Bu ekmeğini yediğim, suyunu içtiğim, bugün her şeyimi ona borçlu olduğum, Anadolu’nun sahipsiz ve demokrasi gazisi, nüfusu itibariyle en küçük il Kırşehir için yıllarca neler yazdım, neler istedim iktidarlardan anlatamam. Ben onu karşılıksız, riyasız ve menfaat ve çıkar düşünmeden sevdim, sevdim… Yine yazıyorum… Yine istiyorum… Öyle bir Kırşehir görmek isterim ki!.

Bu ekmeğini yediğim, suyunu içtiğim, bugün her şeyimi ona borçlu olduğum, Anadolu’nun sahipsiz ve demokrasi gazisi, nüfusu itibariyle en küçük il Kırşehir için yıllarca neler yazdım, neler istedim iktidarlardan anlatamam.
Ben onu karşılıksız, riyasız ve menfaat ve çıkar düşünmeden sevdim, sevdim…
Yine yazıyorum…
Yine istiyorum…
Öyle bir Kırşehir görmek isterim ki!..
Kalkınma hamlesini yakalamış, üretim ve katma değer yaratan ekonomiye geçmiş, göç durmuş, sanayisiyle, onlarca beş yıldızlı termal otelleriyle üniversitesiyle hayalimdeki büyük Kırşehir…
Öyle bir Kırşehir görmek isterim ki!..
Yoksulluk ve işsizlik azalmış, dengeli gelir dağılımı ile çevre illerle yarışır hale gelmiş.
Öyle bir Kırşehir görmek isterim ki!..
Tarihiyle, kültürüyle, yetiştirdiği değerleriyle öne çıkmış güzel bir Ahiler, Ozanlar diyarı bir Kırşehir.
Öyle bir Kırşehir görmek isterim ki!..
Topraklarında dâhiler, ozanlar, sanatçılar çıkmış, Anadolu’nun Türkmen Yurdu şehri olarak bilinen, büyük Kırşehir.
Öyle bir Kırşehir görmek isterim ki!..
Türk siyasetinde liderler yetiştirmiş, demokrasi tarihine adını altın harflerle yazdırmış, oyunu namusu bilmiş, satmamış,iktidarlara diz çöktürmüş bir Kırşehir ve Kırşehirliler…
Öyle bir Kırşehir görmek isterim ki!..
Pir Ahi Evran-ı Veli ile Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli’nin düşüncesiyle insanlığı, kardeşliği, sevgiyi kendine rehber edinmiş, dürüst insanların şehri olsun.
Öyle bir Kırşehir görmek isterim ki!..
Vicdanlı ve vefalı, kadir kıymet bilen insanların çoğunluk olduğu bir kahvenin hatırının sayıldığı bir şehir olsun…
Öyle bir Kırşehir görmek isterim ki!..
Ahiliği ilke edinmiş, herkesin kardeş olduğu, yapılan iyilikleri unutmayıp hatırlayan, büyüklerini sevip saydığı, doğru ölçüp doğru tarttığı, kazancına hile katmadığı bir kent olsun.
Öyle bir Kırşehir görmek isterim ki!..
Zenginin ve güçlünün şımarmadığı, güçsüzü ezmediği, kulun yerine insanın geldiği topraklar olsun.
Öyle bir Kırşehir görmek isterim ki!..
Her yerde, her fırsatta okuyan insanları ile dolmuş, akıl ve bilim ile öne çıkmış Ahilerin soyundan…
Öyle bir Kırşehir görmek isterim ki!..
Çocukluğumuzdan beri öyle okumuş öyle yazmış, öyle öğrenmiş birisi olarak bu vatanı vatan yapan eşsiz insan Atatürk ve silâh arkadaşlarına, şehitlerimize bağlı ve saygılı…
İşte sevgili okurlarım, bana böyle bir yazıyı kaleme almama okuduğum ünlü şair Cahit Sıtkı Tarancı’nın sözleri sevk etti.
