SAĞLIK Bakanlığı, akılcı ilaç kullanımının sağlanması konusunda farkındalığın oluşturulması ve toplum bilincinin artırılmasında hekim, eczacı, hemşire, diğer sağlık personeli, hasta- hasta yakını, sektör, düzenleyici otorite, meslek örgütleri ve diğer medya, akademi vb. gruplar olan sorumluluk sahibi tarafları düzenlediği eğitim programları ile bilgilendiriyor.
Kırşehir Eczacılar Odası tarafından düzenlenen eğitimlerle ilaç kullanımının doğru olarak uygulanması noktasında vatandaşlar en iyi ve doğru şekilde bilgilendirilerek, akılcı ilaç kullanımını öğreniyorlar.
Vatandaşların internette yaptıkları araştırmalar hakkında da eczacılara danışarak bilgi alması bu konuda az da olsa bilinçlenmenin sağlandığı görülürken, bilinçsiz ilaç kullanımındaki oranın düşürülmesi noktasında çalışmalar da sürdürülüyor.
34. Kırşehir-Aksaray Eczacılar Odası Yönetim Kurulu Üyesi Halil Durukafa, hekim kontrolünde ve eczacı danışmanlığında ilaçları kullanmasını önerdiklerini hatırlattı.
Gazetemiz Kırşehir Çiğdem’e açıklamalarda bulunan Halil Durukafa, “Biz eczacılar olarak çok uğraş verdik bu konuda. Bizim özel bir görevimiz var ilaç danışmanlığı gibi. Hekim yazar bize reçete gelir. Biz reçeteyi hastaya anlatırız. Sadece eczacıların yapması gereken bir şey olduğu zaman bu daralıyor. Daha iyi yapabilmek içinde bir farkındalık oluşturmak gerekiyor. Sağlık Bakanlığı da farkındalık oluşturmayı önemsedi. Bunun için çeşitli toplantılar yapıyorlar. Bizler ve kamuda çalışan eczacılarda bu farkındalığı arttırmaya çalışıyorlar. Bizlere eğitim veriyorlar, doktorlara eğitim veriyorlar, broşürler hazırlıyorlar, paneller, konferanslar yapıyorlar ve belli bir düzeye geldi. İlk iş antibiyotiklerle başladı. Antibiyotikler gelişmiş ülkelerde olduğu gibi bir düzeye gelmek üzere daha da iyi olacak inşallah. Daha sonra yavaş yavaş diğer ilaçlara da başlayacağız. İlaçları az, yani kararında içmek gerekiyor. Yüksek dozda içtiğinizde ilaç bir zehirdir. Ama normal dozda hayat kurtarır. Biz bu dozları ayarlayan doktorlara yardımcı olan bir meslek kuruluşuyuz. Eczacılara güvenebilirler. Biz bunu en güzel şekilde anlatabiliriz hastalara. Hekim kontrolünde, eczacı danışmanlığında ilaçları kullanmasını öneriyoruz halkımıza. Artık internet piyasasıyla beraber bu işler biraz daha iyi olmaya başladı. İnsanlar araştırıyorlar, soruyorlar, soruşturuyorlar. İnternetten öğrendiklerini bize soruyorlar ve biz onlara cevap veriyoruz. Tabi her yerde doğru bilgiyi alamıyorlar. Ama bir şekilde bir düzen oluşuyor. Daha iyi olacaktır diye düşünüyoruz” dedi.

“İLAÇ KULLANIM DAVRANIŞLARI” BELİRLENDİ

BU ARADA İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası (İEİS), TÜİK tarafından açıklanan ve Türkiye’nin tamamını temsil eden 26 ilde yaş, cinsiyet, eğitim durumu, yerleşim yeri (kır-kent) ve sosyo-ekonomik statüye göre 2.403 kişi üzerinde yüz yüze anket yöntemi ile “İlaç Kullanımında Demografik Özellikler” araştırması yaptırdı.
Araştırmanın ilaç kullanımı ve bilinci, kronik hastalıklar, kalıtımsal hastalıklar, tedavi yöntemleri başlıklarında ortaya çıkan temel sonuçları şöyle:
İlaç kullanımında ne kadar bilinçli davranıyoruz?
* Kronik bir hastalığı nedeniyle sürekli ilaç kullandığını belirten kişilerin oranı % 9,9’dur.
* En çok, tansiyon (% 45,6), şeker (% 27,8), kalp (% 16,5), kolesterol (% 9,7), mide (% 6,8) rahatsızlıkları için sürekli ilaç kullanılmaktadır.
* Kronik hastalıkları nedeniyle ilaç kullananlar değerlendirildiğinde sürekli ilaç kullandığını belirten kadınların oranı, erkeklerin oranının 2 katı. Romatizma rahatsızlığı nedeniyle sürekli ilaç kullanan erkeklerin oranı kadınların oranının 3 katı. Kalp rahatsızlıkları nedeniyle sürekli ilaç kullanan erkeklerin oranı ise kadınların oranının yaklaşık 2 katı. Kansızlık nedeniyle sürekli ilaç kullananların tamamı kadın. Psikolojik rahatsızlıklar nedeniyle sürekli ilaç kullanan kadınların oranı erkeklerin oranının yaklaşık 3 katı.
