Son günlerde peş peşe gelen zamlarla iyice şaşkına döndük.

Neredeyse zam olmadığı güne şaşırır olduk.

Zam gerekiyorsa elbette yapılmalıdır. Ama ben bu yaşıma kadar neredeyse her ürüne üst üste bu kadar çılgın zam yapıldığını, ne duydum, ne gördüm.

Öyle ki bu gelen zamlar artık dayanılmaz bir hal aldı.

Vatandaş nereye kadar sineye çekecek çözemiyorum.

Ve bizim bu kadar kuzu kuzu bir millet olduğumuzu da iyice kanıksamış olduk.

Çevre ülkelerden yapılan küçücük zamlarda bile insanlar tepki gösterip, yapılan zamları geri aldırabiliyorlar.

Ya biz?

Gıkımız çıkmıyor bu kadar ağır zamlarda bile… Ama bu kuzuların sessizliği de olabilir. Ne dersiniz?

Bir daha söyleyelim zam yapılmaz diye bir şey yok. Ama bizdeki anlaşılır gibi değil.

Bu kadar peş peşe zam yapılmasının anlamı nedir? Ne yapılmak isteniyor, anlayan varsa beri gelsin.

İnsanların sabrı mı sınanıyor, ya da başka bir şey mi amaçlanıyor? Çözene aşk olsun!..

İnsanlar bu hayat pahalılığından çok şikâyet ediyorlar. Ama gel gör ki her şeyi de alıyorlar!

Hafta sonu pazara gittim, fiyatlar anormal. Ama insanlar 25-30 liraya varan fiyatlardan biber, domates, salatalığı poşet poşet alıyorlar!

Ben almıyorum, sen de alma kardeşim bu ürünleri. Ölür müsün bu ürünleri yemesen. Ya da şikâyet etme!

3600…

İşçi memur gibi çalışanların emeklilerin yıllardır bekledikleri yaralarına bir parça merhem olabileceklerini düşündükleri 3600 ek gösterge işi iyice yılan hikâyesine döndü.

En son 4 yıl önce sözü verilen 3600 ek gösterge hala gündemde. Ama bir türlü hayata geçirilemedi. Sanırım bir seçim yatırımı olarak yan cepte tutulmaya devam ediyor.

En son seçimler öncesi kesin verileceği vaat edildi. Ama gel gör ki yan cepten bir türlü çıkamadı. Meclis istediği bir şeyi anında çözüveriyor.

En son 17 saat gibi kısa bir sürede Seçim Yasası’nı değiştiriverdiler. Ama iş 3600 ek göstergeye vermeye gelince aylardır süründürüyorlar görüşmeleri…

Bana sorarsanız bunun görüşülecek bir konu olmadığını düşünüyorum. Gerçekten verecekseniz kapsamını belirler, gününü belirler, açıklamayı yaparsın. Bu kadar basit.

Skandal!

Geçen Pazar günü ATV’de yayınlanan “Kim Milyoner Olmak İster” isimli bir bilgi yarışması var. Zaman zaman izlerim. O kadar basit sorulara cevap veremeyen insanları gördükçe gerçekten çok kızar ve de ayıplarım.

Ancak bu seferki çok bambaşka. Bir tıp öğrencisine sorulan soru şu: “Türkiye’nin Başkenti neresi?”

Çok üzgünüm cevap yok!

Seyirci joker hakkını kullanıyor geleceğimizin doktoru (!) Seyirciler ne dese beğenirsiniz. Yüzde 40 Ankara. Yüzde 100 Ankara olması gerekmez miydi?

Bu da başka bir ayıp!

Özür dileyerek yuh artık demekten başka bir şey yapamıyorum!

Gerçekten çok ayıp. Çoğu şeyler bağışlanır, ama bu asla.

Asıl olan gerçek gözler önüne serilmedi mi sizce?

Eğitimimizin içine düşürüldüğü acıklı durum tüm çıplaklığı ile ortada.

Yazık gerçekten çok yazık!..

İkinci deprem!

Kız Hentbol takımından sonra maç arifesinde bir deprem de profesyonel takımımızda yaşandı.

Teknik Direktör Hakan Karaca ile Cumartesi günü sürpriz bir şekilde yollar ayrıldı.

Kulağımıza gelen haberlere göre futbolcular “Hoca gitsin!” diye antrenmana çıkmamışlar!

Profesyonel futbol hayatının içinden birisi olarak çok garibime gitti. Bu resmen bir isyan. Gerçekten söylenenler doğru ise futbolcular adına utanç verici bir durum. Böyle bir isyanda yapılacak şey bellidir.

Profesyonel futbolcuya elini verirsen, gerisini düşünmeye gerek yok. Yarın “yönetim gitsin!” diye bayrak kaldırırlarsa ne yapacaksınız? Kaleciler “Kaleci antrenörü gitsin!” diye bayrak kaldırırlarsa ne yapacaksınız?

Bu işin elebaşları bellidir. Bunu saptar, gereğini yaparsınız. Gerekirse bir maç kaybederek geleceği kurtarabilirsiniz.

Yapmadık ta ne oldu? Maçtan galip mi çıktık?

Futbolcuya papucun pahalıya olduğunu hissettireceksiniz. Yoksa işin sonunu alamazsınız. Ama gördüğümüz kadarıyla bu şansımızı kullanamadık.

Bu durumda futbolcu çetesi, futbolcu arkadaşlarından sevmediklerini de takımda istemeyebilirler. Bunu da mı “evet” diyeceksiniz?

Bu konuda profesyonel futbolun içinde büyüyen kaleci antrenörü Sinan’ın bir fikir beyan etmesi gerektiğini düşünüyorum. Acaba böyle bir şey yaptı mı merak ediyorum.  Çünkü bu ekipte profesyonelliği en iyi bilen bana göre odur.

Oynanan maçtan bahsetmeye gerek bile duymuyorum. Aynı tas, aynı hamam. Söylenmesi gereken çok daha başka şeyler var, ama şimdi o da ben de kalsın.