CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya, Kırşehir’de basın toplantısı düzenledi:

“ÖĞRETMENLİĞİ BÖLEN, AYRIŞTIRAN, BASAMAKLANDIRAN DÜZENLEMEYİ KALDIRACAĞIZ”

TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu üyesi CHP Grup Sözcüsü Ankara Milletvekili Kırşehirli hemşehrimiz Yıldırım Kaya, CHP İl Merkezi’nde bir basın açıklaması yaparak, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in açıklamalarını değerlendirdi.

CHP İl Başkanı Baran Genç, Merkez İlçe Başkanı Doğan Yıldızhan ve parti yönetim kurulu üyelerinin de hazır bulunduğu toplantıda Milletvekili Yıldırım Kaya, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in 2022-2023 eğitim öğretim yılına ilişkin Sakarya’da yaptığı toplantıda “Hazırlıklarımız tamam” diyerek yaptığı açıklamalarına yanıt verdi.

Kırşehirli Milletvekili Yıldırım Kaya, eğitimde başarılı olan illerin başında gelen Kırşehir’den yanıt vermek için memleketinde böyle bir açıklamayı uygun gördüğünü belirterek şunları ifade etti:

"Öğretmenlik Meslek Kanunu Şubat ayında yürürlüğe girdi. AKP’ye yakın sendika bile meslek kanununun içeriğine karşı çıktı. Ancak AKP geri adım atmadı ve kanunu TBMM’den geçirerek yürürlüğe soktu. Bunun üzerine, MEB uzman ve başöğretmenlik ile ilgili bazı adımlar attı. Uzman Öğretmenlik sınavına girebilmek için 180, başöğretmenlik sınavına girebilmek içinse 240 saatlik bir program hazırladı. Bu programları da Öğretmen Bilişim Ağı (ÖBA) üzerinden yayınlamaya başladı. Öğretmenler bu programları yaz tatilinde izleyip bitirdiği takdirde sınava girme hakkı kazanacak. Bu sınavlardan yüksek lisans ve doktora yapanlar muaf tutuldu.

ÖĞRETMENLER ODASI BÖLÜNDÜ

“Kanun uygulanmadan öğretmenler odası bölünmüş oldu. Bu kanunun Anayasaya, İLO sözleşmesine aykırı olduğu hususunda yüzlerce açıklama yapıldı. Ancak bu açıklamalara MEB kulağını tıkadı. Uzman ve başöğretmenlik için yaklaşık 600 bin öğretmen başvuru yaptı. MEB hazırladığı ders videolarını yaz tatilinde izlenmesi için talimat verdi. Şimdi MEB’in yayınlarına baktığımızda ortalama 20 dakikalık videolar bulunuyor. Uzman öğretmenlikte 180 (60 saat), başöğretmenlikte 240 (80 saat) video bulunuyor. Öğretmenler uzmanlık için günde 5 video izlese 36 günde tamamlayabilir. Başöğretmenlik için yine günde 5 video izlese 48 günde tamamlayabiliyor. Ayrıca kasım ayında yazılı sınavlar yapılacak. Şimdiden öğretmen arkadaşlarımız 1 Eylülden sınav tarihine kadar nasıl izin ve rapor alacağını planlıyor. Geçmişte yapılan sınavlar öncesi okulların boşaldığını hepimiz hatırlıyoruz. Bir tek MEB hatırlayamıyor.

PEKİ ÖĞRETMENLER BU DERSLERDEN FAYDALANABİLİYOR MU?

“Yaz tatilinde öğretmenler işi gücü bıraktı ÖBA’dan ders izlemeye çalışıyor. Açık söylemek gerekirse haklı olarak çoğu bilgisayarını açıp öylece bırakıyor. MEB bu zulmü öğretmene üç kuruş para vereceğim diye dayatıyor. Aynı işi yapacak olan öğretmenler arasında kademelendirmenin olmayacağını düşünmüyor.

“Milli Eğitim Bakanı dün yaptığı açıklamada "Uzman ve başöğretmenlik sınavına ilişkin örnek kitapçıkları Eylül’de yayınlayacağız" diyor. Milli Eğitim Bakanı zaten uzman olan öğretmenlere sınavla uzmanlık verilemeyeceğini düşünemiyor. Eylül ayında öğretmenlerimiz eğitim öğretim yılına mı hazırlanacak yoksa Kasım ayında yapılacak uzmanlık-başöğretmenlik sınavına mı çalışacak? MEB yine planlamadan çok uzak adımlar atıyor.

