Kırşehir İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Süleyman Ersoy, 15 Eylül “Prostat Kanseri Farkındalık Günü” kapsamında yaptığı basın açıklamasında, prostat kanserinin önemine dikkat çekti. Prostatın, idrar torbasının hemen altında yer alan ve meniyi oluşturan sıvının bir bölümünü salgılayan bir bez olduğunu belirten Ersoy, yaşlanmayla birlikte prostat bezinin büyüyebileceğini ve bu durumun idrar akışını engelleyebileceğini ifade etti.

Ersoy, prostat kanserinin özellikle 50 yaş sonrasında daha sık görüldüğünü ve ailesel yatkınlık, diyet ve kimyasal maruziyet gibi faktörlerin riski artırabileceğini vurguladı. Erken evrede belirti vermeyen prostat kanserinin, ilerleyen aşamalarda idrar yapma sorunları, idrarda veya menide kan varlığı, ereksiyon sorunları ve kemik ağrıları gibi belirtilerle kendini gösterebileceğini belirtti.

Sağlık muayenesi taraması yapıldı Sağlık muayenesi taraması yapıldı

Erken teşhisin önemine dikkat çeken Ersoy, 50 yaşından itibaren düzenli doktor kontrolleri ve PSA testi yaptırmanın hayati önem taşıdığını söyledi. Sağlıklı yaşam tarzı seçimlerinin prostat kanseri riskini azaltabileceğini belirten Ersoy, düzenli fiziksel aktivite, sağlıklı bir kiloda kalmak ve sebze ağırlıklı beslenmenin önemine değindi.

Prostat Kanseri ve Risk Faktörleri

Prostat kanseri, erkeklerde sık görülen bir kanser türü olup, erken teşhis ve tedavi büyük önem taşıyor. Prostat bezi, normalde yaklaşık bir ceviz boyutunda olup, yaşlandıkça büyüyebilir. Bu büyüme, idrar akışını engelleyebilir ve cinsel işlev problemlerine yol açabilir. Ancak, büyüme tek başına bir kanser belirtisi sayılmaz. Kanser hücrelerinin bulunmadığı prostat büyümesi, benign prostat hiperplazisi (BPH) olarak adlandırılır ve ameliyat gerektirebilir.

Prostat kanserinde, bez içinde kanser hücreleri gözlemlenir. Yaşlanmayla birlikte daha sık ortaya çıkan prostat kanseri, dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de erkek kanserleri arasında akciğer kanserinin ardından ikinci sıradadır. Araştırmalara göre, bir erkeğin prostat kanserine yakalanma riskini etkileyebilecek birkaç faktör mevcuttur:

Yaş: Prostat kanseri 40 yaşın altındaki erkeklerde nadir olsa da, 50 yaş sonrasında görülme riski hızla artar. Her 10 prostat kanseri vakasından 6’sı 65 yaşından büyük erkeklerde görülmektedir.

Ailesel Yatkınlık: Prostat kanseri olan bir baba veya erkek kardeşe sahip olmak, bir erkeğin bu hastalığa yakalanma riskini iki katından fazla artırmaktadır. Genç yaşlarda prostat kanseri tanısı almış birden fazla akrabası olan erkeklerde de risk daha yüksektir.

Diyet: Doymuş yağlardan ve kırmızı etten zengin, sebze-meyveden fakir beslenme alışkanlığının prostat kanseri riskini artırabildiğine dair yayınlar vardır.

Kimyasal Maruziyetler: Bazı kimyasallara maruziyet riski artırabilir. Örneğin, itfaiyecilerin prostat kanseri riskini artırabilecek kimyasallara maruz kalabileceklerine dair bazı kanıtlar mevcuttur.

Belirtiler ve Erken Teşhis

Erken evrede hiçbir belirti vermeyen prostat kanseri, kanser dokusunun büyümesiyle birlikte bazı şikâyetlere yol açabilir:

İdrar yapma sorunları: Yavaş veya zayıf idrar akışı veya özellikle geceleri olmak üzere daha sık idrara çıkma ihtiyacı

İdrarda veya menide kan varlığı

Ereksiyon (sertleşme) sorunu (erektil disfonksiyon)

Kanserin, kemiklere yayılımına bağlı kalça, sırt (omurga), göğüs (kaburga) ağrıları

Yine de yukarıda sayılan belirtilere, prostat kanseri dışında bir durumun neden olma olasılığı daha yüksektir. Örneğin, idrar yapma sorunu sıklıkla prostatın kanserli olmayan bir büyümesi olan iyi huylu prostat hiperplazisinden (BPH) kaynaklanmaktadır. Yine de idrarla ilişkili problemler yaşayan kişilerin erken tanı ve tedavi açısından bir üroloji uzmanına başvurması doğru olacaktır. Hekime erişimin kolay olduğu Türkiye’de prostat kanseri vakalarının %70,9’unun erken evrede teşhis edildiği görülmektedir.

Tedavi Seçenekleri ve Önleme Yöntemleri

Hastalığın kesin tanısı biyopsi ile konur. Genel olarak erkeklerin 50 yaşından itibaren, birinci derece akrabasında prostat kanseri görülenlerin ise 40 yaşından itibaren üroloji uzmanına düzenli olarak muayene olması ve kanda prostat spesifik antijen (PSA) testini yaptırması, erken tanı konulması açısından önem arz etmektedir.

Kanserin evresi ve özelliklerine göre farklı tedavi seçenekleri mevcuttur. Kişinin belirli aralıklarla izlenmesi, prostatın tamamının ameliyatla çıkarılması veya ışın tedavisi (radyoterapi) erken evrelerde uygulanabilir. Daha ileri evrelerde hormon tedavisi veya ilaç tedavisi (kemoterapi) gerekli olabilir.

Prostat kanserini önlemenin kesin bir yolu yoktur. Ancak riski azaltmaya yardımcı olabilecek bazı şeyler vardır: Düzenli fiziksel aktivite, sağlıklı bir kiloda kalmak, sebze ağırlıklı ve yağ oranı düşük bir beslenme tarzı, prostat kanseri riskini azaltmaya yardımcı olacaktır. 

Muhabir: Çiğdem Sönmez