Söylemek istediğim kuyruk konusu, borç ödeme kuyruğu. İnsanlar su borcu, elektrik borcu, kredi borcu, vergi borcu, doğal gaz borcu gibi borçlarını öderler. Su işlerine, elektrik veznelerine, banka şubelerine, vergi dairelerine, belediye emlak vergisi ödeme veznelerine, doğal gaz veznelerine gider. Elindeki bildirim belgeleriyle ilgili kurum veznesine varır. Borcunu öder. Ancak bizim ülkemizde, bu şerefli görevi yapabilmek için, anasından emdiği sütü, burnundan getirirler. Hangi kuruma varırsan insan kalabalığı. Sıra almak ve sıranı beklemek zorundasın. Adeta insanlara işkence çektiriler. Bir, iki hatta üç saat beklemek durumuyla karşı karşıya kalırsın.
Yukarıda sözünü yaptığım kurumlara makineleşme ne zaman girdi? Tam bilmiyorum. Ancak bildiğim bir şey var. Bu kurumlarda işlemlerin elle yazıldığı dönemlerde, bir vatandaş, işini en çok yarım saat içinde bitirirdi. Ne zaman makineleşme girdi. İşler de kuyruklarda bekleyerek, uzun süre bekleyerek yapabilirsin. Ancak Kırıkkale’de su faturalarını ödemek için en çok yarım saat içinde su faturasını öder. Ödeme makbuzunu alır ve oradan ayrılırsın. Hatta kurumların öğlen paydosuna girdiği zaman bile, içerde nöbetçi memur oluyor. Hatta çok kişi bu durumu bilmediği için kuyruk hiç olmuyor. Belediye su işlerine girdiğin ile çıktığın bir oluyor.
Bakın bu iş kolay yapılabiliyor. Ülkede işsizlik var mı? İşsizlik hatta genç işsiz, hatta üniversiteli işsiz çok var mı? Var. Özellikle üniversiteli işsiz çok mu? Neden yılsonu kazançlarını milyon liralarla açıklayan bankalar vatandaşı kuyrukta bekletmeden, ödemesini yaptırmaz? Neden vergi daireleri, doğal gaz şirketleri, elektrik şirketleri, vatandaşı kuyrukta bekletmeden ödemesini yaptırmaz?. Şirketlerin gözünü para hırsı bürümüş olabilir. Neden siyasileri ve neden devletimizi yönetenler bu sorunun çözülmesi için çaba göstermez?
Çözüm çok basit. Kurumlarda barkot uygulaması var. Sıra numarasını ne zaman aldığını barkotta yazılıyor. Vatandaşın işlem yaptırdığı saat da yazılıyor. Belli bir süre ve bu süreyi aşanlar için kurum yöneticilerinin bir sorumluluğu olmalı. Ve vatandaşın şikâyeti durumunda sorumluluğu olmalı. Bakın bakalım ilgili kurum yöneticileri, vatandaşı saatlerce kuyrukta bekletebilir mi? 
Bakın kuyrukta beklemem beklemeyi de sevmem dedim ya, gerçekten ekmek kuyruğuna da berbere tıraş olmak için de ve aklıma gelmedi başka işler içinde kuyruğa girmem. Bakarım esnafa. Boş ise ya da bir iki kişi varsa girerim. Yoksa giderim. Berberimin boş olduğu bir zamanda tıraşımı olurum. Ekmeğimi alırım. Bu bende bir alışkanlıktır.
Kuyruk dedim ya. Aklıma geldi. Pancar üreticilerinin pancarını, pamuk üreticisinin pamuğunu, zeytin üreticisinin zeytinini, buğday üreticisinin buğdayını, arpa üreticisinin arpasını, tütün üreticisinin tütününü, haşhaş üreticisinin haşhaşını, çay üreticisinin çayını ve daha pek çok ürünü, ofise teslim etmek için olan kuyruklara. Dünyanın hiçbir ülkesinde bizim gibi, üreticisine eziyet çektiren bir ülke yoktur.
Biliyorsunuz yağmur yağışları ve kar yağışı bu sene geç geldi. Bu durum bu sene farklı bir şekilde soğukları, buzlanmayı da beraberinde getirdi. Ancak toplumumuz, hem kar yağışlarında hem yağmur yağışlarında, hem de buzlanma olaylarında tedbir almayı bilmiyor. Özellikle buzlanmada çok ciddi zararlarla karşılaştı. Yolları kardan ve buzlanmadan temizlemek için tuzlama ve kumlama çalışmaları yapılmaktadır.
Kırıkkale Belediyesi çalışmalarını gördüm. Tuz kullanmadılar. Kumlama yaparak yolları açtılar. Tuzlama yapıldığı durumda eriyen karlar ve eriyen buzlar su olmakta ve toprağa karışmakta. Dolayısıyla toraklarımız çoraklanmaktadır. Toprak verimsiz hale gelmektedir. Kumlamanın böyle bir riski yoktur. Kumlama ile karları ve buzları eritmeyi tüm ülkemizde 
alışkanlık haline getirmeliyiz. Bu ülke bizim Bu topraklar bizim Topraklarımızı korumalıyız Topraklarımız çorak toprak yapmamalıyız.