yıldırım türk haber foto  (3) copy

 

MHP Kırşehir Milletvekili adayı Prof. Dr. Yıldırım Türk:

“AKP’NİN SUÇ DOSYASI KABARIK”

 

MHP Kırşehir Milletvekili adayı Prof. Dr. Yıldırım Türk, 13 yıldır ülkeyi idare eden AKP hükümetlerinin Türkiye’nin milli ve manevi değerleriyle oynayıp ülkeyi alt-üst ettiğini, bölünmenin eşiğine getirdiğini belirterek 7 Haziran seçimlerinde bütün Kırşehirlilerin MHP’ye destek vermelerini istedi.

Yarın kutlanacak 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla bir mesaj yayınlayan MHP Kırşehir Milletvekili adayı Prof. Dr. Yıldırım Türk, “Cumhuriyetin  kazanımlarından biri de milli bayramlarımızdır. AKP hükümeti milli bayramların okullarda ve meydanlarda coşkuyla kutlanmasını kaldırarak, bayramları halk nezdinde değersizleştiriyor. 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı da bunlardan biridir. Yarın kutlanması gereken bu milli bayramımız da yine sönük geçecektir. Halkın milli bayramlara sahip çıkacağı kanaatini muhafaza ederken,  gençlerin 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramlarını kutlar, milletimizi hayırlı ve uğurlu olmasını dilerim. 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı gibi diğer milli bayramlarımız da aynı akıbete uğramıştır. AKP bu tür politikaları seviyor. Bu anlamda AKP’nin suç dosyası kabarıktır” dedi.

Prof. Dr. Yıldırım Türk, AKP iktidarının suç dosyasını madde madde sıralayarak şunları söyledi:

-Andımızı kaldıranlar…

-Milli bayramlarımızdan 23 Nisan’ı, 19 Mayıs’ı, 30 Ağustos’u, 29 Ekim’i kaldıranlar,  değersizleştirenler…

-Siyaset için Ahilik Bayramı’nı tarihini değiştirip ona sarılanlar…

-Kızdıklarına “İsrail dölü, ananı al da git!” diyenler…

-Bizleri idare edenler Türküm diyemiyorlar. Büyük  Ortadoğu Projesi’nde (BOP) eş başkanı olarak görev yapanlar ve Ortadoğu ve İslâm ülkelerinin yıkılmasına, dağılmasına, zulüm içinde inim inim inlemelerine sebep olanlar…

-Irak’ı işgal eden ve Iraklıların namuslarını kirleten ABD askerleri için “Kahraman bay ve bayan ABD askerlerinin evlerine sağ salim dönmeleri için duacıyız” diyenler…

-İsrail tarafından “Yahudi cesaret ödülü” verilenler. Mavi Marmara olayından sonra İsrail’le aramız açılınca, İsrail tarafından geri alınan ödül…

-17-25 Aralık’ta evdeki paraları sıfırlayamayanlar…

-Ne idüğü belirsiz Çözüm Projesi, Yıkım Projesi, Çözülme Projesi uygulayanlar…

-Haraç toplayarak “havuz medyası” kuranlar…

-“Alo Fatih” diyerek özgür basına baskı kuranlar…

-“Türküm” diyemeyen ve Türk milliyetçiliğini ayaklar altına aldığını söyleyenler…

-Balyoz, Ayışığı, Sarıkız ve Erkonokon davaları ile Türk Silahlı Kuvvetlerini hırpalayanlar, bir kısım mensubunu hapseden, bir kısmını emekli eden, gururuna yediremeyen subay veya polislerin hesabını nasıl verecekler?

-Şimdi ise bunlar “kumpasmış” diyerek kurtulmaya çalışanlar…

-“Başbakan Yardımcısı’na suikast planı var” diye subayları tutuklatanlar, bu bahane ile ordunun kozmik odasına girenler, ordusunun gizli sırlarını alanlar, yurt dışına satanlar…

-“Şimdi de benim üzerimde operasyon yapılmış” diyenler, “bunlar kumpasmış” diyenler…

-“Aldatıldık” diyen Başbakan Yardımcıları, Başbakan ve Reisi Cumhurlar…

-Biz Türk Milleti olarak aldanan, aldatılan idareciler, Başbakanlar ve Reisi Cumhurlar istemiyoruz, böyleleri de bizi idare etmemelidir.

