Salih Güner kardeşim geçtiğimiz Cuma günü “Kırşehir Çiğdem” Gazetesindeki köşesinde “Kırşehir Kültür Şehri mi ?” başlıklı yazısında ne olacak Kırşehir’in hali, ne olacak Kırşehir’deki tarihi eserlerin durumu, neden yetkililerden ses çıkmıyor, neden kimse kılını kıpırdatmıyor, neden yazdıklarımız dikkate alınmıyor? diyerek adeta feryat ediyor. Yazıyı okuduktan sonra yıllardır bu uğurda kafa yormuş, emek harcamış, yazmış, çizmiş birisi olarak Salih Güner’i arayarak teşekkür ettim.

Salih Güner kardeşim geçtiğimiz Cuma günü “Kırşehir Çiğdem” Gazetesindeki köşesinde “Kırşehir Kültür Şehri mi ?” başlıklı yazısında ne olacak Kırşehir’in hali, ne olacak Kırşehir’deki tarihi eserlerin durumu, neden yetkililerden ses çıkmıyor, neden kimse kılını kıpırdatmıyor, neden yazdıklarımız dikkate alınmıyor? diyerek adeta feryat ediyor.
Yazıyı okuduktan sonra yıllardır bu uğurda kafa yormuş, emek harcamış, yazmış, çizmiş birisi olarak Salih Güner’i arayarak teşekkür ettim.
Başkasına sormak haddime değil kendime soruyorum, haksız mı Salih Güner feryatlarından gündeme getirdiği konulardan?
Organize Sanayi Bölgesinin içerisinde bulunduğu durum mu?
Sanayi yatırımlarının gelmemesi mi?
Sağlık, Turizm ve otelcilik sektöründe kullanamadığımız jeotermal alanın da içerisinde bulunduğumuz durum mu?
İyi tanıtamadığımız gereken önemi vermediğimiz kültürel ve tarihi eserlerimiz mi, bu eserlerin içler acısı durumu mu?
Siftah yapmayan esnafın durumu mu?
Sürekli göç vermemiz mi?
Hangisi gerçeği yansıtmıyor?
Hepsi de gerçeği yansıtıyor.
Bırakın “Kırşehir Çiğdem” Gazetesi’nde Kırşehir’in kültürel ve tarihi değerleriyle ilgili çıkan haber ve yazıları, Aşıkpaşa türbesini, türbenin duvarlarında çıkan otları, etrafında bulunan ağaçların türbenin görünmesini engellediğinden kökünden alınarak başka alanlara dikilmesini, gece ışıklandırılmasının yapılmasını, türbenin önünden geçen Ankara-Kayseri karayoluna bir cep yapılarak buraya kurulacak o pazarla Kırşehir’e ait eşyaların satılmasını, yapılacak dinlenme tesisleriyle Kırşehir’e ait yemeklerin tanıtılmasını ve satılmasını bu vesile ile Aşıkpaşa türbesinin tanıtımın daha iyi yapılacağını, terminal binasının karşısına Kırşehir emek pazarı kurularak Kırşehir’e ait eşyaların satılmasını, orada dağıtılacak dergi ve broşürlerle Kırşehir’in tanıtımın yapılmasını, yeni terminal binası 24 saat hizmet verdiği için doğudan ve batıdan gelen diğer illere ait otobüs firmalarıyla seyahat yolculara bizzat otobüse çıkılarak Kırşehir’i tanıtıcı broşürlerin dağıtılması Kırşehir’in faydasına olur diye defalarca yazdım.
Kayaşeyhini, Melik Gazi türbesini, Kümbetaltı Fatma Hatun türbesini, Ahmedi Gülşehri türbesini, Maşa Deresi’nde küçük bir park içerisinde bulunan Şemsettin Kudbuddin’in mezarını, buraların içler acısı durumunu, gerekli restorasyonların acilen yapılmasını, sarhoşların, tinercilerin, aşıkların uğrak yeri olmaktan kurtarılarak Kırşehir’e gelir getirici, tanıtıcı alanlar olması gerektiği konusunda yazıları yazdım. Ama kimselere sesimi duyuramadım kendim yazdım kendim okudum, kendim çaldım kendim söyledim.
