Dejenere olmuş bir toplum olduk nedense?

Azla yetinen, elinde olanın olmayana yardım ettiği, bir ekmeğini komşusuyla paylaşan bir toplum iken nasıl oldu da geleneklerimizi, göreneklerimizi yok ettik, agresif bir toplum oluverdik. Neden merhametsiz ve toleranssız bir toplum olduk. Neden bizlik felsefesinde çıkıp, neden benlik ve bencilliğe odaklandık?

Uzak Doğudan balkanlara ve hatta Avrupa’nın göbeklerine kadar olan büyük bir coğrafyanın kültür temsilcisiyken neden kendimizi dünya sıralamalarında sonlarda dahi yer bulamaz olduk?

Devletin bekası için en önemli unsur olan gençliği neden ve hangi ideolojinin isteği doğrultusunda ihmal edip eğitimde nal toplamaya mahkûm ettik.

Teknoloji üretmeden lisansla devamlı dışa bağımlı olarak kalkınmaya çalıştığımızın yanlışlığını ve devlet desteği ile milyoner yaratmadan bir türlü vazgeçip kurtulamadık.

Dünyada ürettiği ile kendi kendisine yeten bir kaç ülkeden biri iken, A’dan Z’ye kadar tarımda neden dışa bağımlı bir ülke haline geldik.

Özelleştirme politikasında geçmişte yaşananlardan ders almayıp aynı hatalara ve yanlışlıklarda ısrar edip, devlet güvencesi adı altında devletin ve halkın soyulmasına neden göz yumularak hataların devamında ısrar ediliyor.

Adalette tartışmalı kararlarda ve ayrımcılıkta, şüpheli durumda neden kurtulamadık.

Rüşvet alıp vermede neden Afrika’nın en geri kalmış ülkelerinden bile öndeyiz?

Sokak ve kadın cinayetlerinde, bizden daha ileri ülke yok neden önleyemiyoruz?

Milletin anasının namusuna uçkur çözen kimselere, kesesinin ağzını açan başka ülke var mıdır? Milletçe namusumuza küfür edeni neden başımızın üstünde tutuyoruz.

“Kalkınıyoruz” diye milleti kandırmanın bir yaptırımı ve cezası yok. Yanlış ekonomik programları nedeniyle piyasayı çorbaya çevirirken, çorbanın başına kepçeyle geçenler, kaşığın kısa saplısını halkın eline tutturanlar, milli gelirin 4/3’nün tadını çıkarırken, asgari ücret ve değişik adlar altında sosyal yardım diye kırıntı dağıtmanın, sosyal devlet ağzıyla aklı ermezleri oyalarken, aklı birazcık hesap yapmaya yatkın olanlarda şaşkınlığın girdabında neden bir türlü kurtulamıyorlar.

Devlet olarak gırtlağımıza kadar borç batağının içinde iken, yanlış ekonomik politikalarla kaosa sebep olanlar, tuzu kuru guruplarına katıladursun, Belediyelerin durumu da içler acısı he yazık ki…

Kırşehir’de en çok borcu olan kentlerden birisi ve hatta başta gelenlerden. İlk seçildiği günlerde kendisini uyarmıştım, defalarca “Kırşehir Çiğdem” Gazetesi’nde eleştiri yazılarımla, nedir diye sorma yerine çevresinin  tesirinde kaldığı ve yanlış yönlendirildiğinin farkına varamadığı da bir gerçek.

Tabi borç olacak, ama iyi ve güzel hizmetler de yaptığı ortada. Şunu da unutmamak lazım eğer muhalefetten bir belediye başkanı seçilirse Kırşehir Belediyesi’nin işi o kadar da kolay olmayacak.

Şimdi partisi 60 ilin belediye başkan adaylarını belirledi ve kamuoyuna açıkladı. Ancak aralarında Kırşehir’in de bulunduğu 20 civarındaki ili ise açıklamadı.

AK Parti neden Kırşehir adayını açıklanmadı, insanların kafasında bir sürü soru işareti bıraksa da ben iki dönemdir Kırşehir’de Belediye Başkanlığını yürüten Yaşar Bahçeci’nin yeniden aday gösterileceğine inanıyorum. 

Bakalım gelecek hafta hem AK Parti’nin, hem de diğer partilerin Kırşehir’deki belediye başkanları açıklanınca buna göre bir değerlendirme yaparız.