“Yaz Zeynep hocam, yaz. Toplumdaki bu ahlaki çöküşü yaz.” dedi beni gören bir okuyucum. Moraller bozuk, yüzler asıktı. “Ne oldu bize? Ne oldu çoluk çocuğumuza? Artık tanıyamaz olduk.” diye dert yandı.

Ne yazık ki ben de görüyorum, görüyorum ve çok üzülüyorum.

Para kaybedilir geri kazanılır. Mal, mülk kaybedilir geri alınır. İşsizlik birkaç dokunuşla çözülür… Her şeye bir çözüm bulunur belki ama ahlak… Ahlak giderse geri gelmez! Ahlakını yitiren toplumlar iflah olmaz!

Dede, deyip elini öptüğümüz, ağarmış saçına, sakalına hürmet ettiğimiz, kamburlaşmış sırtına bakıp koluna girip karşıdan karşıya geçirdiğimiz, elinden sepetini aldığımız insanlara ne oldu? Nereye gitti bizim temiz kalpli, nur yüzlü dedelerimiz.

Yeğen, amcanın, dayının canıdır, kanıdır. Sarılır, öper, koklar, boğuşur, güreşir. Kucağına alır, hoplatır, zıplatır. Kimse bunda bir art niyet aramaz, aramamalıdır da… Amca, dayı, baba yarısıdır. En güvendiğimiz insanlardır. Kötülük görülmez. Bizler böyle gördük, böyle bildik.

Evlat, ananın, babanın gülüdür. Yemez yedirir, giymez giydirir... Saçını süpürge yapar ana. Gece demez, gündüz demez çocuklarının rızkı için çalışır baba. Yavrusunun saçının bir teline kıyamaz ana-baba.

Eşler bir elmanın iki yarısı gibidir. Biri yoksa diğeri de eksiktir. Kadın, erkeğe Allah’ın bir emanetidir. Koruyup, kollamak erkeğin boynunun borcudur. Sevgiyle, aşkla, muhabbetle bir ömür birlikte olmak için evlenilir. Kurulan yuvalar, dünyada cenneti yaşamak içindir. Küçük cennetimizdir yuvalarımız. Meleklerimiz, güneşimiz, ayımız doğar yuvalarımıza. Anasının, babasının sevgisiyle büyür küçük goncalar. Ne eşler birbirine zarar verir ne de ana-baba, çocuklarına. Dünyanın yükünü hep birlikte sırtlarlar. Gözlerden acı yaş akmaz. Sevgi, saygı üzerine kurulur yuvalar. Sevgi sözcükleri dökülür dudaklardan.

Ana- baba baş tacıdır. Evlerin başköşesinde oturtulur. Hali-hatırı sorulur, gönlü hoş tutulur. Ananın, babanın hayır duası alınır. Evlatlar ana-babasına “Of” bile demez. Gerektiğinde yaşlı anasının, babasının altını bile temizler. El kaldırmaz, onlara zarar vermez, veremez.

Para insanın elinin kiridir. İki gönül bir olunca samanlık seyran olur. Azıcık aşımız vardır gaylesiz başımız. Dünya malı dünyada kalır. Önemli olan helal rızıktır. Dürüstçe çalışmaktır. Haram para huzur getirmez. Haram para yedi sülalenden de olsa mutlaka çıkar. Önemli olan para değil, insanlıktır. Nokta kadar menfaat için virgül kadar eğilmez insan. Para için insan satılmaz.

Hayvanlar, Allah’ın yarattığı dilsiz meleklerdir. Allah’ın bize bir emanetidir. Ağızları vardır, dilleri yoktur, isteyemezler. Kendi temel ihtiyaçlarını bile karşılayamazlar. O yüzden Allah hesap sorar bizden. Yemekleri, suları ihmal edilmez. Onlara eziyet edilmez. Yük hayvanlarının bile sırtına yüklenen yüklerde adaletli davranılır. Hayvanlara eziyet edilmez.

Yaş kesen baş keser. Yüz yıllık çınarlar çürümüş bile olsa kesilmez. Ceviz ağaçları, zeytin ağaçları milli servettir kesilmez. Ağaçlara su vermek sevaptır. Büyümekte olan fidanlara ip bağlanmaz, salıncak kurulmaz. Azrail kapımızı çalsa yine de elimizdeki fidanı dikeriz. Ağaçları, tabiatı, canlıları korur, kollarız.

Her kötülüğün başı yalandır. Yalanın küçüğü büyüğü olmaz. Kelleni keseceğini de bilsen yine de doğru söyle. Doğru ok eninde sonunda hedefi vurur.

Bizler ailelerimizden böyle gördük, böyle öğrendik. Okullarda okuduğumuz ilk ders doğruluk, dürüstlük üzerineydi.

Eğitimciler bilirler; çocukları yetiştirirken konuşmayın, örnek olun, denir. Çocuk sözden değil, gözden alır.

Laf konuşmak kolay peki ya örnek olmak… Laf konuşan çok ama örnekler nerede? Biz büyükler, çuvaldızı başkasına batırmadan önce iğneyi kendimize mi batırsak acaba? Büyük odunları küçük çalı, çilpiler tutuşturur. Koca yangınlar bir kıvılcımla başlar. Azıcık düşünsek mi?

Nerede hata yaptık?

Ne oldu bize?

İş ehli insanlar nereye gitti? Meydan şaklabanlara, yalakalara niye kaldı?

Mertlik nereye gitti? Dürüstlük nereye gitti?

Ahlaki değerlerimizi neden yitiriyoruz?

Nereye gitti vicdanlar? Nereye gitti ahlak?

Nereye gitti…..?

Nereye gitti…..?

Ya toprak ol

Ya da su

Sakın ateş olma