Araştırmacı yazar ve tarihçilerin kültür ve tarih şehri, Türk Dilinin Başkenti dediği, merhum Cevat Hakkı Tarım’ın “araştırmacı tarihçilerin ve edebiyatçıların yolu elbet bir gün Kırşehir’e düşecektir” dediği buram, buram tarih ve kültür kokan Kırşehir’de biz ne kadar yazsak problemlerin çözülmesini istesek çözüm yerine karşımıza sürekli sorunlar çıkıyor.
Şimdi herkese soruyorum Cacabey caminin arkasına tel örgülerle yapılan doğalgaz vanalarının ve yeni yapılan taksi durağının ne işi var. Yapılacak başka yer bulunamadı mı?
Biz bunları gündeme getirdiğimiz zaman birileri surat ekşitiyor, selam ve sabahı kesiyor. Hiç önemli değil biz doğru bildiğimiz yoldan gideriz.
Bir Ahi Şeyhi Mirem Halveti’nin Kırşehir’de yaşadığını ve Kırşehir’de öldüğünü türbesinin Kırşehir’de olduğunu, ölmeden önce Kırşehir’de bir Zaviye ile Mescit yaptırdığı bilgilerine ulaştığımızı, bu bilgiler ışında Mirem Halveti’nin türbesinin, zaviyesinin ve mescidinin nerede olduğu araştırılmalıdır diyerek bu konu da;
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinin yayınladığı, Mehmet Serhan Tayşi’nin hazırladığı LEMEZAT-I HULVİYYE, 358 -359 ve 360’cı.
Dr. Selami Şimşek’in hazırladığı ZİYARET-İ EVLİYA , 51-52-53’ncü Dr. Mustafa Tatçı’nın hazırladığı ŞABANİYYE SİLSİLESİ 53- 54’ncü, Osmanzade Hüseyin Vassaf’ın hazırladığı SEFİNE-İ EVLİYA 137-138 ve 139’ncu sayfalarında yazan dört adet ansiklopediyi kaynak olarak gösterdik yetkililerden yine ses çıkmadı.
Yatırım için gerekirse iş adamlarının ayaklarına gidilmeli her kolaylık sağlanmalı iş adamları işlerini organize sanayi bölgesine kurulacak tek bir merkezde hallederek saatlerce günlerce kurum, kurum gezmemelidir dedik.
Hava alanı olarak Nevşehir havaalanına açılacak yeni ve kısaltılmış yol ile çözüm bulunabilir ama sanayi için, yatırım için demir yolu olmazsa olmazlardandır dedik.
Şehir merkezinden geçen Kılıçözü Çayı yetkili birimlerce belirli aralıklarla temizlenmeli yine belirli aralılarla kamera takılarak kirletenler, balık, meyve sebze kasası, lastik, kavun karpuz gibi çeşitli atıkları atanlar hakkında cezai işlem yapılmalıdır dedik.
Kırşehir’in merkezinden geçen kılıç özü çayı gibi bir çay bir iki il dışında başka illere nasip olmamıştır, ağzımızı açınca “temizlik imandan gelir” diyen bir dinin mensubu olduğumuzu söylüyoruz.
Diğer taraftan değerlerimize sahiplenmiyor en büyük zararı veriyoruz. Bu tezatlığı da anlamak mümkün değil diyerek yıllardır yazıyor feryat ediyoruz ancak kimselerden ses çıkmıyor.
Basını takip edince de birilerinin Kırşehir için çalıştıklarını, proje ürettiklerini, gecelerini gündüzlerine kattıklarını, kapı, kapı dolaştıkları demeçleri okuyor ve eyvaaah yine uyutuluyoruz diyorum.
Hani nerede projeleriniz, nerede yatırımlarınız, eski kamu binalarının, okulların yıkılarak yenisinin yapılmasına hizmet deniliyorsa bu gidişle çok uyutulur ve avucumuzun içini yalarız.
Şu anda Kırşehir Belediye Başkanı Yaşar Bahçeci dışında Kırşehir’in çehresini değiştiren, ileriye götüren hizmetler dışında hizmet eden yapan ikinci bir kişiyi göremiyorum.
Bir yazımda belirtmiştim Yaşar Bahçeci adeta Kırşehir’i omuzlarına alarak tek başına taşımaktadır. Onun dışında söylenenler gazel gibi geliyor bana.
Salih Güner kardeşim sen herkese sordun ben de kimselere gücüm yetmediği için haddim olmadığı halde size soruyorum “ ne olacak bu Kırşehir’in hali, nereye gidiyoruz, ne yapmaya çalışıyoruz, sahiden Kırşehir kültür şehri mi ?”