Ve ben de bu duygularımı sizlerle paylaşıyorum.
Bakın Cahit Sıtkı Tarancı ne diyor:

“Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun
Kuşların, çiçeklerin diyarı olsun
Memleket isterim,
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun
Memleket isterim,
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun
Kış günü herkesin evi barkı olsun
Memleket isterim,
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun
Olursa bir şikâyet ölümden olsun
Evet, şair daha ne desin?
Ben de bugün 2018 yılı, dünyamıza, ülkemize, Kırşehir’imize, artık sulh sükûn insanlığa huzur, barış ve mutluluk getirsin diyerek yazıyorum.
Ülkemize ve Kırşehir’imize artık bahar gelsin, güzel günler görelim.
Bu kent, bu güzel Kırşehir doğrusu her şeye layık, benim gözümde, benim gönlümde. Ona herkesin, hepimizin hizmet etmesi gerekir, gerekmez mi?
Yıllar yılı Kırşehir için, Kırşehir’i yazdım, istedim, eleştirdim yetkili ve sorumluları.
İstedim, eleştirdim de ne oldu?
Üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi, hiç kimsenin kılı kıpırdamadı, hiç kimsenin ruhu duymadı.
Seçilmişler, atanmışlar, kimse benim ve bu şehirde yaşayanların bu feryadını duymadı.
Kimsenin işine gelmedi. Kimse benim “bu şehre borcum var” demedi.
Bir avuç çaresiz, sahipsiz, sözde sanayicimiz, esnaf ve sanatkârımız göz göre göre, çırpına çırpına batıyor, çırağının, işçisinin, haftalığını, maaşını ödeyemiyorlar. Kepenk indiriyorlar, ama nedense hiçbir yetkili ve sorumlu ilgilenmiyor.
İşte geçen hafta Kırşehir Marangozlar ve Mobilyacılar Odası’nın Başkanı Mustafa Genç feryat etti, Kılıçözü Sanayi Sitesi’ndeki esnafın artan hammadde fiyatları altında ezildiğini ve zarar ettiği için kepenk kapattığını, bu durumu ülkeyi yönetenlere bildirmek üzere bir imza kampanyası açtı.
Amacına ulaşır mı sanmam!
Öyleyse benim Kırşehir için hayallerim, ümitlerim, isteklerim havada ve boşta kalıyor.
Düşünün bir kere, son nüfus sayımı itibariyle her ne kadar nüfusu biraz artmış olsa da Kırşehir İç Anadolu’nun en küçük illeri arasında olduğu bir kez daha ortaya çıktı!
Üzüldüm… üzüldüm… üzüldüm…
Sahipsizliğimize isyan ettim.
Her gün işine geldikleri gibi açıklama yapıp, siyaset yapanlar, ticari, siyasi, her türlü numarayı çevirenler, demek ki Kırşehir’i görmezden gelip,yükünü tutanlar, sonlarını unutmasınlar! Kırşehir’de bunun nice örneklerini gördük.
Söyle bana Kırşehir yalanım var mı?
Senin geleceğin ne olacak?
Nasıl ayağa kalkıp nüfusun artacak?
Bu şehirde yaşayanların geleceği ne olacak?
İşte seni böyle yıllarca bu duygularla sevdim.
Seçilmişlerden, atanmışlardan senin için hep istedim, neler istedim, neler yazdım?
Bugün yine sahipsizliğine isyan edip, her gün yalan öğütenlere hepinize her gün neler söylüyorlar. Ama duymuyorlar, duymak istemiyorlar!..
Ey Kırşehir, sen yediğim ekmek, içtiğim su kadar benim gözümde, benim gönlümde tarih yüklü bir kentsin.
İşte senin için bütün bunları yine yazdım, yine istedim?
İstedin de ne mi oldu diyeceksiniz.
Siz de haklısınız…
Ama ben bugünde öyle bir Kırşehir istedim, öyle bir Kırşehir’i hayal edip yazdım! Nokta! 20.02.2018