Bugün “Kırşehir Çiğdem” Gazetesi’nin onur, günü, gurur günü, mutluluk günü. Kırk bir kere maşallah… bugün “Kırşehir Çiğdem Gazetesi” kırk bir yaşında.

Bugün “Kırşehir Çiğdem” Gazetesi’nin onur, günü, gurur günü, mutluluk günü. Kırk bir kere maşallah… bugün “Kırşehir Çiğdem Gazetesi” kırk bir yaşında.
Çok eskilere gider “Kırşehir Çiğdem” Gazetesiyle olan münasebetim. Küçük yaşlarda Kırşehirspor’un alt yapısında oynadığım dönemlerde Kırşehirspor’un fikstürünü ve haberlerinin olduğu gazetelerden istemeye giderdim. İsteğim hiçbir zaman geri çevrilmezdi. O günlerde kendisini tanımadığım ancak gidip, geldikçe tanıştığım, görüşmeye başladığım benim yanımda ayrı ve özel bir yeri olan Salih Güner kardeşim her zaman güler yüzle karşılardı.
İnsanları okumaya, yazmaya, araştırmaya teşvik etmek için yılda birkaç kez çeşitli konularda yarışma düzenlerdi. “Kırşehir Çiğdem” Gazetesi hemen gazeteye giderek Salih Güner kardeşimden şartları öğrenir, yarışmalara katılırdım. Gün oldu
Kırşehir’in duayenlerinden gazeteci ve köşe yazarları merhum Ertuğrul Ersan ve Allah sağlıklı ömürler versin Dursun Yastıman’la tanıştım. Kendileriyle iyi bir ağabey, kardeş diyaloğu kurduk. Diyaloğu kurduk kurmasına da benim akıllı duracağım yoktu. Zaman, zaman yazılarını eleştirdiğim mektuplar gönderirdim kendilerine. Lakin hem Dursun Yastıman ağabeyim ile “Kırşehir Çiğdem” Gazetesinin sahibi Şevket Güner ağabeyim benim yazdığımı bilirlerdi. Hemen telefon ederek veya haber göndererek çağırırlar, hem gülerler, hem de “yazıları mektup göndererek eleştireceğine neden doğrudan gelerek bizlere söylemiyorsun” diye tatlı fırça atarlardı.
Ben de “yanınıza gelerek eleştirsem bu işin tadı olmaz mektupla daha iyi oluyor’ derdim. Gazeteciliğe ve köşe yazarlığına merakım olduğu için Dursun Yastıman’a ve Şevket Güner’e sorular sorardım. Konuşmamızın birisinde Ertuğrul Ersan ‘Bu işleri seviyorsun ve meraklısın, kitapta okuyan, araştıran, Kırşehir’i gezen birisin, kendini biraz daha yetiştir, geliştir ve günün birinde benim köşemde köşe yazısı yazmaya başla” dediği dün gibi.
Kısaca çok tatlı hatıralarımın olduğu yıllarım geçti “Kırşehir Çiğdem” Gazetesinde…
İşte küçük yaşlardan itibaren gidip, geldiğim, anılarım olan “Kırşehir Çiğdem” Gazetesi Ulu Önder M. Kemal Atatürk’ün “Bir devlet adamı, bir vazife adamı için gündüz gece diye bir şey yoktur” sözünü prensip edinerek gündüz-gece, yaz-kış demeden uzun soluklu bu yolda çok çalışan, mücadele eden, kıt imkânlarla, zor şartlarda ayakta durmaya, Kırşehir’e doğru, güvenilir haber vermeye gayret gösteren “Kırşehir Çiğdem” Gazetesi 41’inci yaşına girdiği bugün tüm zorlukları aşmış, teknolojiye ve modernizasyona ayak uydurarak günlük on dört sayfa renkli gazete çıkarak Kırşehir’in en çok okunan gazetesi olmuş, internet aracılığıyla sesini her tarafa duyurmaya çalışmıştır.
Sadece kırk bir yıl demek çok kolay, ancak bu günlere nasıl gelindi onu da bilen bilir. Zorluklar, yetersiz imkânlar, kurşun harflerin tek, tek dizilişi, kış mevsiminde üşüten, yaz mevsiminde sıcaktan bunaltan havasız matbaalar, Kırşehir’in çamurlu, tozlu yollarında haber peşinde koşmalar, verilen büyük bir emek, helalinden akıtılan alın teri. Tabi bu yolda aldığı tehditler, uğradığı baskılar, eleştiriler ve hakaretlerde katma değeri.
Her şeye, her zorluklara dürüst insan incelir ama kopmaz sözüyle göğüs gererek basın ilke ve prensiplerinden, ahlâktan, doğruluktan, dürüstlükten, güvenden taviz vermeden kırk bir yıldır yayın hayatını sürdüren “Kırşehir Çiğdem” Gazetesi “Önce Kırşehir, sonra gazetem” diyerek Kırşehir’in menfaatlerini gazetenin menfaatlerinden üstün tutmuş, tehditten ve şantajdan uzak durduğu gibi, kendisine yapılan tehdit ve şantajlara boyun eğmemiş, şahsi çıkar ve menfaat için hiçbir kurum ve kuruluş ile şahıslar hakkında yalan yanlış haberler yazmamış, Kırşehir sanayi ve ekonomi alanında nasıl gelişir, nasıl bir çivi çakılır, nasıl bir yatırım yapılır, işsizlik nasıl azalır, eğitimde, sağlıkta daha fazla ileriye nasıl ileriye gidilir, Kırşehir’in problemleri nelerdir gibi konuları gündeme getirmiş, Kırşehir’in tarihi ve kültürel değerleri olan Aşık Paşa, Ahi Evran, Cacabey, Melik Gazi, Fatma Hatun, Kaya Şeyhi, Ahmedi Gülşehri, Yunus Emre, Şeyh Edebali gibi gönül, sevgi hoş görü ve ilim, irfan insanlarına sahip çıkmış, türbelerinin çevre düzenlemelerinin ve tanıtımlarının yapılması için gayret göstermiştir.
“Kırşehir Çiğdem” Gazetesi kırk bir yılda gazeteciliğin dışında çok sayıda gazeteci ve köşe yazarı yetiştirmiş, çalıştırdığı personellerle de istihdama katkıda bulunmuştur.
Ben de yıllar önce merhum Ertuğrul Ersan ağabeyimin dediği gibi köşesinde yazı yazmaya çalıştığım, ailesinin bir ferdi olmaktan gurur duyduğum “Kırşehir Çiğdem” Gazetesine kuruluşunun kırk birinci yılında, onur ve gurur gününde, mutluluk gününde nice 41 yıllar diliyor, çalışma ve yayın hayatında başarılar diliyorum.