“Buradan tüm öğretmen arkadaşlarıma seslenmek istiyorum, “…Öğretmenleri ayrıştıran meslek kanununu Anayasa Mahkemesine taşıdık. İnanıyorum ki Anayasa Mahkemesi öğretmenlerin lehine karar verecektir. Sınavlardan önce karar verilmesi halinde ortadaki bu bulanıklık berraklaşacaktır. Öğretmenlik zaten bir uzmanlık mesleğidir. Biz iktidara geldiğimizde uzman öğretmenlik, başöğretmenlik gibi bu ucubeliği kaldıracağız. Ne yapacağız? Öğretmeni rütbelendiren bu sistemi kaldıracağız. İhtiyacı yok. Öğretmenliğin kendisi zaten uzmanlık mesleğidir. Eğitim-öğretim tazminatını arttırarak emekliliğe yansımasını sağlayacağız. Öğretmenliği basamaklandırmadan tüm mali haklarını vereceğiz."

Okulların tatile girmesi demenin Milli Eğitim bakanlığında işlerin yeni başlaması demek olduğuna dikkat çeken Yıldırım Kaya, “Çünkü bir sonraki eğitim öğretim yılına hazırlanmada 3 aylık süre Bakanlık tarafından en iyi şekilde değerlendirilmek zorundadır. Bir eğitim sisteminde temelde iki temel sorun vardır. Birincisi, eğitime erişim, ikincisi eğitimin niteliği sorundur. Diğer bütün sorunlar bu iki sorunun ortaya çıkardığı sorunlardır. Milli Eğitim Bakanı Sayın Mahmut Özer, illerde eğitim sorunlarıyla ilgili toplantılara katılmakta bu toplantının öncesi veya sonrasında eğitimle ilgili açıklamalarda bulunuyor. Yeni eğitim öğretim yılına 57 bin 108 okulun hazır hale getirilmesi gerekiyor” diye konuştu.

Okulların Sorunlarını tek tek sıralayan Milletvekili Yıldırım Kaya şöyle devam etti:

“Okulların çok sayıda sorunu bulunuyor.

“Bu sorunların başında okul yönetimlerinin partizanlaştırılmış olması gelmektedir.

“Okul müdürleri okullarının sorunlarını öğretmenler odasında paylaşan, öğretmenler kurulunda çözüm üreten biri olmaktan çoktan uzaklaşmış durumdadır.

“Millî Eğitim Bakanlığı her yıl ülke genelinde kaç okul yöneticisine soruşturma açıldığını, açılan soruşturmaların hangi konuları içerdiğini, bu soruşturmaların sonucunda okul yöneticilerine verilen ceza türlerini açıklamalıdır. Eğer Bakanlık bu verileri açıklarsa okul yönetimlerine açılan soruşturmaların önemli bir bölümünün okulların gelir ve giderleriyle ilgili sorunlar olduğunu görebileceğiz. “Okul müdürlerinin öğretmenlerin ders dağıtımı, izin, görevlendirme, nöbet, derse giriş ve çıkışlarda, ek ders dağıtımında, gelir getirici kurslar konusunda ve öğretmenlerin performanslarının değerlendirilmesinde taraflı davrandıklarıyla ilgili çok sayıda bakanlığa şikayette bulunulmuştur.

“Kayıt parası sorunu vardır. Okul binalarının fiziki bakımı ve depreme dayanıklı hale getirilmesi şarttır. Yeni eğitim öğretim başlarken en önemli sorunlardan biri okul binalarının, sınıfların, laboratuvarlarına, spor salonların eğitim öğretime hazır hale getirilmesidir. Şu anda bütün illerde okul binalarının boyanması, fiziki ihtiyaçlarının karşılanması için çalışılmaktadır. Okullar toplu yaşam alanları olduğundan merdivenlerinden, tuvaletlerine, çatılarından bahçelerine kadar her yerinin kullanıma uygun olması gerekir. Su, elektrik ve ısınma da sorunların yaşanmaması gerekir.

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, bu eksikliklerin hızla giderildiğini söylüyor. Ama geçmiş 20 yıl da kendisinden önceki bakanların da aynı cümleleri kurduğundan haberi yoktur.

Ne yazık 20 yılda güçlendirme çalışmaları bitirilemedi.

