Türk Eğitim-Sen Kırşehir Şube Başkanı Hüdai Pekel:

“ÖĞRETMEN MESLEK KANUNU, KARİYER BASAMAKLARI İÇİN TBMM’Yİ GÖREVE ÇAĞIRIYORUZ”

Türk Eğitim-Sen Kırşehir Şube Başkanı Hüdai Pakel, öğretmenlerin yaşadıkları sorunların çözümü için bir basın açıklaması yaptı.

Önceki gün Cacabey Meydanı’nda gerçekleştirilen basın açıklamasına Türk Eğitim-Sen Kırşehir Şube Başkanı Hüdai Pakel ile yönetim kurulu üyeleri ve sendikaya kayıtlı öğretmenler katıldı.

Öğretmenlerin sabırsızlıkla beklediği Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun nihayet 14 Şubat 2022 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiğini dikkat çeken Başkan Hüdai Pakel, yasadaki eksiklikleri ve beklentilerini dile getirdi.

Başkan Pakel konuyla ilgili yaptığı basın açıklamasında şunları ifade etti:

“Üzülerek görüyoruz ki değerli eğitim çalışanlarımız ve Türk Milli Eğitiminin kıymetli neferleri olan öğretmenlerimiz her gün yeni bir polemiğin, yeni bir sorunun, sosyal medya algılarının muhatabı olmaktadır. Ve yaşanan bu süreçler maalesef öğretmenlerimizin motivasyonunu olumsuz etkilemekte, mesleki çalışmalarını sağlıklı bir şekilde yürütme gayretlerini gölgelemektedir. Hal böyle olunca söylenecek bir sözümüz var diyerek bugün burada toplandık. Gücümüzü birlikteliğimizden alırız anlayışıyla tek ve gür bir sesle sorunlarımızı dile getirmek üzere bir araya geldik.

ÖĞRETMEN MESLEK KANUNU, KARİYER BASAMAKLARI TBMM’Yİ GÖREVE ÇAĞIRIYORUZ

“Bilindiği üzere yıllardır kıymetli öğretmenlerimiz tarafında sabırsızlıkla beklenen Öğretmenlik Meslek Kanunu nihayet 14 Şubat 2022 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Dört yıl süre içerisinde konuyla ilgili onlarca açıklama, görüşme ve raporlarla gündemi takip ettik. Ayrıca 31 Aralık 2021 tarihinde kanun teklifi TBMM’ye sunulmadan önce 81 ilde alanlara inerek, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun hangi konuları içermesi gerektiği noktasında taleplerimizi dile getirdik. Peki, kanun meclise sunulduğunda ne çıktı? Hiçbir şey. Oysa 657 ‘deki haklarımız nerede kaldı. Türk Eğitim-Sen olarak kanun teklifinin bu halini kabul etmediğimizi, eksik bulduğumuzu ifade ettik ve hala da etmeye devam ediyoruz.

“Meclis komisyon ve genel kurul aşamasında da Genel Başkan Yardımcılarımız ile sürece müdahil olduk. Bugün gelinen noktada maalesef kanun kadük çıktı. Bunca yıldır beklenen meslek kanununda ne yazık ki “Dağ fare doğurmuş” ve çıkarılan bu kanun kıymetli meslektaşlarımızı asla tatmin etmemiştir. Öğretmenlerimizin özlük haklarından maddi kazanımlarına, görevde yükselmelerinden ödül işlemlerine, tayin atama işlemlerinden kariyer haklarına, şiddet ve şiddete uğrayanların haklarının korunmasına ve en önemlisi mesleki itibarımızı yeniden tesis edecek ve teminat altına alacak güvenlik işlemleri ile ilgili tek bir satır bile ne yazık ki bu kanunda yer almamıştır. Önümüzdeki süreçte sendikamızın ve eğitim çalışanlarımızın en önemli ve öncelikli gündemlerinden bir tanesi bu kanunun adına yakışır şekilde içinin doldurulması olacaktır.

“Öğretmenlik Meslek Kanunu ile tekrar gündemimize giren bir diğer husus ise Kariyer Basamakları konusu olmuştur. İlk olarak 2004 yılında temel eğitim kanununda ve 657 sayılı kanunda bazı değişiklikler yapılarak aday öğretmenlik, öğretmenlik, uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik sistematiği kurgulanmış ve 2005,2006 yılında bununla ilgili sınavlar yapılmıştı. Ancak o yıllarda bir defaya mahsus yapılan bu sınav rafa kalkmış ve uzun seneler boyunca bir daha tekrarlanmamıştı. Günümüzde geldiğimiz noktada kariyer basamaklarının sınavla belirlenmesi Öğretmenlik Meslek Kanunu ile tekrar gündemde yerini almıştır. Takip edenler çok iyi hatırlayacaktır 2005 yılında kariyer basamakları gündeme geldiği ilk andan itibaren Türk Eğitim-Sen olarak sınava kesinlikle karşı olduğumuzu ve öğretmenlik kariyerinin sınavla ölçülemeyeceğini her platformda dile getirdik. O gün hangi çizgideysek bugün de aynı çizgideyiz.

