Son günlerde yaşadığımız terör olayları hepimizi çok etkiledi. Toplum olarak duygularımızı, düşüncelerimizi alt-üst eden olaylara vicdan sahibi olanlar sessiz kalamadı.

Son günlerde yaşadığımız terör olayları hepimizi çok etkiledi. Toplum olarak duygularımızı, düşüncelerimizi alt-üst eden olaylara vicdan sahibi olanlar sessiz kalamadı.
Geçmişteki yaşanmışlıklar ve bugün yaşananlar!
Ülkemizin sadece bir yıllık fotoğrafına uzun uzun baktığımızda neler görüyoruz?
Bir nefret denizi…
Acılarımız dalga dalga…
Birbirimizi yaftalayarak, ayrıştırıp, ötekileştirerek, “nefret”, “intikam”, “şiddet” sarmalında yaşamaya çalışıyoruz.
Ama ne yaparsın hayat devam ediyor…
Geçen hafta, yani 24 Aralık Cumartesi günü Atatürk’ün Kırşehir’e gelişinin onurlu bir günüydü.
Yine böyle karlı bir kış günü ülkesinin göz göre göre parçalanmasına daha fazla dayanamayan Mustafa Kemal Paşa, Osmanlı sarayının tüm rütbe ve sıfatlardan sıyrılmış, sine-i millete bir fert olarak 19 Mayıs 1919’da ayak bastığı Samsun’da kurtuluş meşalesini yaktıktan sonra Ankara’ya doğru ulusal mücadelesini başlatmıştı.
Kırşehir bu ulusal yürüyüşün en önemli basamağıydı ve Mustafa Kemal Paşa, Kırşehir yürüyüşüne önce Hacıbektaş, Mucur, Kırşehir ve Kaman güzergâhından gördüğü yurtseverlik duygularına dayanamayarak, ulusal kurtuluşumuzun temelini atmıştı.
Mustafa Kemal Paşa, Kırşehir’e gelirken önce Hacıbektaş’a uğramış ve Hacı Bektaş’ın postunda oturan Cemalettin Çelebi Efendi ile görüşmüştü.
Mustafa Kemal Paşa, Hacıbektaş’ta Cemalettin Çelebi ile uzun uzun görüştükten sonra ayrılacağı zaman, “Ankara’ya gidiyorum. Meclisi toplayacağım, sizin görüşünüz benim için önemli” dediğinde, Cemalettin Çelebi Efendi, “Paşam biz Hacıbektaşlılar ve tüm Hacı Bektaş-ı Veli’nin müridleri olarak sonuna kadar yanınızdayız. Bundan emin olabilirsiniz, müsterih olun” der.
Mustafa Kemal Paşa, biraz daha rahatlamıştır.
Hacıbektaşlılardan gördüğü misafirperverlik her şeyin üstündeydi.
Anadolu Alevileri, Mustafa Kemal Paşa’nın sonuna kadar yanındaydılar. Mustafa Kemal Paşa, Cemalettin Çelebi’ye dönerek, “Anladım, teşekkür ederim. Eh, öyleyse bana müsaade” der.
Bunun üzerine Çelebi Cemalettin Efendi, “Hayır Paşam, sizi bırakamayız. Bugün sizi ağırlamaktan, misafir etmekten başka bir düşüncemiz yok. Sizi ağırlayamazsak ceddimize ar gelir” der.
Mustafa Kemal Paşa, Hacıbektaş’ta karlı ve soğuk kış günü iki gün kalır.
Hacıbektaşlılar, Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli’nin torunları olarak Mustafa Kemal Paşa’yı en iyi şekilde misafir edip ağırlarlar ve sabah yeni böyle soğuk bir kış günü Hacıbektaş’tan ayrılır, Mucur’a gelir ve Kırşehir’e doğru yol alır.
Mustafa Kemal Paşa’nın Kırşehir’e geleceğini duyan Kırşehirli atlılar, Gölhisar sırtlarında Mustafa Kemal Paşa’yı karlar altında cirit oynayarak karşılarlar. Büyük sevgi gösterileri arasında ilk ayak bastığı yer olan Yenice Mahalle’deki Kılıççı Köprüsü’nde toplanan Kırşehirliler, büyük bir gövde gösterisiyle bugünkü Atatürk Caddesi’nde ilerleyerek, Belediye önüne gelirler.
Biz Kırşehirliler için 24 Aralık, bir bayram günüdür. Her Kırşehirli yıllar yılı 24 Aralık’ta Devletimizin Kurtarıcısı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün onurlandırdığı bugünü unutmaz.
Çocukluğumdan bu yana çok iyi hatırlıyorum ki Mustafa Kemal Paşa’nın Kırşehir’e gelişi büyük bir sevgi ve coşku içindeki törenlerle kutlanırdı.
60 yıl önce başlatılan Atatürk’ün Kırşehir’e geliş törenleri son yıllarda giderek tamamen sönük geçmeye başladı, ilk yıllardaki kutlamalardan eser kalmadı.
Atatürk’ün Kırşehir’e gelişinde ayak bastığı Kılıççı Köprüsü’nden itibaren Yenice Mahallesi’nde, Atatürk Caddesi’nde yol boyunda toplanan kalabalık Kırşehirlilerin alkışları arasında daha dün gibi hatırlıyorum.
Ne güzel günlerdi, o günler…
Ata’sına bağlı Kırşehirliler nerede bugün?
Ya şimdi Atatürk’ün adının geçtiği her yer kaderine terk edildi.
Ankara’da, İstanbul’da, İzmir’de, Antalya’da, Kayseri’de, Konya’da, Mersin’de, İzmit’te ve daha pek çok il ve ilçede yüzlerce Kırşehirliler Derneği var. Neden bir araya gelip her 24 Aralık’ta Atatürk’ün Kırşehir’e geliş törenlerinde görevlerini yerine getirmezler?
Bu sözüm ona Kırşehir dernekleri bulundukları illerde göstermelik yiyip-içmeli, Abdallarımızla eğlenceli geceler düzenliyorlar, yani kendileri çalıp kendileri oynuyorlar.
Kırşehir’de hiçbir zaman itici güç olamıyorlar.
Demek ki bu Kırşehirli dernekleri de özelliğini yitirmiş.
Büyük Kurtarıcı Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’dan Ankara’ya giderken Kırşehir’e gelişinin 97. yılında kurtardığı ülkemizin içinde bulunduğu duruma bakınca bugün Atatürk’e o kadar ihtiyacımız var ki diyoruz, ama Atatürk’ün de bir sözünü hatırlatıyoruz…
Yazımı Büyük Önderimiz Atatürk’ün şu veciz sözüyle noktalayalım:
“Şayet bir gün çaresiz kalırsanız, bir kurtarıcı beklemeyin. Kurtarıcı kendiniz olun.”