Günümüz dünyası menfaat, bencillik, vurdumduymazlık, sorumsuzluk, anlayışsızlık dünyası oldu. Ahde vefa, yardımlaşma, dayanışma, sevgi, saygı, iyi ve kötü günde arkadaşlarımızın, akrabalarımızın, komşularımızın yanında olmak gibi değerlerimiz unuttuğumuz değerlerdendir.

Günümüz dünyası menfaat, bencillik, vurdumduymazlık, sorumsuzluk, anlayışsızlık dünyası oldu. Ahde vefa, yardımlaşma, dayanışma, sevgi, saygı, iyi ve kötü günde arkadaşlarımızın, akrabalarımızın, komşularımızın yanında olmak gibi değerlerimiz unuttuğumuz değerlerdendir.
Çünkü insanlar öyle bir hal aldı ki birisi ağlarken birisi gülüyor, esnaf çekinin, borcunun, harcının peşinde koşuyor, şoför Allah sadece trafiğe dert verdi zannediyor, saçı döküldüğü için bunalıma girenler, ektirenler, peruk takanlar, tuttuğu takım yenildiği için yorgan, yatak hasta yatanlar, kilo veremediği için dünyası kararanlar, modayı, borsayı takip edenler, eğlence kulüplerinde sabahlayanlar, aşk acısı çekenler, yüzünü gerdirenler, gözüne güneş gözlüğünü takıp, baba parasıyla veya banka kredisiyle aldığı arabayı kullanırken kasılanlar, devlette poposunun altına bir koltuk, önüne bir masa verildiği zaman kendini bulunmaz Hint kumaşı zanneden riyakarlar, üçten, beşten, bilgiden, kültürden haberi olmayan, kendilerini kalbur üstü marka insan zanneden güzel ve şık giyimli hanımlar ve beyler, Allah’ın kendisine dert ve ölüm vermeyeceğini zannedip komşusunun taziye çadırını şikayet edenler, yanımdaki arkadaşıma bir şey olsa dahi dönüp bakmam diyenler, bir insana, arkadaşına, dostuna yararı ve yaralı parmağa merhem olmayanlar gibi sorumsuz, duyarsız insanların dünyası olmuş fani dünya. Kaçınılmaz gerçek ise insanlar bir tuhaf olmuş.
Bu kokuşmuş, çürümüş, bozulmuş düzen içerisinde Kırşehir’de bozulmayan, kokuşmayan onurlu, gururlu, zor gün dostu, iyi ve kötü günde arkadaşlarının, dostlarının, sevdiklerinin yanında olan öylesine muhteşem bir topluluk var ki her zaman arkadaşlarının yanındadırlar.
Devlet döneminde Kırşehir Petlas Lastik Fabrikasında çalışan arkadaşlarımızdan, özetle ; gecesini gündüzüne katarak çalıştığı halde haksızlıklara, iftiralara uğrayarak çalışmamakla itham edilen, iftira atılarak işten çıkarılan, tazminatları verilmeyen, zarar etmediği halde devletin ve siyasilerin ayak oyunlarıyla zarar ediyor diyerek niğdalar atılan, aylarca maaşlarını alamadıkları halde özveriyle çalışarak devletin toplu iğnesine zarar vermeyen, 05 Nisan 1994’ te hükümetin aldığı kapatma kararına Kırşehir dahil hiç kimseden destek almadan kundaktaki çocuğuyla, eşiyle, kızıyla, oğluyla annesiyle, babasıyla doksan yaşındaki ninesiyle, dedesiyle Ankara yollarına düşerek devletin karşısına çıkan, Petlas’ı kapattırmamak için Ankara’da kulisler yapan ve bu kulislerden birisine giderken, 29 Ekim 1994 tarihinde trafik kazasında üç arkadaşını kaybeden, üç arkadaşı da gazi olan, çalışma esnasında ölen, bel fıtığı olan, astıma, baş ağrılarına yakalanan, kanser olan, sakat kalan, sinir ve stres hastası olan, her şeye rağmen öz veriyle çalışmayı elden bırakmayan Petlas’ı kapattırmayan ve şu an üç bin beş yüz kişinin çalışmasına, Kırşehir ekonomisine katkı sağlamasına vesile olan, arkadaşlarımızdan bahsediyorum.