* Araştırmaya katılanların büyük kısmı (% 66) kullandıkları ilaçları, doktor ya da eczacı ne zaman belirtirse, o zaman bıraktıklarını belirtmektedir.
* Şikayetin geçtiğine inandığında ilaç kullanımını bıraktığını belirten kişilerin oranı ise % 27,3’tür.
* Ülkemizde 10 kişiden yaklaşık 4’ü (% 37,4) doktor tarafından önerilmediği sürece ilaç kullanmadığını belirtmiştir.
* Yarıya yakın bir kesim de (% 45,7) memnun kaldığı ilaçları yakınlarına tavsiye ettiğini belirtmiştir.
* A sosyoekonomik grubundakiler, yakınlarının, akrabalarının önerdiği ilacı kullanmaya B ve C sosyoekonomik gruplarındakilere oranla daha meyillidirler.
* Ülkemizde her 10 kişinden yaklaşık 8’i evde bulunan ilaçların son kullanma tarihinin geçip geçmediğini genelde ya da her zaman kontrol ettiğini belirtmişlerdir (%84,7). Bu eğilim, kadınlar arasında daha yaygındır.
* Aldığı ilacın prospektüsünü genelde ya da her zaman okuduğunu belirtenlerin oranı %78’dir.
* Araştırmaya katılanların büyük bölümü evlerinde bulunan ilaçları buzdolabında sakladıklarını belirtmektedir. İlacı saklama koşullarının yazdığı “prospektüs”lerin, araştırma sonuçlarına göre okunma oranı çok yüksek olmasına rağmen ilaçlar buzdolabında saklanmaktadır.
* Türkiye genelinde en fazla görülen ilk 5 kronik hastalık sırasıyla şöyle: Tansiyon (% 28,4), Şeker (% 15,0), Kalp (% 9,8), Romatizma (% 6,8) ve Astım (% 5,5)
* Ailede uzun süreli ilaç kullanımını gerektiren kronik rahatsızlıklara sahip bireyler olduğunu belirtenlerin oranı % 47.
* Araştırmaya katılanların %48,9’u, astım, guatr, kalp krizi, inme, kanser, romatizma, sarılık, şeker ve tansiyon gibi hastalıklar ve bu hastalıklardan korunma yolları hakkındaki bilgi düzeylerinin düşük veya çok düşük olduğunu belirtmiştir.
* Türkiye genelinde ailelerde en fazla görülen ilk 5 kalıtımsal hastalık sırasıyla şöyle: Şeker (% 41,7), Tansiyon (% 37,9), Kalp (% 25,7), Kanser (% 15,1) ve Romatizma (% 10,2).
* Aile bireylerini kaybetmelerine neden olan bir kalıtımsal hastalık sorulduğunda alınan cevaplara göre; tüm ülke genelinde (Güneydoğu Anadolu hariç) ilk iki kalıtımsal hastalık olarak sırayla kanser ve kalp krizinin olduğu gözlemlenmiştir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde ise ilk iki sırayı kanser ve şeker almaktadır.
* En çok şikayet edilen rahatsızlığın soğuk algınlığı olduğu Marmara Bölgesi dışındaki tüm coğrafi bölgelerde en çok şikayet edilen rahatsızlığın baş ağrısı/migren (% 34,7) olduğu ortaya çıkmıştır.
* Türkiye genelinde baş ağrısı / migreni soğuk algınlığı (% 20,7), mide rahatsızlıkları (% 11,5), tansiyon (% 10,5) ve bel ağrısı (% 8,3) izlemektedir.
* Hastalığa yakalanıldığında hemen bir sağlık kuruluşuna gittiklerini belirtenlerin oranı % 49,8 iken birkaç gün bekleyip geçmezse sağlık kuruluşuna gittiklerini belirtenlerin oranı % 39,4’tür.
* Kendileriyle ilgili bir sağlık sorunu sebebiyle yılda en az bir kez bir sağlık kurumuna ya da doktora gittiklerini belirten kişilerin oranı % 76,5’dir.
* Sağlık sorunu yaşamadan sağlık taraması yaptırdıklarını belirtenlerin oranı ise % 19,9.
* Tedavi için ülkemizde geleneksel yöntemleri tercih eden bir kesim de bulunuyor (% 19,3). Tedavide geleneksel yöntem olarak şifalı otlar (% 54,6), bitki çayları (% 30,7) ve kırıkçı, çıkıkçı (% 16) tercih edildiği belirtiliyor.
* Şifalı otlar ve bitkisel çayların özellikle soğuk algınlığı (% 54,4) ve mide rahatsızlıklarının (% 20,5) tedavisinde tercih edildiği belirtilmektedir.
(HABER: BEYHAN BALLI)