Mutluluk nedir, mutlu olmak nasıl bir şey? Bu soruyu Kırşehir’deki yüz kişiye yakın insana sordum, aşağı yukarı elliye yakın değişik cevap aldım. Herkes kendi beklentisine göre tarif ediyor mutluluğu.

Mutluluk nedir, mutlu olmak nasıl bir şey?
Bu soruyu Kırşehir’deki yüz kişiye yakın insana sordum, aşağı yukarı elliye yakın değişik cevap aldım. Herkes kendi beklentisine göre tarif ediyor mutluluğu. Genel tanımlaması şöyle:
Tüm özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu (Saadet, mutluluk büyük yığınların sosyal yapısını düzeltmekle, adaletsizliği ortadan kaldırmakla olabilir) mutsuzda, mutlu olmayan, bedbaht olarak tanımlanır. Yaşamın her safhasında ayrı ayrı bir mutluluk parselidir. Kuranı Kerim’de yaşam oynamak ve eğlencedir diyor fakat bu eğlencenin, ne gibi ve nasıl olduğunu yazmıyor.
Atatürk Cumhurbaşkanlığı sırasında, “İstanbul sokaklarını tek başıma doya doya gezmek istiyorum” dermiş. Bu da ayrı bir mutluluk beklentisi olmalı. Çocukluğumda, köye gelen tavuk vebasında köylünün bütün tavukları telef oldu. Özellikle horozlar bu hastalıktan daha çok etkilendiği için, yahut horoz sayısı belki daha az olduğundandır hiç horoz kalmadı. Komşumuz bir kadının tek horozu kaldı. Tabi köyde birkaç tane de tavuk kalmış herhalde, tek başına tavuk, yahut horoz neslin üremesini devam ettiremez. Civciv çıkacak yumurtanın, bu iki unsurun izdivacından sonraki zamanda olması gerekmektedir. Fakat köyün ileri gelenlerinin ısrarlarına rağmen bizim komşu kadın horozu ahıra kapatmış bir türlü bırakmıyor. Başka bir komşu kadının,” neden?” sorusuna, “benim tavuğum yok, başkasının da olmasın” yanıtını vermiş.
Bu davranış yahut düşüncede bu rahmetlinin mutluluğu olsa gerek.
Bazı kimse bir lokma ekmeğini başkalarıyla paylaşmaktan mutluluk duyar, bazı kimseler de sayısız mal varlığına ve parasına rağmen bir ekmek yürütmeyi kendisi için kazanç addeder ve haliyle mutluluk duyar.
Zamanımıza kadar dünyada yüz milyar insanın yaşadığı tahmin ediliyor, bunların hiçbirinin mutluluğu hakkında bir bilgi mevcut değil. Yalnız şu da bir gerçek etrafı mutlu olan kimse kendisini mutlu hisseder.
Aşkına karşılık vermeyen ve onun ıstırap çekmesinden, mutsuz yaşamında mutluluk duyan kız, bir intikam duygusuyla tatmin olduğu hazzıyla sevinç duyar ve mutlu olur.
Mutluluğun tarifi çoktur fakat sonu yoktur, bütün dinlerde aşırı zikre yönelen ibadete kendisini kaptıran kimseler, zamanla kendisinin bir hiç olduğu kanısına varırlar. Sadece hayalindeki cennet ve orada kendilerini bekleyen hurileri hayal sayfalarına katarak mutlu olurlar.
O zaman şöyle yorumlamak yahut tarif etmek gerek. Refah düzeyinin yüksekliği veya fakirlik, mutluluk derecesini belirlemiyor. Bir çoban veya bir mecnun değişik olaylarda mutlu olabiliyor, hiçbir mecnun kendinde olan değişikliği bilmiyor diye bir şey yok, hepsini bilmeye bilir fakat pek çok kimse yaşamında olan bazı değişiklikleri fark eder. Fazla alkol alan kimsenin devamlı başkasına hakaret etmesi sağa sola küfürler savurması mutluluğun neresine oturur bilemiyorum. Eğer sarhoş bir kimsenin etrafa küfürler ederek mutluluk arıyor olması da düşündürücü değil mi? İncelenmesi gerekir. Caddede gezen sokak köpeğini yaralamak, yahut öldürmek mutluluk olmasa gerek.
O zaman şöyle bir tarif veya tanımlama çıkıyor, yaşam sürecinde yaşanan olumlu ve olumsuz olaylar şahısların kendi çıkarları doğrultusunda değerlendirilir, menfaat sınırları içinde kalan olaylar şahısları mutlu eder, menfaat sınırlarından içeri giren her faaliyet insanı mutsuz eder.
Problemlerin ortadan kaldırılması mümkün değil fakat çözümlenmemesi de mümkün değil. Herkes kendi özgürlük sınırlarını korurken başkalarını da gözetmesi gerektiğini de öğrenmeli, bilmeli ve başkalarının da fikir ve düşüncelerine saygı göstermeli.
Yaşam süresinde harcamalara dikkat etmeli, aylık yahut yıllık aile bütçelerini iyi ayarlamalı, gelirinden çok harcama yapılırsa yorganın ayakucunda soğuk girer yani yorganına göre ayağını uzatacaksın. Alın terinin tadıyla geçim ve yaşam endeksini iyi ayarlarsak mutluluğu her zaman yakalarız, yoksa büyük üreticilerin cicili bicili reklamlarına kanar, her yerden zırt pırt kartla alış veriş yaparsak, pencereyi açınca komşuya söyleyeceğimiz iki çift lafı cep telefonuyla iletmeye kalkarsak, evde hanımın lüzumsuz isteklerini de bunlara ekleyince, hele maaştan başkada bir gelirimiz yoksa o zaman mutluluğu ne biz görür yakalarız nede mutluluk bizi görür.
Mutluluğu da maddi varlığa bağlamamak gerekir. Çok zengin olan mutlu olmazken, sokaklarda yaşamını sürdüren bazı kişilerin gayet mutlu yaşam sürdürdüğünü görmek mümkün.