Siyaset sahnemiz gün geçmiyor ki yeni bir “beyin" fırtınasına geçit vermesin.
Mevzuu yine yerel yönetimler için yapılacak 31 Mart seçimlerinin ulusal siyasete malzeme yapılmasına geldi. Belediye Meclisi ve muhtar değil de büyükelçi seçeceğiz galiba. Açıklamalar genelde buna işaret ediyor.
En son “İstanbul Büyükşehir'i CHP alırsa ülkede beka sorunu olur” gibi bir beyanatta bulunuldu.
İddia sahibinin yakınında olan bir zahmet sorsun İstanbul'da belediye yönetimi CHP'li olursa ülkede ne olur?
Adana'nın İncirlik kasabasına Amerikan üssü mü açılır?
Bir gece ansızın sınırlarımızın içinden Barzani konvoyu mu geçer?
Şeker Fabrikaları mı satılır?
TEKEL Fabrikaları mı yıkılır?
Limanlar, demiryolları, köprüler mi özelleştirilir?
Yeni yapılan köprülere döviz üzerinden kıyak garantiler mi verilir?
Ya da İstanbul Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü gümrüksüz buğday mı ithal eder?
Veya Makine İkmal Müdürlüğü Askeri Fabrikaları Katar'a mı satar?
Ekrem İmamoğlu bir kararname yayınlayıp "İstanbul'un adı bundan böyle Konstantinapol olacak" mı der?
Bir belediye yönetimi nasıl beka sorunu oluşturur?
Ya da beka nedir?
Neler olursa beka sorunu var denilir?
Tanıyorsanız bir zahmet sorun!
Tarikat Belediyesi
İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarikat yurtlarına ve vakıflarına 850 milyon lira aktardığını reklam gibi açıkladı.
Kamunun kaynağı bu şekilde tarikatlara kaynak yapıldı.
Beka sorunundan kasıt budur galiba!
Berat Belgesi
Ruz-i mahşerde berat belgesi olacak bir oy pusulası var bir de!
Aziz Nesin'in Zübük hikâyesinin yaşayan bir gerçek olduğu ortada.
Gelinen noktada siyaset denilince ilk akla gelen şey hâlâ din.
Seçimlerin dini bir eylem değil demokratik bir eylem olduğunu hatırlatmak gerek.