“Kırşehir” diyoruz, gençlerin geleceği diyoruz, diyoruz, diyoruz da bize etkili ve yetkili memleket sevdalısı olduğunu söyleyen, memleketin adına hizmet etmesi gereken zaatı şahsiyetler bize dönüp te “nörüyon la!” demedi, diyemedi!..
Neden diyemedi anlam ermekte zorlanıyoruz.
Bu şehrin onlarca sorunu, çözümlenmesi ve yapılması gereken projeleri var. Var da kim takip edecek, kim yapacak? İnanın cevap bulmakta ve vermekte zorlanıyorum.
Hani beleşçi golcüler vardır tribüne oynar ya işte bizim takip ettiğimiz, bu şehir adına yapılacakları yapacaklar aynı yukarda yazdığım beleş golcüler gibi tribüne oynuyorlar.
Bu sorunu ya da olayı çözen, konuştuğumuz o kadar değerli şahsiyetler var ki!
Fakat ne hikmetse kabuğuna çekilmiş, kaplumbağa gibi sessiz, hep dinlemede kalıp ellerinden onlarca şey gelecek olmasına rağmen, dinlenmeye çekilmiş aslan gibi olduğu yerden kalkmıyor.
Kırılan cam onarılmaz, ne yaparsanız yapın leke kalır, kırıldığı hep belli olur. Onlarda bu şehir adına kırıldıklarını beyan etmeseler de biliyorum kırgınlar. Keşke yerlerinden kalkıp bu şehrin sıkıntılarını tekrar konuşmaya başlasalar…
Bakın o zaman neler olur, neler…
Rahmetli Osman Bölükbaşı tek başına muhalefet yaparak Demokrat Parti’yi susturmuştur. Bizler Bölükbaşı’nın memleketindeniz bu memleket dünyada tek unvana sahip “Demokrasi gazisi” bir ilin adıdır KIRŞEHİR….
Biz bildiklerimizi, bu şehir adına istediklerimizi yazacağız. Tabi memleketim diyen, yetkili ve etkililer duyan, duysun duymayan, “bana ne boş ver!” diyen desin.
Ne yapalım bu da memleketimizin kaderi da buymuş.
Bizler her yazdığımız yazının gelecek nesle bir hatıra olduğunu biliyoruz, bizi takip edip te perde arkasından izlendiğimizi de biliyoruz. Bizim tek derdiğimizin memleketimiz Kırşehir ve hemşehrilerimiz olduğunu herkes biliyor, bilmeyenler de öğrense iyi ederler.
Her ne kadar yazılarımıza beğenmeseniz de, işinize gelmeyip yorum yazmasanız da bizler her zaman bildiğimizden geri adım atmayacak, kalemimiz tutuğunca, ona yön veren düşünce kaynağı beynimiz çalıştıkça, sağlığımız elverdikçe, “nörüyon la!” denmesini de bekleyeceğiz.
Ümit varız böyle de olacağız.
Şahsi menfaati uğruna kalem tutan, görsel ya da yazılı basında tetikçilik yapan, bu uğurda zengin variyetli mal sahibi olmadık. Gemlene ağam, gidene paşam demedik, ona bunan yalakalık yapmadım. Bu zihniyetle düşünüp kimseye parmak sallayan zihniyette asla olamayız da, şehrimiz adına insanlarımız, geleceğimiz ve gençlerimiz için istedik, istiyoruz.
Kendi adımıza, kişisel hiçbir istek ve sorunumuz olmadı. Hep Kırşehir’in ve Kırşehirlilerin sorunlarını gündeme getirdim, bundan sonra de getirmeye devam edeceğim.
İşte yine Kırşehir’in ve halkımızın çözümlenmesi istediği bir sorun…
Şehrimiz mezarlıkları ne olur harabe görünümden kurtarılsın, mezar araları temizlensin. Mezar araları, belirli mesafedeki yollar çakıllı iri elek üstü kumlarla yapılsın. Hepimiz bugün varız, yarın orada olabiliriz. Hiç değilse gelen giden bize kolay ulaşsın.
Mezarlıklarda eksiklikleri ve halkın şikâyetlerini yetkililere bizzat ilettik, söyledik, yazdık anlayan olmadı. Her halde gelecek kalkınma planı içerisine dahil ederler de mezarlıklarımız yani son hanelerimiz, evlerimiz bakımlı olur. Belki bu yapılan bakımlar bizi hatırına getiren olurda ziyaret ederlerse görsel güzellikle beraber bir Fatiha’yı hak ederiz. Sorumlulardan isteğimizdir.
Fakat üzücü olan canımdan can katmaya hiç imtina etmeyeceklerim Aşıkpaşa ebedi istirahatgahında oldukları için sık sık gitmem, yapılan çeşmelerin sularının akmaması vatandaşlarımızın kendi imkanları ile dikerek adete bir çamlık görünümüne kavuşan bu mekan gene vatandaşın elinde bidonla su alıp diktiği ağacın sulanmasına mani olan zihniyete yazıklar olsun, demeye de hiç imtina etmem.
Yaptığın işi sevmiyorsan, yapmayacaksın. Yapıyorsan da hakkını vereceksin. Kamu makamları insanlara hizmet yerleri biliriz. Bu şehirde her sıkıntının bir sorumlusu vardır. Onun görevi insanların sıkıntılarına çözüm bulmaktır. Sırtını dönüp sorunları dinlememek boş ver gitsin, dersek o sorun o kadar büyür ki adeta Kırşehir’in çözülemez sorunları halini alır.
Nedir bunlar bir kez daha yazalım: Çevre Yolu, Demiryolu, Tuzköy Hava Alanı Yolu, Ortaköy-Kırşehir-Aksaray bağlantı yolu iyileştirme çalışması, Organize Sanayimizin genişletilip büyük parseller oluşturulup yeni yatırımcı ve Petlas yatırımlarının genişlemesini sağlamak, şehrimizde ve ilimiz genelinde geçmiş yıllarda yapımına başlanan ve ödenek yetersizliği nedeniyle bir türlü tamamlanamayan Valilik Konağı ve yeni Öğretmenevi gibi binalara gerekli ödeneklerin çıkarılıp bitirilmesi, Tarım İhtisas Organize Sanayi Bölgesi kurulup İlimizin teşvikte çok iyi bir yerde olmamızın sağlanması , tarımda bölgesel verim artırmak adına bölgesel dikimlere teşvikler verilmesi, lisanslı tarım depolama alanlarının oluşumu için yatırımcı teşviki sağlanmalı, yerel üretimlerin ayakta kalabilmesi için her kurum kuruluş sonuna kadar bu üretimlere destek olunmasının sağlanması… vs, vs, vs…
Ne yazarsak yazalım, ne istersek isteyelim, “Sen nörüyon la!” diyenimiz olmadıkça, havanda su dövmeye devam ederiz.
Siz, siz olun etrafınızdaki her kese “Nörüyon la!” demeyi unutmayın ki ilimiz sorunları çözülsün, ilimiz yatırım merkezi olsun. İnsanım mutlu, gençliğim geleceğinden emin olsun. İşsizlik olmasın evime ekmek götürebileceğim mi kaygısı yaşanmasın.