
KIRŞEHİR’İN yetiştirdiği ve kendi dizelerinde dile getirdiği 'yalan dünya'ya 25 Eylül 2012’de veda eden Türk Halk Müziği'nin efsane ismi Bozkırın Tezenesi Neşet Ertaş'ın babası Muharrem Ertaş, Kırşehirlileri İstanbul’da buluşturdu.
Zurnacı Kara Ahmet ve Ayşe Hanım'ın 5 çocuğundan biri olarak 1913 yılında Kırşehir'de dünyaya gelen ve 3 Aralık 1984'te kaybettiğimiz gelmiş geçmiş en büyük bozlak ustası olarak bilinen "Ustaların Ustası" ünlü ozanımız Muharrem Ertaş ölümünün 32. yılında anıldı.
Küçükçekmece Belediyesi, Bozkırdan Yükselen Avaz Muharrem Ertaş’ı, Başak İkiz’in sunduğu Erol Parlak dinletisiyle andı.
Sefaköy Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleşen Muharrem Ertaş Anma Programı’na Küçükçekmece Belediye Başkan Yardımcısı Mustafa Kuzugüden, Dünya Kırşehirliler Derneği Koordinasyon Başkanı Ünal Kaya, İstanbul Mucurlular Derneği Başkan Yardımcısı Murat Kılınç, sanatçılar, Kırşehirliler, bozlak severler ve çok sayıda türkü dostları katıldı.
Yaklaşık iki saat süren programda, Muharrem Ertaş’ın eserlerini seslendiren Erol Parlak, Neşet Ertaş’ı anlattığı ‘Garip Bülbül’ kitabından anekdotları ve Muharrem Ertaş hakkında bilinmeyenleri de katılımcılarla paylaştı.
ÜNAL KAYA: “AYDOST DİYENLERİ ÇOK ARIYORUZ”
TV Program yapımcısı ve Dünya Kırşehirliler Derneği Koordinasyon Başkanı Ünal Kaya, “Ahiler, ozanlar ve evliyalar diyarı Neşet Ertaş’ın deyimi ile Şirin Kırşehir’den ve Kırşehirlilerden selam getirdim” diyerek başladığı konuşmasında, şunları söyledi:
“İstanbul’da Muharrem Ertaş’ı anmak bizleri fazlasıyla gururlandırmıştır. Belediye Başkanımız Temel Karadeniz başta olmak üzere Radyocu Meslektaşım Başak İkiz’e, Üstad Erol Parlak hocamıza, emeği geçen herkese uzak yakından buraya gelerek bu salonu dolduran türkü dostlarına teşekkür etti. Bozlakların babası olarak nitelendirdiği Muharrem Ertaş’ın anısına yakışır özlem dolu bir program olmuştur. Özünü kaybetmemiş üstadların izleri var. Bizler, Erol hocam gibi değerler bu emanetlere sahip çıkarak Allah’ın izni ile gelecek nesillere aktaracağız. Büyük ozanımız Muharrem Ertaş ve Neşet Ertaş’ı rahmetle anıyoruz, Aydost diyenleri günden güne çok, ama çok arıyoruz.”
“BİR ÖMRÜM DAHA OLSA YİNE ONLAR İÇİN HARCARIM”
Hayatındaki en önemli çalışmanın Garip Bülbül kitabı olduğunu kaydeden Parlak, “Eğer geleceğe dair bir şeyler yapmak istiyorsak bu değerleri anlamamız gerekiyor. Bu eseri ortaya çıkarmam çok uzun sürdü. Bir ömrüm daha olsa bunun için seve seve harcarım” dedi.
Başak İkiz ise, Erol Parlak’ın yakında Cumhurbaşkanlığı özel ödülü alacağını söyledi.

“SESSİZ SEDASIZ ÇOK DERİN İZLER BIRAKTILAR”
Abdal geleneğinden de bahseden Erol Parlak, “Hakka ulaşmak için aradaki her şeyi kaldırıyorlar. Muharrem Ertaş, Neşet Ertaş da öyleydi. Onlar sessiz sedasız yaşantılarında çok derin etkiler bırakıyorlardı. Bize kardeşliği dostluğu yeniden hatırlatacak bir gönül dostu oldular. Burada onları anmamızı sağlayan Küçükçekmece Belediye Başkanı Temel Karadeniz’e çok teşekkür ediyorum” diye konuştu.
“FAKİRİN EKMEĞİ TATLI OLUR”
Muharrem Ertaş’ın sesinin gücüyle camların titrediğini, eserini okurken ve saz çalarken kendinden geçtiğini de katılımcılara aktaran Parlak, “Neşet Ertaş zamanında bayağı para kazanmıştı. Bir gün arabada gidiyoruz. Şapkasını iyice yüzüne doğru çekti. Yolda simitçiden bir simit aldı; tomarla para verdi. Adam şaştı kaldı. O an göz göze geldik. Bana bir parça simit uzattı; fakirin ekmeği tatlı olur dedi. Kazandıklarını dağıtıp bitirmeden rahat edemezdi. 40, 50 aileye bakardı. Abdal geleneği böyleydi” dedi.
“HOROSAN EKOLÜNÜN BOZULMAMIŞ TEMSİLCİSİ”
Muharrem Ertaş’ın Horosan ekolünün bozulmamış temsilcilerinden olduğunu kaydeden Erol Parlak, Neşet Ertaş’ın bu kültürü modern çağla yan yana getirdiğini de ifade etti.
‘Leyla, Evlerinin Önü Marul, Aslanım Kazımım’ gibi sevilen Muharrem Ertaş eserlerine de hayat veren Erol Parlak’a program sonunda Mustafa Kuzugüden ve Dünya Kırşehirliler Dernek Başkanı Ünal Kaya, teşekkür ederek çiçek takdim ettiler.
MUHARREM ERTAŞ
Kırşehir denilince akla gelen ilk büyük üstad Neşet Ertaş’tır. Bu değeri bizlere ve topluma kazandıran ise babası bozlak ustası Muharrem Ertaş’tır. 1913 yılında Yağmurlu Büyükoba’da başlayan yoksul ve çileli hayatı 71 yıl aynı şekilde sürmüştür. Ömrünün tamamını çalıp söylemekle geçiren büyük usta katıldığı bir televizyon programında Dadaloğlu’nun Avşar Bozlağını öyle okuyup söylemiştir ki içli ve yanık sesi, gümbürdeyen divan sazı, onu aramızdan alıp götürüp yurdun her tarafına taşımıştır. 1970’li yıllarda Neşet Ertaş’ın babası olarak anılmaya başlayan Muharrem Usta hayatı boyunca layık olduğu şöhreti bir türlü yakalayamamıştır.
1984 yılı 3 Aralık günü çileli ve yoksul hayatı noktalanırken sessizce aramızdan ayrılmış, tamamlayamadığı sazımın emaneti sözleriyle hayatını noktalamıştır. Mezar taşında da ‘İşte geldim işte gittim/Güz çiçeği gibi bittim/Yalan dünya sende nittim/Ömrüceğim geldi geçti’ diyerek ömrün bir an gibi, göz açıp kapamak gibi kısa olduğunu ifade ederek bu kısa ömürde de kimseye yanlış bir şey yapılmaması gerektiğini adeta bize fısıldamaktadır.
Muhabir: TE Bilişim