“Aynı düşüncelerle diyoruz ki; Öğretmenlerin kariyerleri asla sınavla ölçülemez. Sınav bilgiyi ölçer oysaki ‘Öğretmenlik Bilme Değil, Bildiğini Aktarma Mesleğidir.’ Sözleşmeli, ücretli ve kadrolu öğretmen diyerek ayrışmış öğretmen odalarını daha da ayrıştıracak ve  çalışma barışını bozacaktır.  Kaldı ki her öğretmen kendi alanında uzmandır ve yasada ifade edildiği gibi öğretmenlik özel bir ihtisas mesleğidir. Bu açıdan 16 yıldır söylediğimiz gibi tekrar ve yüksek sesle diyoruz ki 10 yılını dolduran her öğretmen, uzman öğretmen, 20 yılını dolduran her öğretmen de, başöğretmen olarak değerlendirilmelidir.

“Bu hususta Türk Eğitim-Sen, yönetmelik yayınlandığı an konuyu yargıya taşımıştır. Şu an gelinen noktada ise TBMM’de gerekli girişimleri başlatmış bulunmaktadır. Beklentimiz ve gayemiz Yüce Meclis’in, geleceğin teminatı öğrencileri yetiştiren öğretmenlerimizin sesine kulak vermesi ve öğretmenlerin itibarını sarsacak bu sınav sisteminden acilen vaz geçilmesidir.

EĞİTİM ÖĞRETİM ÖDENEĞİ

“Son dönemde ve önceki dönem toplu sözleşme görüşmelerinde malum yetkili sendikanın başarısız tutumları sebebiyle maalesef eğitim çalışanlarımızın alım gücü gün geçtikçe düşmüş, eğitim çalışanları yaptığı işin karşılığını alamaz, aldığı ücretle refah içerisinde yaşamını sürdüremez hale getirilmiştir. Bir de buna artan enflasyon ve hayat pahalılığı da eklenince eğitim çalışanlarımızın alım gücü oldukça düşük seviyelere gerilemiş ve gerilemeye de devam etmektedir. Beklentimiz ve gayemiz eğitim çalışanlarının yaptıkları işe yakışır ücretleri elde edebileceği düzenlemelerin bir an önce hayata geçirilmesidir. Bu noktada ek ödemeler ve hak edilmiş kazanımların da geliştirilmesi ve günümüz şartlarına uygun hale getirilmesi kaçınılmaz bir zorunluluk haline gelmiştir.

“Bunlardan ilki ve en önemlisi eğitim-öğretime hazırlık ödeneğinin günümüz ekonomik koşullarına uygun şekilde revize edilmesidir. Türk Eğitim-Sen olarak her platformda dile getirdiğimiz hususu bugün burada yüksek sesle tekrar söylemek isteriz ki Eğitim-Öğretime hazırlık ödeneği hiçbir ayrım yapılmaksızın tüm eğitim çalışanlarına bir maaş tutarında ödenmelidir. Ayrıca adeta sırtımızda büyük bir kambur olan vergi dilimi de %15’e sabitlenmelidir. Bu iki hususla ilgili mücadelemizi yetkili sendika olarak toplu sözleşme masasına oturup bu sorunu çözeceğimiz güne kadar sürdürme azim ve kararlılığında olduğumuzun bilinmesini isteriz. Herkes çok iyi bilsin ki Türk Eğitim-Sen yetkili sendika olarak toplu sözleşme masasına oturduğunda bu sorun artık eğitim çalışanlarının gündeminde olmayacaktır.

BANKA PROMOSYONLARI

“Bir diğer husus ise tüm ülkemizde gündem olduğu gibi Kırşehir’de de gündem olan banka promosyon anlaşmalarının günümüz koşullarına göre revize edilmesidir.

“Son bir yıllık sürede enflasyon oranın yüksek olmasından dolayı, memur maaşlarında da artış gerçekleşti. Böylelikle memur maaşlarına yapılan artış ile birlikte bankalara gönderilen aylık nakit miktarı da artmış oldu. Bu defa Temmuz 2022 öncesinde eski maaşlara göre promosyon anlaşması imzalayan, kurum çalışanları mağdur oldu.

“Türkiye İstatistik kurumuna verileri baz alındığında Eylül 2022 fiyatlarına göre dört kişilik bir ailenin asgari geçim haddi 17.396,10 TL oldu. Çalışan bir kişinin yoksulluk sınırı ise 8.026,35 TL olarak hesaplandı. Böylelikle dört kişilik bir ailenin asgari geçim haddinin bir önceki aya göre 643,23 TL, %3,84 oranında artığı, aynı şekilde çalışan bir kişinin açlık sınırı ise 304,53 TL, %4,96 oranında yükseldiği hesaplanmıştır. Bu şartlarda artışlar gözlenirken banka promosyonlarının da yenilenmesini gerekmektedir.

