Akşamdan sabaha kadar günlük kafa çeken vatandaşın birisi kör kütük sarhoşken okunan sabah ezanıyla birlikte caminin bahçesine girmiş ve "Allah'ım bizi doğru yoldan ayırma, kötü gün gösterme, günahlarımızı affet, bizi cennetinle ödüllendir " sözleriyle dua etmeye başlamış.
Sabah namazını kılmak için camiye gelen bir kişide sarhoşa "Sen bu kafayla mı Allah' a dua edip, cenneti istiyorsun?" demiş, sarhoş da vatandaşa "Sana ne senden mi istiyorum Allah'tan istiyorum" demiş.
Bizler zaman, zaman "Kırşehir Çiğdem" gazetesinde ve bize ait köşemizde Kırşehir Valiliğine, Belediye Başkanlığına, diğer kurum ve kuruluşlara seslenerek Kırşehir'in ve vatandaşların sorunlarının, sıkıntılarının, ihtiyaçlarının, giderilmesi için bazı isteklerde bulunuyoruz. Bulunduğumuz istekler de kendimize menfaat sağlamak amaçlı olmayıp, tamamen Kırşehir' in ve Kırşehir insanının sorunlarının çözüme kavuşturulması ve yardım edilmesini sağlamaktır.
Ancak Kırşehir'de kendilerini nimetten zanneden bazı muhteremlere ne oluyorsa sanki onlardan bir şeyler istiyormuş gibi bizlere tepki gösteriyorlar, alaycıl dille konuşuyorlar, kendilerine göre dalga geçiyorlar!
Son iki haftaki yazımda Irak'lı Türkmen çocuklardan ve ailelerinden bahsederek "Bu çocuklara sahip çıkalım demiştim" dedim, demesine de anlamadığım bir şekilde bu yazım çok kişiyi rahatsız etmiş.
Hayatta kendilerinden başka bir insana kibrit çöpü kadar faydası olmayan, ellerinden hayır, şer gelmeyen bu kişiler her zaman dediklerini tekrarlayarak "Allah aşkına senin uğraşacak işin yok mu, sana ne Irak'lı Türkmen çocuklarından, ne işi var Kırşehir'de. Gitsinler Irak'ta yaşasınlar, bunlar senin üzerine vazife mi? Yazdın da ne oldu, sana madalya mı taktılar?" gibi standart ve kendilerine yakışan sözleri söylediler.
Her zaman belirtiyorum bir işi yaparken başka birisi “o iş senin üzerine vazife mi diyorsa!" bilin ki o kişi iş yapma, bitirme zekasından, cesaretinden ve yeteneğinden uzak, korkak, basiretsiz insandır. ama ne yazık ki Kırşehir cadde ve sokaklarıyla, özel ve resmi kurumlarda yönetici kadrosu dahil olmak üzere bu türden çok sayıda elemanlar mevcuttur.
"Bana dokunmayan yılan bin yaşasın, neme lazım" prensibiyle yaşayan bu kişilerin içine düştükleri duruma üzülüyor ve acıyorum. Çünkü bu insanların bu şekilde konuşmaları ömürleri boyunca yaralı bir parmağa işeyemediklerinden, bir insanın derdine deva olamadıklarından daha doğrusu bunları yapacak zeka, kabiliyet, cesaret ve özellikleri olmadıklarından, bizim yaptıklarımızı yapamadıklarından bir eziklik içerisine girmelerinden kaynaklanmaktadır.
Biz de bunların ezikliklerini, özelliklerini bildiğimiz için onlardan değil, Kırşehir Valiliğinden, Belediye Başkanlığından, resmi kurumlar ile sivil toplum kuruluşlarından talep ediyoruz. Onların kendilerine hayrı yok ki bizim gündeme getirdiğimiz konulara hayırları olsun.
Bizler de aciz insanlara seslenecek kadar aciz değiliz. Onlara sadece şunları diyebiliriz. Sizler son model arabalarınıza binin, konforlu lüks evlerinizde oturun, yılda bir defa yurt içi, bir defa yurt dışı tatillerinize gidin, komşularınıza selam vermeyin, iyi gün, kötü gün bilmeyin, Borsa, Dolar, Euro takip edin, modayı takip ederek güzel, şık ve markalı giyinin, kendinizden başka kimseyi düşünmeyin.
