Neler oldu neler olacak VATANIM CANIM. Sana kimler kıymak istedi.

Neler oldu neler olacak VATANIM CANIM. Sana kimler kıymak istedi. Kafasına darbe yemiş, tansiyonu düşmüş ayakta durmakta zorlanan hasta gibiyim.
15 Temmuz 2016 Cuma akşamı saat 21.30… Televizyonlardan askerin Boğaz Köprüsü’nü kapattığı haberini duyuyorum. Kendi kendime “her halde bomba ihbarı var!” telkininde bulunuyorum.
Son altı aydır VATANIMIN stratejik öneme haiz yerlerinde patlatılan suikast bombaları ve suçsuz, günahsız ölen insanlar aklıma geliyor. Saatler ilerledikçe kafamda oluşturduğum her şeyi altüst eden olayın seyrini değiştiren, kafamı ağrıtan olaylar gelişmeler oluyor…
Cumhurbaşkanımız yaptığı konuşmalarda hep “bu ülkede darbeler artık hayal bile edilemez! sözleri aklıma geliyor.
Ülkemin yaşadığı Balyoz, Gün Işığı, Ergenekon, Sarıkız falan falan darbe planlarını yapanları temizlediğimizi hatta Genelkurmay Başkanımızın hapse atılması, iki yıl hapis yatırılması, tutuklama kararını çıkartılan ve bu olayları içine sindiremeyen onurlu subayların intihar etmelerini yaşayan ülkemizde birden bire DEMOKRASİYE DARBE YAPILMAYA KALKIŞILIYOR.
O Kadar kafam karışık ki ÜLKEMİN neden bu kadar zafiyete düştüğüne anlam veremiyorum. İstihbaratımız ne yapmış, vatanını seven onlarca insana ne olmuş ta bu felaketi yaşadık yaşıyoruz?
Askerlik yaptığım günlerde yapmış olduğumuz tatbikatlar aklıma geliyor. Şifrelerle yapılan emirler, onu çözmekle sorumlu subaylar ve emirler, üst komuta merkezinin vermiş olduğu emirler sorgulanmaz sorgulayamazsın. Garibim subaylar dahil askere emredeceksin o yapmayacak. Sıkar biraz.
Yaşadığımız olaylarda ülkemin ne kadar savunmasız olduğunu, ne kadar zafiyet içerisinde yaşadığımızı üzülerek, acı çekerek öğrendik ne yazık ki…
Genel Kurmay Başkanlığı bile bu zafiyete düşmüş, bilgi işlem merkezi dış güçlerin eline geçmiş, generallerimizin şifreleri kullanılarak komutanlıklara emirler gönderilmiş, onlarca emek verilerek vatanıma milletime hizmet beklediğimiz generallerimiz subaylarımız astsubaylarımız, erbaş ve erlerimize yanlış yaptırılmış, yargılamadan sorgulamadan herkesim potansiyel suçlu sıfatına sokulmuş, devletimin yetkili ağızları ve Genelkurmay Başkanlığı net bilgi vermesi açıklama yapması gerekirken benim gibi neyin, ne olduğunu bilmeyen yorumcular, yazarlar, basında ahkam kesmeye, yalan yanlış onlarca laf kalabalığına vatandaşın psikolojisini bozmaya EKONOMİNİN ne olacağını, yatırımcının ne zorluklarla karşılaşacağını bilmeden bilmek istemeden veriyorlar.
Lafın, hayalin gözüne gözüne adamların umurunda mı?
Ay on beş, veya otuz git bir bankamatiğe kartını uzat al maaşını! Buna ben mi dur diyeceğim?
En ufak bir olayda yayın yasağı getirilirken, neden askerin polisin birbirini dövdüğü yayınlar? Yalan yanlış yorumlarla milletin kafasının karıştırılmasına müsaade edilir anlamış değilim.
YARABBİ sen dualar yüzü suyu hürmetine VATANIMI, insanımı korudun. Sana ne kadar şükür etsek azdır.
Şimdi olağanüstü hal ilan edildi. bu olayların sorumlusu FETO Terör Örgütü denilip Okyanus ötesinden emir geldiği bu olayların sorumlusunun bu terör örgütü planladığı söyleniyor. Hiçbir yorumum yok. Paralel devlet yapılanmasından söz ediliyor bu da doğrudur.
Benim kafamı manyaklaştıran ağrılar girmesine neden olan katılırsınız, katılmasınız. Bizim Kırşehirimizin ileri gelen seçilmişi, atanmışları bugün terör örgütü denilen kesimle birlikte hareket etmedi mi?
Onlarla yurtdışına seyahatlere katılmadılar mı?
Onların her türlü toplantılarında baş misafir olarak hürmet görüp hizmet ve ikramlardan faydalanmadılar mı?
Onlara her türlüğü desteği vermediler mi?
Onlara bütün kapıları açmadılar mı?
Onların her dediğini harfiyen yerine getirmediler mi?
Bırakın Kırşehir’i ülkemi yönetenler, üst düzey bürokratlarımız bu adamların yaptıkları etkinliklere katılmadılar mı? Övgü dolu, süslü, şaşalı sözler sarf etmediler mi?
Bu şehirde “ben bu insanların yaptıkları icraatlara katılmadım” diyecek insan göremiyorum. Suçlu-suçsuz benim yargılama gibi bir yetkim yok, ama şunu söyleme hakkım var. Bütün bu olumsuzluklar içerisinde, bütün bu yaşadıklarımız bir gerçek.
