CHP Kırşehir Milletvekili Metin İlhan, Torba Yasa’yı değerlendirdi: 

“İşçinin alın terini emek vermeden para kazanan rant çevrelerine yedirmeyeceğiz”

CHP Kırşehir Milletvekili Metin İlhan, Torba Yasa Tasarısı ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Milletvekili Metin İlhan, AK Parti'nin iktidarda olduğu 18 yıllık sürece bakıldığında, sürekli olarak vergiye yönelik yeni paketlerin açıklandığı ve kötü giden ekonomi yönetimini kamuoyunda örtbas etmek için medya gücünü de kullanarak kabahati daima dış güçler, dünya ekonomisindeki dalgalanmalar ve faiz lobisine bağladığını belirtti. 
“TÜRK LİRASINDAKİ DEĞER KAYBI DEVAM ETMEKTEDİR” 
Milletvekili İlhan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dert gitmez, değişir der atalarımız bu sebeple, her yeni ekonomik paketin ve vergi düzenlemesinin ardından işsizlik, ekonomik daralma, ticaret açıklarındaki artış ve Türk lirasının değer kaybı giderek çoğalmaya devam etmektedir. Bakınız, Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine çıkan genç işsiz oranı ile karşı karşıyayız. Çifti borçları konusunda da aynı durum söz konusu, çiftçi biriken borçlarını ödeyemeyecek noktaya geldi, 6 ay ertelense ne değişecek, çözüm olacak mı soruna... Üretimin desteklendiği kalıcı bir çözüm olmadan artık günü bile kurtaramayacak düzeye geldik... Süt inekleri kesime giderken Tarım Bakanı öylece baktı...2022'de canlı hayvan ithalatını kapatacaklarını söylerken neden milyon yatırımla oluşturulan on binlerce besi çiftliğinin açılması planlı bir şekilde yapılmadı. Ne olacak bu besi çiftlikleri... kimse bilmiyor. Bu çiftliklere tüm emeğini bağlayan yüz binlerce insan var. Bir diğer konu KOBİ'ler. Ekonomiye can suyu veren KOBİ'lerin büyük çoğunluğu bırakın karlılığı ardı sonu gelmeyen ekonomik krizlere pandemi de eklenince şu süreçte iflas etmemek için çaba sarf etmekteler. Bu örnekler bile başlı başına bu vahim tablonun ne kadar kötü olduğunu gözler önüne sermektedir."
DÜZENLEMENİN RESMÎ ADI GEÇİCİ İŞÇİLİKTİR
İlhan, düzenlemedeki esnek çalışmaya ilişkin Hükümetin vazgeçmediği ertelenen madde için şunları ifade etti:
"Durum bu kadar umutsuz iken görüşülmekte olan kanun tasarısı ile Hükümet yine patrondan yana tavır koyarak 25 yaş altı ve 50 yaş üstü çalışanlara sözde esnek çalışma imkânı sağlama adı altında belirli süreli iş sözleşmesini dayatmaya çalıştı ancak tepkiler üzerine öteledi. Kamuoyunu bilsin ki bunun resmî adı ne yazık ki geçici işçiliktir. Bu iş sözleşmelerinde işçinin kıdem ve ihbar hakkı, iş güvencesi, sendika ve toplu sözleşme hakkı yoktur. Görünen o ki işçinin Kıdem tazminatına göz diken ancak tepkiler üzerine toptan  kaldıramayan iktidar, kıdem tazminatını dolaylı yoldan ve aşamalı olarak kaldırma planından vaz geçmemekte ısrar etmektedir.  Bu konuda direnen ve ortak hareket eden işçi sendikaları  korkmasınlar, yalnız değiller. Kendilerine başta Anayasa olmak üzere yasaların tanıdığı haklarını sonuna kadar her şekilde, her platformda ve her zaman kullanmakta en ufak tereddütleri olmasın. Bizler de her an onlarla birlikte mücadelede yer alacağız. İşçinin alın terini emek vermeden para kazanan rant çevrelerine yedirmeyeceğiz. Bunun böyle bilinmesini isteriz..."
