Normal bir yaşam içerisinde bulunan bir kişinin, hiç beklemediği bir duruma yükselip şımarması, ölçüsüz bir şekilde hareket etmesidir.
Hiç bir makam ve mevkiinin sahibi olmazken, kazara veya etraftaki kişilerin tesiri ile bir makam kapınca yaşamımızda bazı değişikler olur, kendimizde bir takım vahametler görmeye başlarız.
Ey insanoğlu!
"Hiç kimseyi yaşadıkları için kınama!
İddian imtihanın, güldüklerin gözyaşın olur."
Yoksulluktan sürü çobanlığı yaparken, birden bire zenginleşir kimseyi beğenmez oluruz. Bir keçinin başındaki boynuzları dahi bu ağaçlar keçinin başında ne duruyor diye görürüz. Halbuki o keçileri ve koyunları güden kimdi?
Asla kendimizi ne oldum delisi olarak görmeyelim. Merhametimizden ödün vermeyelim. Terbiyemizi ve kişiliğimizi her yerde muhafaza edelim.
"Merhametsiz olan herkes kaybedecek
Her gün bir şeyini, bir gün her şeyini."
Eğer içinizde bir özlenen varsa, mevsim ne olursa olsun üşürsünüz.
Benim yüzüm güzel, fiziğim güzel, yeterli bilgiye sahibim ve her şeye hükmedebilirim diye güvenipte şımarmayın. Böbürlenmeyin. O güzelliği, o aklı verenin kim olduğunu hiç unutmayın.
Böbürlenmeyin. Ne oldum delisi olmayın. Kalbinizi daima temiz tutun. Yeter ki kalbiniz ve kişiliğiniz kirlenmesin. Gerisini su temizler.
Gerekirse dilsiz olun. Ama asla yalancı olmayın. Ne oldum delisi olmayın. Ayakkabınız fiyakalı olup, çorabınız delik olduktan sonra kendinizi büyük göstermekte niye?
Gönül kazanmak istiyorsanız sevgi tohumu ekin. Cenneti kazanmak istiyorsanız yollara diken serpmekten vazgeçin. Kibirli ve kendini beğenmiş bir insana rastladığınız zaman ona Firavunu hatırlatın.
İnsanın yanında; böbürlenen ve kendini olduğundan fazla gösteren ne oldum delisi değil, ilaç gibi insanlar olmalı, ağrıları dindiren, yan etkisi olmayan.
Yoksulluk günlerimizi hatırlayalım. Kimi zaman aç yattığımız, kimi zaman yatak döşek bulamadığımız günleri. Kimi zamanda bir yazılı kâğıdı bulamadığımız zamanları.
Şimdi belki çift maaş alıyor olabilirsiniz. Güzel giysileriniz olabilir. Deniz kenarlarında ve mesire alanlarını her gün ziyaret edebilirisiniz. Ancak çırılçıplak, hiç bir şeyiniz olmadığı günleri bir hatırlayın.
Canımın içi dediğin insan gün geliyor canıyın acısı oluyor. Çünkü böbürleniyor, ne oldum delisi oluyor. Ne memleketini, ne sevdiklerini, ne yakınlarını hatırlıyor.
Yoksulluktan zemheri zürafası gibi giyindiğin günleri asla unutmayacaksın. Ayağında lastik ayakkabı ile donduğun günleri hatırlayacaksın.
Ne yazık ki , çektiğimiz o kadar sıkıntıya rağmen önce göz yaşımızı sildik, sonra da birbirimizi. Çünkü ne oldum delisi olduk. Harıltılı gürültülü yaşadığımız günleri unuttuk.
Gönlünüze taht kurmuş güzel dostlarınızı asla unutmayın. Onlar sizleri asla unutmazlar. Çünkü onlarda yaşamın verdiği acılar vardır. Bu acılar asla onları şımartmaz.
Bizler; övünmeci, palavracı köftehor birisi olmadık. Kara yüzlü, ayıbı olan birisi de hiç olmadık Fazla yeyip karnımızı kaşımadık. Açlığımızı yatıştırmak için sadece safra bastırdık. Bunun için ne oldum delisi olmadık.
Asla yağlı kuyruk peşinde koşmadık. Debdebe görkemli gösterişli yaşamadık. İpine basan serseri birisi olmadık. Gizli oyunlar çevirip, dalavere yapmadık. Ortalığı karıştırarak fitne uyandırmadık. Bunun için büyüklenmiyoruz.
Gün geldi acırga dediğimiz yaban turpu ile açlığımızı gidermeye çalıştık. Her şeyi taksirat, alın yazısı olarak kabul ettik. Bunun için büyüklenmiyoruz.
Belden aşağısını oynatarak göbek oyunu oynayanlar gibi oyun oynamadık. Havadis tellalı gibi dedikodu yaymadık. Gölgemizden korktuk. Kaldırım kabadayısı gibi boş gezip, kimsenin hakkına tecavüz etmedik. Sefa pezevengi gibi eğlenceye düşkün bir yaşam içerisinde olmadık. Bu sebeple büyüklenmedik. Rüzgâra karşı tükürenin kendi yüzüne tükürdüğünü iyi bildiğimiz için ondan büyüklenmekten kaçındık.
Sözün özü,
"Herkes bir gün uğurlanır. Kimisi bir yola...
Kimisi de dönüşü olmayan bir sona!”
Öyleyse büyüklenme hastalığına yakalanmak niye?
Sevgili dostlarım!
"Birbirinizi kırın, birbirinizle kavga edin. Ama ne olur sakın bir insanı gönülce, gözce, dilce, ruhça kırmayın."
Mazinizi hatırlayın, büyüklenmeyin! En kalbi saygı ve muhabbetlerimle...