimiz de farklıdır. Bir taraftar, asla tarafsız değildir. Zihinsel tutumu buna engeldir. Tuttuğu tara rafın yaptığı her davranış ona göre haklıdır. Onun tarafsız olmasını beklemek sadece bir yanılgıdır.
Yorumlamalar da kişiden kişiye farklılık gösterir. Örneğin; giyime düşkün olan bir kişi sadece giysileri izler. Protagoras’a insan sayısı kadar doğru vardır.
Rivayete göre Protagoras’ ile ders verdiği öğrencisi arasında şöyle bir konuşma gerçekleşir. “Davayı kazanırsan, ilk davanı kazandığın için (anlaşmamıza göre) borcunu ödeyeceksin; kaybedersen davayı ben kazandığım için (mahkeme kararına göre) yine borcunu ödeyeceksin. Öyle ise her iki halde de ücretimi ödeyeceksin.”
Hukuk mantığı hocasınınkinden geri kalmayan öğrenci şöyle bir karşı ikilemle zor durumdan çıkmaya çalışır:
“Davayı kazanırsam, mahkeme kararıyla ödemekten kurtulacağım; kaybedersem, ilk davamı kaybettiğim öğretmenlik görevini iyi yapmadığın için ödemeyeceğim. Davayı ya kazanacağım ya kaybedeceğim. O halde iki halde de bir şey ödemeyeceğim.”
Gorgias (M.Ö. 483-375) Söz söyleme sanatının gelmiş geçmiş en büyük ustalarındandır. Gorgias, görecelikle sınırların aşarak, kuşkuculuğa ulaşır. Gorgias doğru bilginin imkansızlığını açık seçik ileri sürmekte ve sözleriyle de felsefede Septisizm (şüphecilik) denilen öğretinin başlaması için düşünsel ortam hazırlamıştır. Gorgias, iyi bir hatiptir ikna sanatına, sözün terbiye edilip geliştirilmesine büyük bir önem vermiştir. Gorgias doğru bilginin imkansızlığını açık seçik ileri sürmüştür, ünlü tezi şöyledir.
Hiçbir şey yoktur.
Olsa da bilinemez.
Bilinse de başkalarına anlatılamaz.
Thrasymakhos (M.Ö. 500-420)
Sokrates'in öğrencisidir, doğrunun ve yanlışın sadece güçlüler tarafından belirlendiğini bundan dolaylıda kesin doğru yoktur. ‘’Doğru güçlünün işine gelen şeydir.’’ Adalet diye bir şey yoktur, yasaları güçlüler yaptığına göre adalet onların çıkarlarını yansıtır. Doğada güçlülerin egemenliği vardır. Güçlü olanlar güçsüzleri yönetmesi en doğal haklarıdır. Bu anlayışıyla Nietzsche ve Darvin’e ilham kaynağı olmuştur.
ŞÜPHECİLİK (SEPTİSİZM)
Şüphecilik, dogmatik filozoflara tepki olarak doğmuştur. Sofistlerin başlattığı rölativizmi daha da ileri götüren septikler, şüphecilik sınırına ulaştıran filozoflardır. Septisizmin kurucusu Pyrrhon’dur.
Pyrrhon’a göre, felsefenin amacının insanı mutlu etmektir. Pyrrhon, eğer nesneler hakkında kesin yargılarda bulunursak dogmatikler gibi, bu yargımızın daha sonra yanlış olduğunu görür, mutsuz oluruz.
Pyrrhon’a göre, yargılarımız kesin doğruları yansıtmaz. Yargılarımız sadece birer yanılgıdır. Onun için olaylar hakkın da kesin hüküm vermemeliyiz, yargısız kalmalıyız. (Epokhe yapmalıyız.) Septisizmin kurucusu Pyrrhon, aynı zamanda bir askeri komutandır. Hiçbir konuda tıpkı Sokrates gibi yazılı eser bırakmamıştır. Onun görüşlerini öğrencisi Timon ’un eserlerinden öğreniyoruz. Septikleri 3 aşamada inceleyebiliriz:
1- İlk septikler: Pyrrhon, Timon
2- Akademia septikler: Arkesilaos, Karneades
3- Sensualist (Duyumcu) septikler: Ainesidemos, Agrippa, Sektus Empiricus İlk septikler, Pyrrhon ve Timon’dur. Daha sonra gelen septikler, Platon’un kurduğu Akademia’nın öğrencileridir.
Akademiacılara göre insan, doğruyu bilmekten yoksundur. Onun için tam olarak gerçeği bilemez. Gerçek dediğimiz konular, yanılgıdan (doxa-sanı) başka bir şey değildir. Sensualist septikler, duyumcu filozoflardır. Bu filozoflar, duyuların verdiği bilgilerin yanılgılarını anlatır.
1- Aynı şeyler, farklı insanlarda farklı etkiler yapar
2- Her insan duyu bakımından farklı yaratılmıştır. Bazıları heyecanlı, bazıları ise soğukkanlıdır.
3- Algılar, içinde bulunduğumuz ruhsal ortama göre değişir. Mutsuz olduğumuz zaman olayı farklı, mutlu olduğumuz zaman farklı algılarız.
Mutlu anımızda en kötü durumları bile iyimser olarak karşılarız.
SEPTİSİZMİN ELEŞTİRİSİ
Septisizm, ilk çağda ortaya çıkmış olan bir felsefi akımdır. Her bilgilerinin doğru olduğunu savunan dogmatiklere tepki olarak ortaya çıkmıştır.
Septisizmin her şeyden şüphe ederek, insanı karamsarlığa ve umutsuzluğa sevk etmesi yanlıştır, umut kırıcıdır. Bu bakımdan, felsefi açıdan septisizmi olumsuz bulan, eleştiren felsefe akımları vardır.
Bilimsel şüphe ile septiklerin şüpheleri arasındaki farklar şöyledir:
Bilimdeki şüphe, doğruya ulaşmak için araçtır. Örneğin yeni çağda Descartes’in başlattığı metodik şüphe bilimsel bir şüphedir. Descartes’te şüphe bir amaç değil, araçtır.
Oysa Septiklerde şüphe amaçtır.
Bilim adamı, sağlam bilgilere ulaşmak için şüphe etmek zorundadır. Şüphe, onu doğru bilgiye götüren sadece bir araçtır.
Ramazan ÇAKIR