“Temmuz 2022 öncesinde ödemesi yapılan promosyon ücretlerinin enflasyon oranı ve memur maaş artışları karşısında değer kaybetmesi, bu anlaşmaların ise uzun yıllar uygulanmaya devam edecek olması nedeniyle, promosyon ücretlerinin güncellenmesi ve ekonomik gelişmelere göre artış yapılması gereklidir.

“Bundan dolayı Milli Eğitim Bakanlığına bağlı tüm il ve İlçe milli eğitim müdürlüklerinin ve Üniversitemizin bankalarla yaptıkları promosyon anlaşmalarının revize edilmesini, güncel ekonomik gelişmeler ışığında promosyon ücretlerinin artırılmasına yönelik gerekli çalışmaların yapılmasını istiyor, yetkilileri bu konuda göreve çağırıyoruz

“Türk Eğitim-Sen Kırşehir şubesi olarak İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürleri ve Üniversite yetkilileri ile yaptığımız görüşmelerde konuyu gündeme taşımış, gerekli başvurularımızı yapmış bulunmaktayız. Devam eden süreçleri titizlikte takip ediyor, eğitim çalışanlarının hayrına olacak her adımı destekleyeceğimizin, aksi her adımın karşısında olacağımızın bilinmesini istiyoruz. Çünkü Unutulmamalıdır ki promosyon ücretlerinde;

“Hakkımız vardır.

“Bu hakkın gasp edilmesine göz yummayacağımız bilinmelidir.

“Ne eksik, ne fazla…

“Tek beklentimiz, hakkımız olanı almaktır!

ÖĞRETMENLERİN İTİBARI

“Tüm bunlara ek olarak bir sorunumuz daha var ki bu tüm bu sorunlar içerisinde en önemli sorunumuz olarak başı çekmektedir. O da ÖĞRETMENİN ve EĞİTİM ÇALIŞANLARININ İTİBARIDIR. Ne yazık ki hemen her gün başka başka platformlarda, özellikle sosyal medya üzerinde, ulusal basın-yayın organlarında öğretmenlerle ilgili mesnetsiz ifadelerle karşılaşıyoruz. Üzülerek izliyoruz ki ağzı olan herkes öğretmenlerimiz ile eğitim çalışanlarımız ile okullarımız ile ilgili ileri-geri, mesnetsiz, gereksiz yorumlar yapmaktan hiçbir şekilde çekinmemektedir. Oysa kutsal bir meslek olan Öğretmenlerimizin onurunu zedeleyici bu tutum ve davranışlara karşı, uğradıkları şiddet ve tacize karşı, yetkililerin acilen önlem alması artık kaçınılmaz bir zorunluluk haline gelmiştir. Bunun yolu ise ivedilikle yasalarla güvence altına alınmasıdır.

“Öğretmen ve eğitim çalışanlarını dinlenmeden suçlu ilan eden zihniyetin akıl almaz yaklaşımları da eklenince eğitim çalışanlarının mesleki motivasyonları maalesef gittikçe düşmektedir. Hal böyle iken öğretmenlerimizde bu haddini bilmezlerden de bu ülkeyi kurtarmak için var gücü ile çalışmaya devam edecektir. Birinci ilkemiz önce ülkemiz amacında olan bizler, kimseyi suçlamak veya karalamak amacında değildir. Eğitim çalışanları olarak sorunlarımızı yetkililerle paylaşmak, daha iyi bir ortam oluşturmak, daha verimli çalışmak Ülkemize ve milletimize yararlı olmaktır. 

“Burada basınımıza da büyük bir sorumluluk düşmektedir. Bir eğitim çalışanı ile veya bir okulumuzla ilgili haber değeri taşıyan bir bilgi ellerine ulaştığında apar topar haber yapmak yerine öncelikle konunun muhtevasını araştırmaları ve soruşturmaları gereklidir. Çünkü söylenen söz, atılan ok maalesef geri gelmemektedir. Yapılan bu haberler zaten itibar gaspına uğrayan camiamızı daha da derinden rencide etmekte ve üzmektedir.

“Bu hususta elbette ki en büyük sorumluluk ise Milli Eğitim Bakanlığına düşmektedir. Türk Eğitim-Sen olarak her zaman söylediğimiz gibi ‘Öğretmenin itibarı Milli Eğitim Bakanlığının namusudur.’

“Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet, henüz bir millet adını alma yeteneğini kazanamamıştır” sözünü kendimize şiar edinerek Eğitim Çalışanlarımızın itibarı yeniden tesis edilinceye kadar mücadeleden bir an olsun vaz geçmeyeceğimizin herkes tarafından bilinmesini istiyoruz.

“Birlikteliğimiz en büyük gücümüz, birlikte olduğumuz müddetçe çok güçlüyüz. Hak haklının olana kadar mücadeleden asla vaz geçmeyeceğiz. Mücadele edenler her zaman kazanamayabilir ancak unutmayalım ki kazananlar hep mücadele edenlerdir.

“Türk Eğitim-Sen sağlam kökleri ile dimdik ayakta durmaya ve eğitim çalışanlarının her şartta yanında olmaya devam edecektir.” (HABER: CEMRE BAYRAM)