Geçtiğimiz hafta sonu beklenmedik ve sürpriz bir şekilde ne olduğu henüz anlaşılamadan Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal görevden alındı ve bir buçuk yıl gibi kısa bir süre içinde Merkez Bankasında üç başkan değişimi yaşanmış oldu.
Merkez bankası başkanının görevden alınması ile dolar, avro ve altında kontrolsüz artışlar başladı, ekonomide risk algısı arttı, belirsizlik tavan yaptı. Öngörüler orta ve uzun vadeden ziyade kısa vadeye indi. Şu an tam bir olumsuzluk hakim durumda. Paradan para kazanma dönemlerinde tabi ki yatırımcı yatırımdan vazgeçer istihdam olmaz, dolayısıyla üretim durur.
Olumsuz gidişattan etkilenen insanlar ne oluyor bu ekonomiye diye birbirlerine sormadan edemiyorlar. Koronavirüs ile gelen belirsizliğe eklenen ekonomik belirsizlik, vatandaşı çaresiz bir duruma getirdi. Esnaf siftah yapamazken, iş yeri kirasını, vergisini, hatta SGK primlerini bile ödeyemiyor. Genç nesil gelecek kaygısıyla, çiftçi ise geçim derdiyle uğraşıyor.
El emeği alın teriyle çalışarak doğrudan üretime katkı sunan çiftçi yüksek mazot, gübre ve ilaç fiyatlarından yakınmakta. Çalışan ücretli ve emekli tüketim ürünleri fiyatlarının yüksekliğinden, yatırım yapmak isteyen iş insanı ise geleceği görememekten yakınmaktadır. İşte ekonominin hali böyle olunca milletin halinde de farklı bir görüntü olmuyor maalesef, yani belirsizlik, umutsuzluk, çaresizlik iliklere kadar işliyor desek yanlış olmaz.
Şimdi de Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın başkan yardımcısı Murat Çetinkaya görevden alındı yine piyasalar allak bullak, fiyatların nereye kadar gideceğini bilen yok, Türk lirası değer üstüne değer kaybediyor, yetkililer sadece izlemekle yetiniyorlar. Olumlu bir öneride bulunan yok, çözüm üreten yok, ama laf üreten çok.
Zira üretimin durma noktasına geldiği, politikacıların krizleri yönetemediği bir ülkede merkez bankası başkanını ve yardımcısını görev almanın kimseye faydası olmaz hiçbir sorunu da çözmez. Bir an evvel siyasi ve ekonomik istikrar sağlanmalı, millet derin bir nefes alabilmelidir.