Zaten siz ve sizin gibi son model arabaya binenler, Borsayla, Dolarla, Euro'yla uğraşanlar, altı ayda telefon, iki sene de araba, üç yılda eşya değişenler, plajlarda su gibi para harcayanlar, parmağındaki bir yüzüğe on binlerce Türk Lirası verenler, evde besledikleri kedisine, köpeğine Avrupa'dan özel mamalar getirenler, defalarca hacca ve umreye gidenler, bir elleri yağda bir elleri balda yaşayan zatı muhteremler biraz merhametli, sorumlu ve vicdanının sesini dinleyerek hareket edip, etrafındaki yoksul insanları görselerdi sadece Kırşehir'de değil ülkemizin hiç bir tarafında yırtık ayakkabılarla, kabansız aç, susuz okula giden çocuklar olmazdı, evlerinde soğukta oturan insanlar olmazdı ve bizlerde devlet yetkililerine sesimizi duyurmaya çalışmazdık. Ancak hem Kırşehir'de, hem ülkemizde öylesine tezatlıklar yaşanıyor ki anlatılması imkansız.
Bir iş adamı düşünün, binlerce çalışanı var, parasının hesabını bilmiyor, çocukları trilyonluk jeeplere biniyor, akşamdan sabaha eğlence merkezlerinde on binlerce Türk Lirası hatta Dolarlar, Eurolar harcıyor, eşi konken masalarından, kumar masalarından kafasını kaldıramıyor, harcadığı paranın hesabı belli değil, ama bu iş adamı çalışanına asgari ücret veriyor, biraz ilerideki evde oturanlar açlık ve sefalet içerisinde yaşıyor. Bunun hangi vicdanla, ahlakla, insanlıkla alakası var. Eğer bu sorumsuz insanlar yanı başlarındaki yoksulu görüp onlara yardımcı olsalardı etrafımızda bunca yoksul insan olmaz bizlerde gündeme getirmezdik.
“Senin üzerine vazife mi, ödül mü alıyorsun?” diyen zatı muhteremler şunu iyi bilmelisiniz ki ben ve mensubu bulunduğum "Kırşehir Çiğdem" gazetesinin ödül alma, nemalanma gibi bir niyeti yok. Gündeme getirdiğimiz Kırşehir'in sorunları çözüme kavuştuğu, Kırşehir'e bir çivi çakıldığı veya gündeme getirdiğimiz insanların ihtiyaçları giderildiği an görevimizi yapmanın huzuruna ererek ödüllerin en büyüğünü vicdani rahatlık olarak alıyor ve insanların mutlu olmasıyla mutlu oluyoruz.
O nedenle herkes haddini bilmelidir.
Gündeme getirdiğim Iraklı Türkmen çocuklarının ve ailelerinin çok sayıda ihtiyaçları olmakla birlikte kaban, bot, iç çamaşır, çorap ve kömür ihtiyaçları şimdilik giderilmiş olup, diğer ihtiyaçlarıyla okula gidip, gelirken servis ihtiyaçlarının da çözüme kavuşturulacağına inanıyoruz.
Burada Irak'lı Türkmen çocuklarına ve ailelerine ciddi bir devlet adamı anlayışıyla devletin sıcak elini uzatarak sahip çıkan, yardımcı olan Kırşehir Valimiz Sayın İbrahim Akın'a , konuyla ilgili bilgileri ve ailelerin durumu hakkında bilgi almak için sürekli olarak benimle irtibat kuran ve bir kaç gününü bu işe ayıran Valilik Basın Müdür Vekili Fatma Kara'ya ve Valilik Basın Personeli Ferhat Turkuaz'a ayrı, ayrı teşekkür ediyorum.
Ayrıca Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Bahamettin Öztürk'e, Genel Sekreteri Fatih Tokmak'a, iki dönem Kırşehir Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanlığı yapan şehrimiz esnaflarından mümtaz insan Kenan Kerimoğlu ile yine şehrimizin yardımsever, kıymetli ve güler yüzlü esnaflarından Arslan Köroğlu'na sorumlu, duyarlı hareket ederek yardım eli uzatmalarından dolayı teşekkür ediyorum.
Evet nemelazımcı muhteremler sizler kendi işinize bakın biz Kırşehir ile Kırşehir'de yaşayan insanların sorunlarını gündeme getirmeyi görev bilir. çözüme kavuşturmak için gündeme getirmekten kaçmayız.
Sarhoşun dediği gibi, size ne, sizden mi istiyoruz?
Yazımı Albert Einstein'in aşağıdaki sözüyle bitirmek istiyorum.
“DÜNYA KÖTÜLÜK YAPANLAR DEĞİL. SEYİRCİ KALIP HİÇ BİR ŞEY YAPMAYANLAR YÜZÜNDEN TEHLİKELİ BİR YERDİR. "