“Köy Okullarının açılması şarttır. Covid-19 krizi, etrafımızdaki savaşlar ve etkisi artmakta olan iklim krizi bize şunu gösterdi: Her ülke, gıdada kendine yeterli olmak zorundadır. Gıda sorunu ertelenemez bir sorundur. Bunun tek yolu ise tarım arazilerimizin ve bu arazileri kullanan nüfusun yerleşim yeri olan köyü korumak, güçlendirmek ve yeniden yapılandırmak zorundayız. Köylerin yasal statüsü yeni köy kanunu ile yeniden düzenlenmelidir. 1826’dan itibaren ülkemizin en eski ve demokratik yerel yönetimi olan muhtarlıkların yetkileri arttırılmalıdır. Köy sınırlarının değiştirilmezliği ilkesi yeniden köy kanununa konmalıdır. Köy meralarının, ormanlık arazilerinin ve yer altı ve üstü kaynakların kullanılmasında köy yönetiminin ve halkının söz hakkı mutlaka bulunmalıdır. Kimse köylerin yanı başında oradaki tarımı, su kaynaklarını çökertecek biçimde taş ocağı işletmemelidir. Elinde bulundurdukları mağden arama ruhsatlarıyla köylüyü yerinden etme hakkına sahip olmamalıdır. Köyü nüfuslandırmak zorundayız. Bunun yolu tarımdan elde edilen gelirin arttırılmasından geçmektedir. İkincisi köydeki sosyal yaşam ünitelerinin tam ve eksiksiz olması gerekir. Bu, köyde sağlık, eğitim, ulaşım ve haberleşmenin en iyi biçimde olması anlamına gelmektedir. Köylerimizde evlere su getirildi. Köy sokakları parke taşlarıyla döşendi. Kanalizasyon sistemleri kuruldu. Ama kanalizasyonlar derelere bağlandı. Köylerin kanalizasyon üniteleri merkezi arıtma sistemlerine bağlanamadı.

Covid 19 salgını bize gösterdi ki dikey yaşam yerleri yerine yatay yaşam yerleri salgına karşı daha korunaklı ve insan sağlığı açısından daha uygun. Bir küçük kapanmada insanlar yazlıklara, köy evlerine akın ettiler. Köyde yaşamı teşvik etmeliyiz. Bunu eğitim açısından 2003 yılından beri uygulanan Şartlı Nakit Transferi uygulaması üzerinden yapabiliriz. İşleri dolayısıyla büyük kentlerde oturan aileler çocuklarını anne babalarının yanında köyde okuturlarsa kendilerine nakdi yardım yapılacağı duyurulmalıdır.

“Liselere giriş sınavı liselere kayıt: MEB’in yaptığı sınavlar ÖSYM’nin yaptığı sınavlardan daha fazla şaibelidir. LGS sonuçlarında ilk iki tercihine giremeyen öğrenciler ısrarla İmam Liselerine kayıt yaptırdıktan sonra diğer okullara nakil yaptırabilmekteler. Bundan amaç; sözde, öğrenciler İHL tercih ediyor algısı oluşturmaktır.

“Özel kuruluşlarla yapılan protokoller: Bakanlığın yaptığı protokollerle paralel devlet yapılanması niteliğindeki vakıf ve derneklerin, şirketlerin eğitime doğrudan etki etmesi sağlanmaktadır.”

Öğretmenlerin sorunlarını da dikkat çeken Yıldırım Kaya, bu konuda da şu bilgileri verdi:

“Uzman öğretmenlik: Öğretmen uzmandır. Çünkü öğretmen yapmak için gerekli yeterlilik belgesine sahiptir. Yasa öğretmene unvan veriyor ama o unvana uygun görev tanımı yapmıyor. Yasa, uygulanırsa okullarda iş barışı bozulur.  Öğretmeni sınıfa odaklamak yerine sınava hazırlamaya odaklarsınız. Unvan dağıtımında yaşanan kayırmacılık diğer öğretmenlerin kaybedilmesi anlamına gelecektir. Parayı alan o işi yapsın denecektir. Öğretmenlerin pedagojik niteliklerini arttırıcı bir uygulama değildir.  Anayasa aykırı bir uygulamadır. Anayasa Mahkemesinin sonucu beklenmelidir. O nedenle bunun için yapılacak sınavlar ertelenmelidir.  Atanma ve yer değiştirme sorunu. Hem sözleşmeli hem de kadrolu öğretmenlerin özür durumu tayinleri yapılmadı

“Sözleşmeli öğretmenlik. Sözleşmeli öğretmenlerin üzerindeki mülakat baskısı devam etmektedir. Ücretli öğretmen uygulaması devam etmektedir

“Eğitime Destek Hizmetleri: Okul servis araçları sorunları: Servis araçları halen bakanlığın koyduğu kriterleri taşımamaktadır. Bu yıl okul servislerinde personeli kayıt altına alması için bulunması zorunlu olan kamera şartı 2026 yılına ertelendi. Bir olay olduğunda uçaktaki kara kutu rolünü üstlenecek araçlar servislere takılmadı.

“En iyi okul çocuğun ailesine en yakın okuldur ilkesi uygulanmadığı için okullarımız arasında nitelik ve nicelik farkı bulunduğundan veliler çocuklarını ancak servisle okula ulaştırabiliyor. Artan zamlardan en fazla etkilenen hizmetlerden biri Servis ücretleri oldu. Okullarda öğle yemeği sorunu, ders kitaplarının sağlanması, yardımcı kaynakların sağlanması, okulların internet ihtiyacının karşılanması, öğrencilere tablet verilmesi.” (HABER: BEYHAN BALLI)