Aslına bakarsanız siyaset, vatandaşa hizmet için yapılan erdemli bir faaliyettir. Bu tanımın bir gereği olarak da siyaset, dürüst, bilgili, cesur ve sorumluluk sahibi insanlar gerektirir. Bu ölçülerde olan ve hizmet eden insanlara siyasetçi denir. 
Siyaset; insanların, toplumsal yaşamda karşılaşılan ve toplumsal hayatı çeşitli şekillerde etkileyen her konuya taraf olması ya da olmaması, taraf olduğu ya da olmadığı olay ve olgulara yönelik mücadele ve müdahale etme sürecidir. Siyaset toplumsaldır, toplumu ilgilendiren her konu siyasetin gündemidir. Buradan hareketle; siyaset, yaşamın kendisidir demek yanlış olmayacaktır. 
Siyasetteki amaç toplumsal yaşamda karşılaşılan sorunlara çözüm üretmek ve bu yönde mücadele yürütmek, üslup, davranış ve biçimleriyle örnek olması gereken insanlardır. Ancak geldiğimiz noktada Türkiye’de siyaset yukarıdaki tanımların tam tersi yönünde işlemektedir. Siyasi kültür, yozlaştırılmış, kirletilmiş, toplumun geneline yönelmek yerine bir avuç insanın çıkar aracına dönüştürülmüştür. Siyaset bu işi meslek edinmiş bazı insanların yaptığı iş olarak yansıtılmıştır. Ne yazık ki Siyasi üslup utanç verici duruma, siyasetçi de gaflet ve dalalet içerisine düşmüştür. 
Bunun en belirgin örneklerini her akşam televizyonlarda haberleri izlerken siyasetçilerin birbirlerine ağza alınmayacak sözleri söylemelerine şahit olarak görmekteyiz.  Hiç yakışıyor mu devleti yöneten devlet adamlarına ve siyasetçilere. Nedir bu kin, bu öfke? 
Milleti temsil eden, örnek ve erdemli insanlar olması gereken siyasetçilerimiz konuşma adabından uzak, hakarete dayalı, kendilerine ve temsil ettikleri millete yakışmayan davranış sergiliyorlar. Bu durum hoş karşılanacak bir hal ve hareket olmadığı gibi bir devlet adamına, bir siyasetçiye yakışmamaktadır. 
Büyük çoğunluğu üniversite okumuş içlerinde valilerin, doktorların, hukukçuların, akademisyenlerin, ekonomistlerin, mühendislerin ve değişik meslek dallarında olan, milleti temsil eden, örnek olması gereken kalburüstü insanlar TBMM’de her gün kavga ederlerse, yumruk yumruğa girerlerse, birbirlerinin haysiyetini, şerefini ayaklar altına alırlarsa TBMM’sini ringonun ahırına çevirerek hareket ederlerse, meydanlarda on birlerce insana hitap ederken gayri ahlaki konuşmalar ve durumlar devam ederse o zaman okumuşundan okumamışına kadar her kesimden insanların bulunduğu cadde ve sokaklar nasıl kontrol edilebilir, emniyet, asayiş, güvenlik nasıl sağlanabilir, okullardaki disiplin nasıl sağlanabilir, öğrencilere iyi örnek için kimleri gösterebiliriz. 
Ülkeyi yönetenler birbirlerine her türlü küfrü, hakareti eder ve iftira atarlarsa çocuklarımıza nasıl küfür etmeyin, kavga etmeyin, yalan söylemeyin diyebiliriz ki! Bu durum karşısında sokaklarda neler olmaz neler düşünmek dahi doğru değildir. 
Menfaat, çıkar ve oy uğruna bunun adı siyaset denilerek bir başka siyasetçinin ailevi durumlarına leke sürülmemelidir, ailesine iftira edilmemelidir, boşanma noktasına getirilmemelidir. Siyaset demek bu değildir. Siyasete girdiği için hiç kimse yalan ithamlarla, hakarete, iftiraya maruz kalmak, eşinden ayrılmak ve boşanmak zorunda değildir. Siyasete girdiği için hiç kimse haysiyetinden, şerefinden taviz vermemelidir. Çünkü haysiyet ve şeref bir insan için vazgeçilmez kavramlardır. 
Siyasetin kelime anlamı hizmet olup, siyasetçinin anlamı da hizmet edendir. Bunun için milletten oy alıyorlar, adlarına da milletvekili, belediye başkanı yani tümüne siyasetçi deniliyor. Öyleyse milletin gözü önünde bulunan bu insanlar attıkları adımdan aldıkları nefese, söyledikleri her söze kadar örnek olmalıdırlar. Eğer örnek olmazlar ise Allah korusun imam cemaat misali ortalık kokudan geçilmez ve ülkemiz felaketin içerisine doğru gider. 
Bir de Kırşehir açısından bakmamız gerekiyor siyasete. Kırşehir’de siyasetçilerin üslupları iç açıcı olmadıkları gibi hizmet için bir araya gelmediklerini, birbirlerine selam vermediklerini görüyoruz. Görüyoruz ama yanlış yapıyorlar. Söz konusu Kırşehir olunca sadece siyasetçiler değil hepimiz bir noktada birleşmeli, siyasette üsluba dikkat etmeli ve çıkan sonucu kabul etmeliyiz ama maalesef Kırşehir’de Kırşehir’in menfaati için bir türlü bir araya gelemiyor birleşemiyoruz. Eğer bizler Kırşehir’de şahsi çıkar ve hesaplar ile siyaseti bir tarafa bırakırsak Kırşehir’in kendi içerisinde sorunları çözülmeye başlar. O nedenle en azından bizler Kırşehir’de üslubumuza dikkat etmeli, bir başkasına hakaret etmek yerine Kırşehir için bir araya gelmeliyiz.  
Sadece Kırşehir’deki siyasetçiler değil, ülkemizdeki tüm siyasetçiler üslup, hal ve hareketlerine dikkat etmelidirler. 
Bu siyasetçiler bilmelidir ki toplum onları örmek almaktadır.