-“Aldatıldık” veya “kumpasmış” lafları doğru değil. Çünkü bunlar değil miydi, “Ne istediniz de vermedik” diyenler…

-Türkiye Cumhuriyeti’nin itibarını zayıflatanlar…

-Milli değerlerimizin içini boşaltanlar…

-Cumhuriyetin kazanımlarını heba edenler…

-Önce “Kürt sorunu vardır” diye Kürtleri ajite edenler, şimdilerde “Kürt sorunu yok” diyen tutarsızlar…

-12 Eylül Referandumunda istedikleri anayasal değişiklikleri yapabilmek için “Torba Yasa” gibi bir yasayla “12 Eylül darbecilerini yargılayacağız” diye Hakim ve Savcılar Kurulu’nun yapısını değiştirmek için Yargıtay’ın yapısını değiştirmek için, oy almak için halkı kandırarak oy alan düzenbazlar…

-Bunlara o günlerde inanan insanlarımız, bugünlerde inşallah oyunun farkına varmışlardır.

-Sonradan “bu değişiklik iyi olmamıştır” diye HSYK ve Yargıtay gibi kurumların idari yapısıyla tekrar oynayanlar…

-Kendi menfaat ve fikirlerine benzetinceye kadar, kurum ve kuruluşların yapılarıyla oynayanlar…

-Memleketi yaz-boz tahtasına çevirenler…

-Vatandaşın güveneceği bir hukuk sistemi bırakmayanlar…

-Silahlı Kuvvetlerde olduğu gibi polis teşkilatını dağıtanlar…

-Bir çırpıda 1776 emniyet müdürünü açığa alıp emekli edenler…

-Polis Kolejlerini kaldırıp dağıtanlar…

-KPSS gibi tüm sınavlara hile karıştıranlar, sonradan “Paralel yaptı” diye işin içinden sıyrılanlar…

-Beyler bunlar sizin zamanınızda oldu…

-Yolsuzlukla suçlanan bakanları korkunuzdan Yüce Divana gönderemeyenler…

-Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, 36 etnik yapı var diyerek, insanların kimliklerini kaşıyarak devletimizin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü tehlikeye sokanlar, üniter yapıyı bozanlar…

-Kendi Başbakan Yardımcıları; “Ankara Belediye Başkanı Ankara’yı parsel parsel sattı” diyor. Bari bize inanmıyorsanız, kendi Başbakan Yardımcınızın dediğine inanın da bu sefer oy vermeyin.

-Ankara neyse de ülkeyi parsel parsel satanlar…

-PKK ile anlaşıp Musul ve Kerkük’e Peşmerge’ye peşkeş çekenler…

-IŞİD belasını semirtenler…

-Devletimizin bazı kurum ve kuruluşlarının tabelalarındaki  T.C. logosunu kaldıranlar…

-“Yeni Türkiye” lafını kullananlar, ne oldu Türkiye yıkıldı da siz yeniden mi kurdunuz? Onun için mi “Yeni Türkiye” ifadesini kullanıyorsunuz? O halde T.C.  yerine, Y.T.C. yazdırınız!

-PKK-İmralı-Kandil arasında  pazarlık masasına oturanlar…

-Öcalan’ın kendi ses kaydında “Ben söylüyorum Erdoğan yapıyor”  bu duruma düşenler…

-Bir zamanlar “bunlarla pazarlık yapan, görüşen şerefsizdir” diyenler şimdilerde o şerefsizlik kimin yakasında kaldı?

-Şehide “kelle” diyenler…

-Vatandaşa “Şeyini şey yaptığımın şeyi” diyen Başbakan Yardımcıları…

-Allah’ın ayetleriyle dalga geçenler…

-Kozmik odaya girenler…

-Tüm bunlar bu iktidar zamanında bugünlerde oldu ve oluyor…

-Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk uzak görüşlülüğü sayesinde bugünleri görürcesine, Gençliğe Hitabesi’nde;

“Ey Türk Gençliği

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyet'ini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur.

Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir.

İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır.

Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin!

Bu imkân ve şerait, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir.

İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.

Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.

Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hiyanet içinde bulunabilirler.

Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler.

Millet, fakr-u zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır!

Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!”

 

“7 Haziran seçimleri bu anlamda bir kurtuluş vesilesi olabilir.

“Milliyetçi Hareket Partisi Milletvekili adayı olarak yukarıdaki hususlara dikkatinizi çeker, desteklerinizi bekler, tüm hemşehrilerimize ve seçmenlerimize  saygı ve sevgilerimi sunarım.”