Bugün yargılamadan suçladığımız asker-polis, memur-sivil vatandaş bunların “biz yanıldık” deme hakkı yok mu?
Koskoca devlet yetkilileri ellerinde her türlü istihbarat kaynakları olduğu halde yanılıyorsa, görmüyorsa, bu insanlar da görmeyebilir. Önyargılı olmadan kimseyi hukuk önünde yargılamadan, insanlar arasında, evdeki yaşayan ebeveynler arasında birbirini suçlayarak, ayrım yapmak bizlere çok şey kayıp ettirir.
Benim dinim ve resulümün söylediği tek şey vardır “ayırmayın, ayrıştırmayın, hiç birinizin birinden üstünlüğü yoktur, üstünlük ilimdedir” diyorsa ilim ile hukuk ile anayasayla ve onların yazdığı kurallarla çözemeyeceğimiz sorun yoktur.
Bugün bize hainlik yapılmasında büyük emekleri olan Avrupa ülkelerinde onların askeri ve polis yargı hizmetinde kendi vatandaşı olmuş. Aslı çeşitli ülkeden olan yani --ABD Başkanı barak Obama gibi-- ülkelerin çeşitli birimlerinde görev yapan insanlara kimse “sen benden değilsin!” diyebiliyor mu?
Her şey kanunlarla yürütüle biliyorsa, bizim insanımızı Anadolu’nun saf masum çocuklarını neden önyargı ile yok edelim.
Dün DEVLET yetkilileri, bugün “terörist” dedikleri ile beraber kol kala pozlar vermiyorlar mıydı?
LÜTFEN BİZLERİ, SAF TEMİZ ANADOLU’NUN yetiştirdiği çoban Osman’ın, esnaf Kenan’ın, Çiftçi Mehmet’in çocuklarını ayırt edin. Kuru ile yaşı bir araya getirip altına ateş atarak yakmayın. Bu insanlar kolay yetişmedi, kalayca bitirip harcayıp atmayın.
Çağımız bilgi ve teknoloji çağı ise stratejik bilgilerimizi ele geçirmek isteyenlere, çalmak isteyenlere fırsat vermeyin, çaldırmamak ele geçirtmemek için önlem alalım.
Bu ülke hepimizin, gideceğiz yerimiz yok.
Bu güzel ülkenin sahibi olmak ne büyük mutluluktur…
Dünyanın en güzel yerinde olan ülkemizin kıymetini bilmemek çok büyük eksikliktir…
Elbette, hepimiz bu kıymeti biliyoruz, ancak bilmeyenler var ise onlarında bilmesini istiyoruz…
Asya ile Avrupa’nın arasında, cennet güzelliğindeki bu ülke, uygarlıkların beşiği olmuştur…
Nice medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır…
Alimler, bilim adamları, kahramanlar çıkartmıştır…
Acı, tatlı çok yıllar geçirmiş, üzerinde yaşayanlara hiç ihanet etmemiştir…
Ama içimizdeki FETÖ gibi, PKK gibi terör örgütü hainler ihanet içinde bu güzel ülkemize ve insanımıza hainlik ediyorlar. Bu büyük Türk Milletinin bunlara asla fırsat vermeyeceğini de çok iyi biliyorum.
Çünkü bu ülke acı doyurmuş, garibi korumuştur.
Yolcuya yarenlik etmiş, fukaraya mekan olmuştur.
İşte bu ülke, Dünya’nın gözünün üzerinde olduğu TÜRKİYE’dir.
Bizde bu ülkenin sahipleri olarak, kadrini ve kıymetini iyi bilmeliyiz.
Mazlumların teminatı, zalimlerin korkulu rüyası olmalıyız…
Ecdadımızın açtığı uygarlık ve hakkaniyet yolundan ayrılmamalıyız.
Kem gözlerle bakılan bu güzel ülkemizi hep birlikte korumalı ve kalkındırmalıyız…
Değil namerde, merde bile muhtaç olmamalıyız…
Çünkü;BU ÜLKE BİZİM, BU ÜLKE HEPİMİZİN…
Kaldı ki Türkiye Cumhuriyeti kolay şartlarda elde edilmedi. Bu ülke bizim. Bu ülke hepimizin. Bu ülkeye sahip çıkacağız. Sen, ben değil; biz mücadelesini ortaya koyacağız.
Bugün Kırşehir gibi Türkiye ayakta, meydanlarda darbe girişimine karşı tepkisini ortaya koyuyor.
Bre gafiller daha anlamadınız mı Türkiye’ye, Türk Milletini?
İnsanlarımızı ayrıştırmayacağız, kutuplaştırmayacağız. Hangi partiden olursa olsun hepsi bizim kardeşimiz. Yeter ki ülkemizi ve milletimize ihanet etmesin. Biz hepsini seviyoruz hepsini bağrımıza basıyoruz. Sevginin olduğu yerde düşmanlık olmaz. Sevginin olduğu yerde kucaklaşma, dostluk, hoşgörü vardır. Sevgi artıkça bütün paylaşımlar çoğalır ve güzelleşir. Sevgimizi eksiltmeyelim, beraberliğimizi artıralım. Kırşehir’in ve ülkemizin buna ihtiyacı var.