Bahsettiğim Petlas çalışanları gerek Petlaş’ta çalıştıkları dönemlerde, gerekse Petlas’tan başka illere, başka kurumlara nakil oldukları halde her zaman hastalanan, derdi olan, ölen, düğünü olan Petlas’lı arkadaşlarının yanında olmuşlar olmaya da devam etmektedirler.
Petlas devlete ait iken maddi ve manevi zorluklar içerisine giren arkadaşlarına para toplayarak, evlerine giderek, dertlerine ortak olarak yardımcı oldukları, topladıkları paralarla Ankara yolunda ölen üç arkadaşlarının ailelerine ev aldıkları gibi Petlasın karşısında bulunan Fatih camini her ay maaşlarından para vererek yaptırmıştır.
Bu kokuşmuş düzen içerisinde örnek ve imrenilecek tavır sergileyerek kaybolmaya yüz tutmuş insanlığa karşı dim, dik ayakta durmaya, direnmeye devam etmektedir. Hangi arkadaşının derdi, hastası, ölüsü, düğünü varsa başka illerden de olsa akıp geliyor eski Petlas çalışanları.
Yaklaşık dört sene önce annemi kaybettim Kırşehir içinden ve diğer illere nakil olan devlet döneminde Petlas’ta çalışan arkadaşlarımın çoğunluğu yanımdaydı. Sadece bana değil çocuğu, annesi, babası, eşi ölen veya hastası olan diğer arkadaşlarımız içinde aynı özeni göstererek insanlık örneği vermektedirler.
Son bir yıl içerisinde çeşitli nedenlerle yirmiye yakın arkadaşlarımızı, geçtiğimiz üç haftada dört arkadaşımızı arka, arkaya kaybettik ne güzel ki görüntü yine aynıydı. Son olarak İzmir’ de Devlet Demir Yollarında çalışırken geçtiğimiz Salı günü kaybettiğimiz aynı zaman da çocukluk arkadaşım, mesai arkadaşım olan, kader birliği yaptığımız Muzaffer Biçer’ in cenazesi içinde arkadaşlarımız İzmir’den, İstanbul’dan, Ankara’dan, Kayseri’den, Mersin’den, Samsun’dan gelerek görev başındaydı devlet döneminde Petlas’ta çalışanları. Mesafe uzakmış, yakınmış, uçak yokmuş, tren kaçmış, otobüste yer kalmamış gibi mazeretlere yer yok. Ne pahasına olursa olsun Petlas çalışanları arkadaşlarının cenazesine gelir, toprağa verir, birkaç gün taziye çadırında nöbet tutuktan sonra görevini yerine getirmenin huzuru ve vicdani rahatlığıyla tekrar döner yaşadığı şehre, çalıştığı fabrikaya.
İşte insanlığın kokuştuğu, bozulduğu, bitip tükendiği düzen içerisinde örnek alınması gereken insanlık dayanışması…
Tüm bu fedakar, cefakar ve vefalı davranışlarından dolayı devlet döneminde Kırşehir Petlas Lastik Fabrikasında çalışan arkadaşlarıma, kurduğu mesaj sistemi ile Petlaslı arkadaşlarımızın cenazelerinden, düğünlerinden bizleri haberdar eden arkadaşımız Adalet Kaya’ya, maddi ve manevi desteklerini esirgemeyen Petrol - İş sendikası Kırıkkale Şube Başkanı Recep Sefer ile çocukluk arkadaşım olan Liman – İş Sendikası Genel Başkanı kardeşim Önder Avcı’ya ayrı, ayrı teşekkür ediyor ve kendileri ile gurur duyduğumu belirterek aramızdan ayrılan arkadaşlarımıza, kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyor, ruhları şad, mekanları cennet olsun, toprakta değil nur içerisinde yatsınlar, toprakları değil rahmetleri bol olsun diyorum.