Müttefikler ne için yapılır, sınır güvenliği ve kurulu devletin bekası için belirlenen veya gelecek zaman içerisinde doğacak tehlike ve tehditlere karşı, güç birliği yaparak karşı koymak için yapılır. Ekonomik iş birliği, siyasi ağız birliği ve belli sınırlar çerçevesinde kültürel işbirliği en önemli konular olsa da daha doğrusu, karşılıklı çıkarlar korunarak bir ortaklık olarak da adlandırılabilir.

Müttefikler ne için yapılır, sınır güvenliği ve kurulu devletin bekası için belirlenen veya gelecek zaman içerisinde doğacak tehlike ve tehditlere karşı, güç birliği yaparak karşı koymak için yapılır.
Ekonomik iş birliği, siyasi ağız birliği ve belli sınırlar çerçevesinde kültürel işbirliği en önemli konular olsa da daha doğrusu, karşılıklı çıkarlar korunarak bir ortaklık olarak da adlandırılabilir. Böyle bir ortaklığın üyesi ve hem de çok önemli bir gücü olan Türkiye´ye karşı hasmane bir tutum izleyen ve bunu defalarca tekrarlamakta ısrar eden NATO Birliği, bir skandala daha doğrusu bir zırvalı rezalete imza attı.
NATO ülkelerinin ortaklaşa sürdürdüğü tatbikatta, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti’nin reisicumhurunu hedef olarak göstermesi, hoşgörü sınırlarını aştığı gibi, Türkiye´ye karşı olan nefret ve kinini alenen göstermiş oldular.
Kendilerine teşekkür etmek gerekir, belli ve görünen mert düşmanı Türkler sever ve saygıyla döver. Karşılarında geçmişte olduğu gibi emir ve komutlarına eyvallah demeyen Türkiye´yi bulamayınca hırçınlaşıp agresifleşiyorlar.
Türklerden yedikleri tekmenin sayısı, saymakla bitmeyen Hristiyan topluluğunun bütün korkularının depreşmesi, bir türlü aşırlarca Türk korkusu kaosunu atlatamamalarından kaynaklanıyor.
Birinci Dünya Savaşı’nda yedikleri tekmenin acısını unutmayan NATO ’lu ortaklarımız, yenilgilerinin matabi olarak gösterdikleri, tokat oğlanı ve emir kulu olarak gördükleri sevgili komşumuz Yunanistan’a, mahcubiyetin diyeti olarak her türlü yardımı yaparken, Türkiye´ye bekçilik görevi vermelerinin artık zamanının gerilerde kaldığını, kendilerine hatırlatan Sayın Reisicumhura karşı davranışları, bizce yadırganacak olay değildir.
Hasta adam olarak gördükleri Osmanlı’nın küllerinden doğan ve Çanakkale’de zamanın dünya devlerine kafa tutarak Ege Denizinin derinliklerine demir attıran bir ülkeye, başka türlü davranmaları beklenemez.
Türkiye’nin kendisini savunmak amacıyla Rusya’da aldığı S.400 füzelerine, “NATO envanterine uygun değil!” diye karşı çıkılması ve tehditkâr tavırlara kadar varan uyarı, Türkiye´yi işgale hazırlanıldığının açıkça bir göstergesi olduğu belli değil mi?
Aynı savunma sistemini Yunanistan da aldı, ona neden aynı tepki gösterilmedi veya gösterilmiyor?
Türkiye kendisine yapılan terbiyesizliğin karşılığını, tatbikata katılan askerlerini derhal çekerek tepkisini gösterince, güya panikleyerek özür üzerine özür dilemeye başladılar.
Geçmiş olsun şımarık beyler. Türkiye karşıtı dostlardan (dosta ve müttefike zani) beklenen ve her zaman gelebilecek davranışlar, birlik ve beraberlik içerisinde olacak Türkiye’yi fazla etkilemez. NATO’dan çıkma gibi bir yanlışlığa düşmeye gerek yok, en azından şimdilik gerek yok. Art fikirli ve geri düşünceli kimselere alanı boş bırakmak onların işine gelir. Dışarıdan gelen ve gelebilecek tehlikeleri fazla gale almayan hükümetin içeride nelerle uğraştığına bakalım.
Beklenen zamların gizli ve dolmayan torbaların içerisine sıkıştırılarak halka itelenmesi, on senelik aradan sonra halkı yavaş yavaş zam devrine alıştırmaya çalıştırılması, yönetimde bazı zaafların ve beceriksizliğin göstergesi olarak telafi ediliyor halk arasında.
Gereksiz ve lükse harcanan paraların geri dönüşünü beceremeyen maliye bekçilerine hiç mi fatura çıkarılamayacak?
Bir partinin iki devreden sonra yaptığı yanlışlıklar becerisi hiç bir zaman affedilemez. Reisicumhurun yeniden yapılanma harekâtı biraz geç kalınmış bir uygulamadır bence. Lüks koltukların sıcaklığında rehavete kapılan beceriksiz yöneticilerin, metal yorgunluğu bahanesiyle kızağa çekme işlemi, her siyasetçinin göze alacağı riziko değildir. Hele yaklaşan genel seçim arifesinde böyle bir değişiklik, ya başarı çitasını yükseltir ya da oy kaybıyla partiyi intihara sürükler.
Yeniden yapılanma, yeni parti kurmaktan daha da zor bir iştir. Ekarte edilen sahte yandaşların, cürümleri kadar bir küskünler topluluğu yaratarak oy potansiyelini düşürebilecek kaygısı düşünülmemeli, yapılan yanlışlıklardan ve skandallardan usanan halkı, yapılan değişiklikler tekrar parti etrafında toplayabilir.
Liderler aynı düşünce ve dava arkadaşları olarak seçtiği ve kritik noktalarda görev verdiği kimselerin, ihanet boyutuna varan davranışlarını görünce, bütün riskleri göze alarak yanlışları diskalifiye eden lider gerçek liderdir.
On beş Temmuz olaylarından sonra temizlenmeye soyunulan devlet mekanizmasının köşe başlarını tutan çete topluluğunu bir çırpıda temizlemek, cesaret ve yürek isteyen bir harekettir. Seçimle gelen ve güya partiliymiş gibi davranarak, Vatan-Millet -Sakarya edebiyatıyla dünyalığına devlet malını ve parasını istif eden kimselerin, partiden uzaklaştırılmasıyla kalınmamalı ve derhal servet soruşturulması için yargı önüne çıkarılmalı.
Halk arasında dolaşan söylentiler kulak arkası yapılırsa, yeniden yapılanmanın hiç bir anlam ve manası yoktur. Devlet malını dede mirası zannedenlere, yanlış düşüncelerinin faturasının ödetilmesi gerekir. Verilecek cezalar, gelecek zamanlarda yanlış yapanlara örnek olmalıdır.