Sağlık çalışanları, Kırşehir’de şiddetin önlenmesi, özlük haklarının verilmesi amacıyla bugün itibariyle iki gün iş bıraktı.

Kırşehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi bahçesinde bir araya gelen sağlık çalışanları, ortak bir sesle ‘Ekonomik olarak açlık sınırındayız’ dedi.

Kırşehir’de 21 sağlık mücadele kuruluşu bir araya gelerek SABİM platformu çatısı altında ortak açıklamalarda bulundu.

Ekonomik kriz, sağlıkta şiddet, sağlık emekçilerinin personel eksikliği nedeniyle artan iş yükü dolayısıyla 19 sendika ve 2 aile hekimliği federasyonunun birleşerek oluşturduğu Sağlık ve Sosyal Hizmet Birlik ve Mücadele Platformu (SABİM) bünyesinde 7. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinin başladığı bu günde Kırşehir’de ortak basın açıklaması gerçekleştirdi.

Kırşehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi bahçesinde gerçekleştirilen ortak basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

“Toplu sözleşme taleplerimizi belirleyerek, platformun büyük çoğunluğunun katılımıyla 1-2 Ağustos’ta ülke genelinde iş bırakma kararı aldık. Çünkü; Ölüyoruz! Öldürülüyoruz! Ekonomik olarak açlık sınırındayız! Tükeniyoruz! Tırnak makasıyla AVM’lere dahi girilemeyen bir zamanda, silahla polikliniğe girip sağa sola ateş edebilen kişilerle iç içeyiz. Şiddetin gölgesinde hizmet üretmeye çalışırken, her an bu silahtan çıkan bir kurşunla, hatta başımıza indirilen bir oksijen tüpüyle, gelecek bir bıçak darbesiyle ölebiliriz! Şiddeti engellemek için sadece kanunların yeterli olmayacağını biliyoruz! Rant alanına dönüştürülen ve kışkırtılan sağlık talebi, saygının yok edilmesi, eksik istihdamla verilmeye çalışılan hizmet, sanal kuyruklar, 5-10 dakika muayene süreleri…Şiddeti üreten, bu sistemin kendisi, biliyoruz.

“MEZARDA EMEKLİLİĞE MAHKUM EDİLİYORUZ”

Çeşitli kalemler altında ödenen ve emekliliğe yansıtılmayan ek ödemelerle avutuluyoruz, kandırılıyoruz. Gerçek enflasyon karşısında bizlere sadece %17,5 zam reva görülürken, emekliliğimize yansımayan seyyanen zam ile eğitimli olmak cezalandırılıyor ve mezarda emekliliğe mahkûm ediliyoruz.

Alım gücümüz büyük bir hızla azalıyor, fazla çalışma ücretimiz, iş hukukuna göre normal mesaimizin 2 katı olması gerekirken, yarısından az alıyoruz. Çocuklarımız için sağlıklı beslenme koşullarını sağlayamıyoruz, eğitim masraflarını, kiramızı bile ödemekte zorlanıyoruz.

“Uluslararası aile hekimliği uygulamaları ile ilgisi olmayan düzenlemeler, yetersiz aile sağlığı merkezi gider ödemeleri, yetersiz aile hekimi ve aile sağlığı çalışanı sorunu çözülmüyor, düşük tavan katsayısı ve destek ödemesi ile aile sağlığı çalışanları yok sayılıyor ve birçok angarya iş yükü ile 85 milyon vatandaşın koruyucu sağlık hizmeti ihmal ediliyor.

“2010 yılından bu yana sayısız başarı elde etmiş aile hekimliği uygulaması, liyakatsiz eller sebebiyle geriye gitmeye devam ediyor. 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu’nu düzenlemek yerine 657 sayılı Kanuna göre ceza verilerek anayasal haklar görmezden geliniyor, liyakatsizlik ve art niyet, yönetimdeki etki alanını giderek arttırıyor.

“Sağlık sistemindeki kargaşa ve huzursuzluk nedeniyle, hekimlerimiz, hemşirelerimiz, ebelerimiz, teknikerlerimiz, teknisyenlerimiz; genel idari, teknik ve yardımcı hizmetler sınıflarındaki çalışanlar gibi sağlık ekibinin hiçbir üyesi artık nefes alamıyor.

NEFES ALAMIYORUM, İMDAT! DEMEYEN KİMSE KALDI MI ARAMIZDA?

Rizeli ustalar Japonlara Türk çayı demlemenin püf noktalarını öğretecek Rizeli ustalar Japonlara Türk çayı demlemenin püf noktalarını öğretecek

“Daha ne kadar dibe vurabiliriz? Artık göğsümüzü gere gere hekimim, hemşireyim, ebeyim, sağlık çalışanıyım demeyi geçtik, çalışanlar olarak memurum demekten utanır hale geldik.

“Ayrıca, Sarı-Sen’in Toplu Sözleşme Teklifinde ileri sürdüğü, Dayanışma aidatını kabul etmiyoruz! Sendikal ikramiyenin barajlara bağlanmasını kabul etmiyoruz! Yetkili sendika tarafından kullanılan ve ayrımcılığa yol açan tabip dışı ifadesini kabul etmiyoruz! Ne yapacağız? Kafamızı öne eğip “Boş ver, böyle gelmiş böyle gider, başımı derde sokmayayım” mı diyeceğiz!

“Yoksa bize yapılan zulme sesimizi çıkarıp tepkimizi mi göstereceğiz?

Tabii ki, demokratik tepkimizi meşru zeminde göstererek, hep beraber, tek bir ağızdan artık yeter, hakkımızı verin diyeceğiz! Biliyoruz ki, sağlık, en temel haktır. Sağlık hizmetleri bir ekip işidir ve bir bütündür!

“Ülkemizde oluşacak ideal sağlık sisteminin en büyük destekçisi olan bizler, hastalarımızın nitelikli tedavi olma, bakım alma ve iyileşme hakkını savunduğumuzun bilinmesini arzu ediyoruz. Pandemide, depremlerde ve her türlü zorlu şartlarda halkımıza ve hastalarımıza verdiğimiz fedakârca hizmetin unutulmamasını bekliyoruz.

Nitelikli sağlık hizmeti için verilecek bu mücadelede sadece kendimiz için değil, hastalarımız için de mücadele ettiğimizin bilinciyle, tüm halkımızı yanımızda olmaya davet ediyoruz. Bu sebeplerle; Hakkımız, halkımız ve hastalarımız için, ideal sağlık sistemi için, Bugün ve yarın acil işlemler dışında sağlık hizmetini durduruyor, iş bırakıyoruz!”  (HABER: İLKNUR ÖNCÜ)

Editör: Dilek Küçükosmanoğlu