ÖĞRETMENLERİMİZİN ARTI YÖNDE BİR KAZANIM ELDE ETTİĞINİ GÖRMEDİK
İlhan, memurların durumu konusunda da durumun farklı olmadığını, bıçağın kemiğe dayandığını Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın'ın “Kur, enflasyon ve faiz tarafındaki olumsuz seyir, emek tarafının bütçesine zarar veriyor. Şunu herkesin görmesi ve kabul etmesi gerekir ki; artan kur, enflasyon, faiz, emtia fiyatları reel kayıp üretiyor. Memurun gelir rakamları sabit, gider rakamları ise sürekli yükseliyor ve bu durum kamu görevlilerinin alım gücünü, dayanma eşiğini sürekli aşağıya çekiyor.” sözleri ile memurlarımızın hâlini cesur yüreklilikle hem de Hükümet'in suçlamalar yapmadığı bir sendikanın genel başkanı olarak açıkladığını. Ancak memurların ekonomik durumu ile ilgili bütçe komisyonunda Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un öğretmenlerin mali ve sosyal haklarında önemli iyileştirmeler yaptıklarını ve örnek olarak da bir öğretmen maaşının 4369 lira olduğunu gururla ifade ettiğini, ancak Bakan olmadan önceki sözlerinde sürekli olarak öğretmenlerin maaşlarının oldukça düşük olduğundan söz ettiğini yalnız sayın Bakan döneminde önceki durumdan farklı olarak öğretmenlerimizin artı yönde ekonomik bir kazanım elde ettiklerini görmediklerini.. Üstüne üstlük pandemi bahanesiyle destekleme ve yetiştirme kurslarının kapsamını daraltarak zarar verdiğini ifade etti.
ÜLKE KAYNAKLARI SÖMÜRÜLMEYE DEVAM ETMEKTEDİR!
Milletvekili İlhan son olarak şunları ifade etti:    
"Pandemi döneminde sağlık çalışanlarının büyük özverili emeklerini görmezden gelen iktidar iş haksız ve emeksiz kazanç peşinde koşan bir takım çevrelere gelince şehir hastaneleri üzerinden ülkemizin kaynaklarını sömürmeye devam etmektedir .Bir AK partili vekil çıksa da şu ana kadar bu müteahhitlere ödenen dövize endeksli kira bedelleri ile kaç tane devlet hastanesi... Devlet devlet hastanesi diyorum zira adından da anlaşılacağı üzere şehir hastaneleri devletin değil ne yazık ki açıklasa da vatandaş talanın boyutunu öğrense... Ülke kaynakları belirli çevrelere pervasızca harcanınca ekonomiye katma değer oluşturabilecek üretime dayalı  yatırımların yerine betona gömülen bir geleceğimiz şekillenmekte ne yazık ki. Paramızda sürekli resesyon yaşanması alım gücünü azaltılmış ve dar gelirli vatandaşlarımız için sunulan TOKİ konutlarının taksit ödemelerinde bile vatandaşlarımızın büyük sorunlar yaşamasına sebep olmaktadır. Üretime dayalı olmayan bir ekonominin geleceği olmayacağı aşikar. Bu nedenden dolayı  aradan geçen 18 yılda Hükümet  sürdürülebilir bir vergi politikası oluşturamadı ne yazık ki...Üretime dayalı ekonomilerde  kayıt dışılık çok az olur ve kazanç oranında vergilendirme sistemi toplmusal refahın tabana yayılmasında birinci dereceden önem arz eder ancak varlık barışı adı altında yarın bir gün uluslararası hukuk bakımından da ülkemizin başına iş açabilecek bir uygulama ile kaynağı belli olmayan para ile ülkemizin emek vermiş hukuk içerisinde çalışmış iş insanlarının  süregelen ekonomik krizler sebebi ile yıllarını vererek oluşturduğu fabrikalarına dolaylı olarak dış kaynaklı alımların yapılması tehlikesi ile de karşı karşıya kalacak gibiyiz.. Bu tehlikenin de göz ardı edilmemesi gerekir.." (HABER: BEYHAN BALLI)