Bir anlamınız yok çünkü;
Sokaklarda sürünen onlarca açın,
Beton duvarların buz püskürten gecekondularında dişleri birbirine vuran yoksulların,
Tarlalarda alın teri yok paraya kalan çiftçilerin,
Yersiz, yurtsuz, korunaksız öğrencilerin,
Şiddet mağduru kadınların,
Borç batağına sürüklenen esnafın,
Yetimlerin, öksüzlerin, kimsesizlerin, dulların,
Küflü ekmeklere ömürlerini dilimleyen insanların,
Kamu kurumlarında hakkından edilen memurların,
Tabiat ve kültür yapısı talan edilen doğanın,
Asgari ücrete kan ter içinde çalışan işçilerin,
Tabutlara çivilenen demokrasinin,
Paraya takas edilen eğitimin,
Mandıralara dönüşen sağlık kuruluşlarında büyüyen sorunların,
Bu çağda hala suyu, yolu, taşıması olmayan köylerin,
İnşaat yığınları ile ilikleri sömürülen kentin,
Sözde kültür sanat çalışmaları adı altında milyarca lira akıtılarak yozlaştırılan o kimsesiz türkülerin, şiirlerin, şarkıların, edebiyatın, tiyatronun sinemanın,
Yakın zamanda neredeyse insanların birbirine düşeceği yakıp, yıkmaların getirdiği düşmanlaşmanın silip attığı kardeşliğin,
Kör gözünüze soka soka yerlerde sürüklenen cumhuriyetin, Atatürk’ün, milli değerlerin,
Kanayan yarasına bir kez olsun dokundunuz mu?
Bir kez olsun; bu travmayı iyileştirmenin sanatını yaptınız mı?
Bir kez olsun bu trajedi için paneliniz, konferansınız, sosyal çalışmanız, eyleminiz, estetiğiniz, idealiniz, amacınız oldu mu?
Bir kez olsun çok güvendiğiniz, her fırsata aday, her dönem ilah, her virajda kaymaz bulduğunuz kafatasınız toplumu bu gerilikten kurtarmaya teşebbüs etti mi?
O tabeladan başka bir işe yaramayan, salt tarihten öylece miras kalan, derneklerin, sendikaların, siyasi partilerin “bir şey” i olarak gelmeniz ne çok özgüven veriyor size. Ki, gelişinizden belli değil mi idi gidişleriniz.
Yaklaşan bu seçim dönemine gelen bunca zamana, büyümeyi, gelişmeyi, katmayı, katılmayı nasıl başaramaz insan. “Bu ülkede bilhassa iktidarların adayları seçilir” saçmalığı nasıl çürütülemez. Bu toplumun eğitimine, sağlığına, açlığına, karanlığına onca zaman içinde nasıl uzanamaz bir el? Geriye dönüp baktığınız da “ben ne yaptım” sorusunu hatırlamak ne çok zor gelmiş size?
Bu hınca hınç eleştirim, sizleri ve ülkemi seviyor olmamdandır, sevgi yoğunluğumdandır, Kırşehir’in bağıran yarasını sizlere hatırlatmayı bir sorumluluk saydığımdandır. Anlayacağınıza ve size inandığımdandır.
Barış içinde bir yarışla, Kırşehir için, bu utancı yıkın!..