Dünyanın en büyük sorunlarından biri işsizliktir, haliyle ülkemizin de. Devlet kurumlarının verdiği rakamlara göre ülkemizde işsizlik oranı %15 civarında gözüküyor. Gençlerde bu oran yüzde 28 üzerinde ki bence çok daha fazla, her üç genç kardeşimizden birisi işsiz. Şehrimizde esnaf çok sıkıntılı ve nüfusuna göre en çok işyeri kapanan kent. Kırşehir'de de kahvehanelerin çokluğu ve doluluğu işsizlik sorunundan olabilir. Haliyle iş beğenmeyip çalışmayanlar var o da ayrı bir konu.
"Ne iş olsa yaparım" diyenlerle ilgili çok espri yapılır. Şehrimiz esnaflarından Osman Sülükçü'nün; "Hiçbir işten anlamayan deneyimli eleman alınacaktır" ilanı da bunlardan birisi.
ZAVRUK PAZARLIĞI
Boş vakitlerimde Eski Belediye Başkanımız Rahmetli Hakkı Göçen ile muhabbet etmeye severdim. İki gün yanına uğramasam, üçüncü gün kendisi “Niye gelmiyon?“ derdi. Hakkı Amca eskileri anlatır ben de dinler, dimağıma alır ve çoğu zaman not alırım. İşsizlik konusunu açılınca; ”Çukurçayırlı Zavruk'un Irgat Pazarlığı” aklıma geldi. Gerisini Hakkı Amca'dan dinleyelim:
"Zamanında Çukurçayır Mahallesinde derenin kenarındaki bir evde Zavruk derler birisi yaşardı. Eskiden şehir merkezinde çoğu kişi çiftçilik yapardı. Şimdi ki modern tarım aletleri olmadığından bir aile en fazla 20 dönüm hububat ekerdi, Zavruk hariç. 70-80 dönüm buğday ekerdi. Tabi hasat da zordu, halk arasında kavrama denilen orakla biçilirdi. Dolayısıyla ırgatlık da zor olurdu. Zavruk güçlü kuvvetli biriydi, iyi de yemek yerdi. Yufka ekmekle milletin 5-6 sokumla yiyeceğini, bir seferde yerdi. Irgat olarak çalıştıracağı kişiyle sofra başında pazarlık yaparmış. Hanımına kuru fasulye, pilav yaptırırmış. 4 tane yufka ekmeğini üst üste koyar dürüm yaparmış. Eğer ırgat bir seferde büyük bir sokum yapabilir ve iyi yerse onu çalıştırır, yiyemeyeni çalıştırmazmış. İşte Kırşehir şimdilerde unutulan "Zavruğun Pazarlığı" hikâyesi budur..."
ÇIT EFENDİM
Şemsi Yastıman Kırşehir için önemli ozandır. Kendisi nüktedan bir kişiydi. Dolayısıyla müziğinde ve şiirlerinde o mizahi yönünü görürüz. Yıllar önce İstanbul Beşiktaş'taki dükkanında ziyaret etmiştim. İki laf atmışlığımız da var yani.
Şemsi Yastıman'ın babası Kırşehir'in eski esnaflarından Şekerci Ahmet Efendi'dir. İki kızı ve iki oğlu varmış. En küçükleri rahmetli Şemsi Yastıman'mış. Şehrimizin eski belediye başkanlarından Hakkı Göçen'in sınıf arkadaşıdır. Gerisini Hakkı Amca'dan dinleyelim:
"Şemsi ile 1939-1941 arası Kale Ortaokulunda üç sene beraber okuduk. Babası Şekerci Ahmet Efendi idi. Terme caddesinde Çarşı Camisinin yanında dükkânları vardı. Akide şekeri, tahin helva ve ayrıca çemen yapardı. Çok iyi bir ustaydı. Yaptığı tahin helvasının tadını şimdilerde bulmak mümkün değil. Çöğen kökü denen krem rengi pürçüklüye benzer bir bitki dağdan kırdan toplanır, kurutulur helvanın içine konulurmuş. Gizli bir formülü vardı hepsinin. Hatta Şemsi Yastıman babasının çemen formülü bana yazıp vermişti. Nasıl olduysa kaybettim. Çok komik bir hikâye anlatacağım. Şekerci Ahmet Amca biriktirdiği paraları ocağın altında odunların arasına saklar. O zaman kasa falan yok. Sabah gelir şeker yapmak için ocağı yakarken odunlarla birlikte paralar da kül olur. Ortaokulda sınıfımızda 40-45 kişi var, benim boyum kısa olduğu için en önde oturuyorum. En arkada da boyu uzunlardan Şemsi Yastıman oturuyor. Okulun en başangı çocukları da bizim sınıfta hatta Şemsi de bunların birincisi. O zamanlarda Kırşehir de iki doktor vardı, birisi Naci Bey diğeri ise bizim Fransızca dersimize giren Operatör Dr. İbrahim Ethem Dönmez idi. Topal Omar'ın Mustafa, Kiriz Ali'nin Abdullah, Haşhaş'ın Kemal, Şakirağaların Şevket Özkaya ki sonra subay oldu o da iyi saz çalardı hatırladığım sınıf arkadaşlarımdı. Neyse bir gün Fransızca dersindeyiz, ses gürültü çok yüksek. Birden hocamız İbrahim Bey bağırarak "çıt çıkarmayacaksın yeter artık" dedi. Sınıf sessizliğe gömüldü, gerçekten çıt yok. İki dakika sonra arka sıralardan Şemsi ayağa kalkarak "çıt efendim" diye gürlemesin mi? Hoca dahil bütün sınıf kahkahaya boğulduk. Ne zaman sessizlik olsa aklıma bu anı gelir. Şemsi ilginç birisiydi, sanırım süla kabağından kendisine saz yapmış müziğe de öyle başlamıştı."
Bu yazıda ismi geçen ebediyete göç etmişlerimizin ruhları şad olsun. Rahmetli Hakkı Göçen Amca benim için çok değerli bir insandı. Belediye Başkanlığı suresince de ailesini belediye işlerinden hep uzak tutmuş, düzgün ve dürüstçe şehrimize hizmet etmiştir. Mekânı cennet olsun…