Geçen hafta Kırşehir’de bir tanıdığımın düğününe gittim.

Kırşehir insanı çok iyi niyetlidir. Yaptığı işin iyi olmasını ve hem kendisinin hem de çevresinin mutlu olması için elinden geleni yapar. Bu yüzden düğün mevsimi gelip te çocukların evleneceği zaman hiçbir masraftan kaçınmazlar. Yakınım da paraya kıymış! Yapılan hizmet ve yemeklerden belli olmuştu.

Koca bir dana kesmiş nereden baksanız otuz bin TL. Davul-zurna, saz sanatçı, kınası gibi birçok masraf daha sayarsak kına gecesi için harcanan para bence yetmiş-seksen bin TL’yi bulmuştur.

Yani anlayacağınız bir kınanın masrafı bizim gibi normal bir aile için çok fazla külfet. Ama ebeveynler bu masrafları yaparken, çocuklarının mürüvvetini bir kez görecekleri düşüncesiyle, yapılan masraf umurunda olmadan pek göze çarpmaz. O yüzden her şeyin adet ve göreneklere uygun olması için çaba sarf ederler ki düğün, nişan ve kına gibi törenleri en güzelini layıkıyla yaparak ölünceye kadar hatırlamak isterler.

Kına bitince sanmayın düğün de bitmiş olsun. Ertesi gün yine koşuşturmaca devam eder. Gelin baba evinden alınarak kuaföre götürülerek akşama salon için saçlar yapılır makyajı bozulmayacak şekilde yapıldıktan sonra, salona doğru yola çıkılır.

Salonda da kızın ve erkeğin ebeveynleri heyecanla beklerken, diğer taraftan düğünün sorunsuz masrafların karşılanacağı şekilde ve bir miktarda kalacak bir takı merasimi gerçekleşmesi için bol bol dua ederler.

Düğün merasimi başlaması için damat ve gelin salona giriş yapmasıyla birlikte önce gelin ve damat dans ettikten sonra davetliler ile birlikte bir müddet dans edildikten sonra çifte telli ve halayla devam eder.

Bu arada bu oynama faslının bana biraz düzmece geldiğini söylemek zorundayım. Sanki insanlara sizi oynata oynata biraz sonra soyacağım gibi bir durum söz konusu olacakmış gibi hissettiriyor bana.

İnsanlar kuru pasta ve kuru yemişlerini yedikten sonra pistin ortasına kurulan masayla beraber takı merasimine geçilir ve büyük bir telaş başlar, eskiden takılar oğlan tarafı salonda biriken takıları alırken, şimdi takılar iki tarafça bölüşülür oldu.  

Damadın ve gelinin ailesi çaktırmadan kendilerine yakın gördükleri misafirlerle konuşarak hediyelerin takı takılırken anons ettirmemelerini ve kendilerine verilmesini söylerler haklı olarak.

Sebebi yapılan masrafların en azından bir kısmını bu geri dönüş olmasını sağlamaktır. Çünkü takılar gelinin eline geçmesi halinde gelin vermek istemeyecek.

Damadın da “İlk günden huzuru kaçmasın” diye geline “Ya, babamlar çok masraf yaptılar küçük takıları kendilerine verelim” diyecek kadar koca bir yüreğe sahip olduğunu sanmıyorum.

Şimdi şöyle dediğinizi duyar gibiyim! “Kardeşim bunları bize neden anlattın ne gereği vardı zaten biz bunların birçoğunu biliyoruz.”

Evet, tabi ki biliyorsunuz, ama benim anlatmak istediğim düğünde kimin oynadığı dans ettiği veya takılar değil.

Benim asıl anlatmak istediğim bu kadar masraf yapmaya değer mi?

Eğer misafirler gelip düğününüze “Hayırlı olsun” diyeceklerse siz fazla masraf yapmadan da gelip size “Hayırlı olsun” diyeceklerdir.

Salon tutmak için dünya parası ödeyerek dört saatliğine insanları eğlendirmek doğru mu? Bana göre değil. Kına ve düğün neden bir anda evde veya bahçede neden masraflar yarıya indirilerek yapılmasın? O yapılan masraflarla gençler iyi bir balayı ya da hayallerindeki evi veya arabayı neden almasınlar?

Siz düğün masrafları yüzünden neden borçlanasınız? Kız ve erkek ailesi veya gelin ve damat arasında bu yüzden neden sorunlar çıksın? Bunlara gerek var mı?

Yeni evlenen gençler ile anne ve baba masraf yapmasalar da damat ve gelin kendi gelirleriyle borçlanarak düğünü yapmış olsalar da sonuçta yıllarca borç ödemek zorunda kalacaklar değer mi?

Gelin ve damattan ricam illa “Düğünüm salonda olsun!” ya da “Bir kır bahçesinde olsun!” diye tutturmayın sonuçta ailenin göreceği zararın bir ucu muhakkak sizlere de dokunacaktır.

Benden söylemesi, yine de evlenecekler ve ebeveynler bilir. Ben sadece dost olarak söylemek istedim.

Size güzel ve sıcak bir yaz mevsimi dilerim.