Her şey allak bullak olunca, gündüzün ışıkları karanlığa bürününce, kimin ne yaptığı her ne kadar da gözükmedi, bilinmedi deseler de, her kesim tarafından bilindiği gerçeği, gizlenmeye çalışılsa da bu toplum asla kendisine yapılan iyiliği de kötülüğü de unutmaz.
Ahde vefa yok, dense de, “kadir, kıymet bilinmiyor” sözü dillerden düşmese de boz, toprağının, evliyasının, ozanının bol olduğu Anadolu’nun kalbi olan Kırşehir’de herkesin istediği tek şey, işsizin olmadığı, kalkınmışlığın en yüksek seviyeye ulaşmış bir il olma ümidi, hala devam etmektedir. Yeter ki çıkar peşinde koşanlara itibar vermeyelim, yeter ki bu memleket ve insanı için çalışanları liyakat sahibi, işinin ehli, insanlara çalışma duygumuzu kaybetmeden onlarla birlikte yürümeyi bilelim.
Bu il yaşadığım şehir, ekmeğini yiyip, suyunu içtiğim, havasını kokladığım, yollarında yürüyüp tozunu nefeslendiğim, yükseğine çıkıp seyran eylenen, termaline girilip şifa bulunan, gurbetten gelinince toprağına yüzler sürülen, yeleli aslanlar yetiştiren, “DEMOKRASİ gazisi, tarih kokan, bu şehre hizmet etmek ibadettir” diyen, çıkar, menfaat beklemeden, çalışan seçilmişine, atanmışına ihtiyaç olduğu her zaman bu söz, dillendirilmektedir.
Kırşehir Belediyesi şehrin altyapı ve üst yapısı için milyonlarca liralık yatırım yaptı. Yapılan hizmetlerin iyi ya da kötü olduğuna kamu oyu karar versin. Ancak işte Pazar günü bir saat süren sağanak bir yağışla birlikte altyapının yine yetersiz kaldığı gözler önüne sergilendi. Demek ki bu yağış birkaç saat sürmüş olsaydı, Kırşehir’de mağdurlar daha da artacak, zararlar büyük boyutlara ulaşacaktı.
Bu çalışmalarla trafik allak bullak oldu, insanlar yollarda mahsur kaldı, ev ve işyerleri zarar gördü. Demek ki bu projede bir takım yanlışlıklar olduğu ortaya çıktı.
Cumhuriyet tarihinden bu güne hem atanmışı, hem de seçilmişi yaptıkları hizmetlerle karşılaştırıldığında benim araştırmam, iki elin parmaklarını geçmiyor hizmetleri ile anılmaları…
Ne kadar acı bu durum. Kırşehirimiz, memleketimiz bu durumu asla hak etmiyor. Bizim isteğimiz bu saatten sonra iletişimin bu kadar kolay olduğu bir ortamda klavyenin bir tuşu ile dünya ile görüşülüyorken BİMER, CİMER ile vatandaş resmi kurumlarda olan uygunsuz uygulamaları, karşılaştıkları haksızlıkları, çözüm için devletin en üst yöneticisine ulaşıyor.
Çözüm bulmak istiyorsa bizlerde seçeceğimiz milletvekilinden atanmışlardan şehrim ihtiyaçları için proje üreten hayata geçmesi için çaba sarf eden bürokrat istemek hakkımızdır demeyi, çekinmeden söylüyoruz.
Büyük ustanın dediği gibi “Adama kemlik mi gelir, mert oğlu mertten, kötülerin dalı olmaz gölgesi olmaz” sözünde olduğu gibi, bize mert oğlu mert, milletvekili lazım, bürokrat lazım. Kaybedecek ne zaman, ne de fırsat var, yaşadığımız şehir büyük şehir değil, hizmetler zorunlu olarak gelsin diye düşünemeyiz.
Bizim yatırımcıya, üreticinin ürettiğini satmaya, turizm potansiyelini yükseltmeye, jeotermal enerjimizi kapasitesi yüksek otellerde, fizik tedavi hastanelerinde değerlendirirken, ilimiz genelinde çıkartılan demir madeni olmak üzere her çıkartılan madenin şehrimizde işleyecek fabrikalar kurulmasına, demir yolu ile bunun tüketiciye ulaştırılmasına, şehrimize ulaşımın kolaylaştırılmasına, üniversitemizin hayata geçirmek üzere hazırladığı projelere destek olunmasına, kısaca nüfusumuzun artması için üreten bir şehir olmaya ihtiyacımız var.
Eğer bugün Kırşehirimizin nüfusumuz beş bin kişi daha fazla olsa idi üç milletvekili çıkaran bir il olacaktık. Neden bizler büyük düşünemiyoruz, yukarda yazdıklarımız bu şehrin kaderi ile alakalı sözler…
Kırşehir olarak adımızı duyuran, araç lastikleri üreten Petlas Lastik Fabrikası’na sahip olmasa idik belki bir milletvekili, çıkaran iller konumuna düşecektik. Yani köy olacak bir durumda kalacaktık.
Bunlara sebep olmamak için ilin seçtikleri ve hükümetlerin atanmışları, nitelikli üreten olmazsa, olmazımız olmalıdır ki KIRŞEHİR kazansın. İnsanımız kazansın dolayısı ile ÜLKEM kazansın.