Bir yerde okumuştum Ferid Edgü’nün cahiller ve cahillik üzerine yazdığı iki yüz kadar aforizmayı içeren anekdotlarını… Okudukça Kırşehir’de de sözde okumuş yazmış nice cahiller aklıma geldi. Cahil nice insanlara rastlarız.

Bir yerde okumuştum Ferid Edgü’nün cahiller ve cahillik üzerine yazdığı iki yüz kadar aforizmayı içeren anekdotlarını…
Okudukça Kırşehir’de de sözde okumuş yazmış nice cahiller aklıma geldi.
Cahil nice insanlara rastlarız.
Nicelerini tanıdım; sözde öğretmendi, doktordu daha başka mesleklerde…
Bir atımlık barutları varmış attılar ve bitti. Bunları siz de tanısaydınız merhaba demezdiniz sanırım.
Şimdi sokakları tek başına kendi kendine konuşarak arşınlıyorlar.
Hele bir okumayı yazmayı zor öğrenmiş, “dediğim dedik” diyen, zırlayan, eşekler beni bağışlasın. Eşekten kötü nice karaktersizler, şerefsizler, sonradan görmeler gördüm, tanıdım.
“Beyefendi benim adım Murtaza Kerpiçkesen, ben dürüst adamım. İşte şu” diyerek hafifliğini, cahilliğini ortaya koyarken yani “şecaat arz ederken merd-i kıpti sirkatin söyler” sözü tam da onlara göre söylenmiş.
Kırşehir’de Hacı Mehmet Gülten Ağabeyimizin dediği gibi bunlar zırlarlar, olmaz anırırlar, olmaz pislediği yere yatar yuvarlanıp, ağnanırlar. Eşek oğlu eşek olduğunu unutur. Cahilliği ihaleye çıkarsalar bunların üstünde kalır.
Bunlar için derler ki, “namussuzdan, namusunu satın al!” yani böylesi insanlardan uzak duracaksınız.
İşte size cahil, cühela ile ilgili saptamalar:
Cahil adam cesur olur.
Cahil adam edepsiz olu
Cahil adam zırık olur.
Cahil, kendini sultan sanır.
Cahil çabuk yükselir.
Cahilin en büyük silahı iftira atmaktır.
Cahille cahilce konuşmuyorsan anlaşamazsın.
İktidardaki cahil, muhalefetteki cahilden daha tehlikelidir.
Cahil, düşerken yalakasını da sürükler.
Cahil, kitabı o kadar sever ki okumaya kıyamaz.
Cehalet, cahilin fıtratında vardır.
Cahil açısından, cehaletin erdemleri tartışılmaz.
Yüzme bilmeyen cahil derin sulara dalar.
Cahilin sesi çok çıkar. Zırlar da zırlar. Susmayı, utanmayı bilmez.
Cahilin kafası çerçöple doludur. O, bunları bilgi sanır.
Cahillerin menkıbeleri yanında ariflerin menkıbeleri hiç kalır.
Cahil, karanlığı sever.
Yöneticisi cahil olan ülkede ışığı gençler yakar.
Cahil, bağırarak konuşur. Bilge kişi susarak.
İki cahil aynı dilden konuşmaz.
Cehaletin sınırları sonsuzdur. Bilgeliğin ki sınırlı.
Cahil, yıkmayı sever, kavgayı sever, susmayı bilmez.
Cahil, balığa çıksa yanındaki cahili yakalar.
Cahil zenginliği parayla ölçer.
Cahilliğin yayılması politikacının işine gelir.
Düşünen adam heykeline bakan cahil, onu sıçıyor sanmış.
Cahilin kafası boş kasası doludur.
Bir cahil bir cahile, ‘Gel beraber yiyelim’ demiş.
Tanrı insanı yarattı. Cahil sonra oldu.
Zengin cahil fakir cahilden daha cahildir.
Cahil, yükseldikçe alçalır, basitleşir.
Cahilin yanında cüceler çalışır.
Gözü kara cahiller vardır. Gözü açık cahiller vardır. Ama gözü tok cahil yoktur.
Cahilin bilmediği bir şey yoktur: Ekonomi, sosyoloji, tarih, coğrafya, fizik, kimya, matematik, Arapça, Farsça, Latince vb., vb. Bilmediği tek şey bunları bilmediğidir.
”Cahille etme sohbet, başına getirir türlü zahmet” derler.
Cahil adamı senelerce sırtında taşı, yedir, içir. Yere indirdiğin an sana saldırır. Kör kedi gibi nankördür. Karaktersizdir. Utanma, ahde vefa nedir bilmez.
Böyle deli, zır cahil olan, laftan ve sözden anlamayan, zırzır zırlayana insana denir ki “boşan da semerini ye eşek!”
Halbuki anlasalar, “eşek ölür kalır semeri, insan ölür, kalır eseri.”
Cahil, kuşku duymaz. Hele kendinden hiç. Kendini hasbelkader siyasetin şurasında burasında bulmuş, onu ısıtıp ısıtıp dostlarına bıktırıncaya kadar anlatır. Hiç kimse dinlemese de her işe salata, garnitür olur. Herkesi bıktırır. O nedenle yalnız kalmıştır. Eşi, dostu da yoktur. İstenmeyen yerlerde oturur, yüzü kızara kızara.
Cahilin, kadını erkeği yoktur; ancak erkek cahil sayısı, kadın cahilden daha fazladır.
Güldürü, cahili kızdırır.
Cahil, gülmez: ayıptır. O öyle olduğunu sanır.
Cahil, yalancıları sever, yalancılar da cahili.
Cahilin yalancılarla işbirliğinden iktidar doğar.
Cahil, çok konuşur. Hem de bağırarak. Ama boş konuşur.
Cahil, yemin eder, başı ağrımaz. Çünkü zavallı cahildir.
Cahil, manzume okumayı çok sever.
Cahil, elinde büyüteç, kendisine dev aynasında bakar.
Cahilden daha cahili bir başka cahildir ki tüm cahiller ona tapar.
Cahilde eksik olan akıl değildir (o kurnazdır). Eksik olan ahlaktır.
Sırtını iktidara dayamış cahil gibisi yoktur.
Cahil için cahil olmayan herkes ötekidir.
Cahil horoz gibidir. Gece gündüz öter, yerli, yersiz. O nedenle itibarsızdır.
Cahil hukuk tanımaz. Kendisini hakim, savcı, avukat yerine koyar, konuşur da konuşur.
Cahil, kendisi için kurban keser. Ondan sonra oturur ağlar.
Cahil, Tanrı’sına yakarırken asla, ‘Beni bu cahillikten kurtar’ demez.
Cahillerin ayıbı olmaz. Zırzır zırlar, hatta eşek gibi anırır, utanmaz.
Bazı ülkelerde cahiller için özel gazeteler, dergiler, televizyonlar vardır.
Cahil, anlamadığı bir kitabı yakar; baleyi yasaklar; resmi, heykeli yok eder.
Cahilin köpeği olsa bile, gene de kendisi havlar.
Kendini şah sanan cahil, çok geçmeden mat olur.
Kırşehir’de tanıdığım cahilleri, kültürsüzleri saysam bitmez.
Kırşehirli menşur rahmetli Çete Mehmet’in dediği gibi, böylelerini görünce “Vay kader, vay” demek gerekir.
Allah sizleri de, bizleri, cahillerden, kültürsüzlerden uzak tutsun.

22.11.2016