Muhalefet partileri üzerine düşen görevi yapmalı
Ülkemizde yaşanılan olayları düşünerek şöyle siyasete bir bakıyorum da demokrasiden, çok seslilikten ve katılımcılıktan uzak, zenginlik olarak görmemiz gereken farklı düşüncelere kulaklarını tıkayan, sanki sadece tek kutuplu bir düşüncenin yaygın olduğu izlenimi mevcut. İktidar partisi AKP her alanda sanki tek belirleyiciymiş gibi tavrını devam ettirmekte olduğunu açıkça göstermektedir.
İktidar partisi AKP her alanda sanki tek belirleyiciymiş gibi tavrını devam ettirmekte olduğunu açıkça göstermektedir.
Maalesef hal böyle olunca da, günlük yaşamımızı doğrudan olumsuz etkileyen bir dizi yanlışlıkların peş peşe gelerek ortaya çıkmasını görüyor ve yaşıyoruz.
AKP iktidarının hangi bir yanlışlığını dile getirelim diyoruz ama son günlerde kamuoyunu sıkça meşgul eden iç ve dış politika alanlarında yapılan yanlışlıklar bunlardan en belirgin ve daha güncel olanıdır. Televizyonun hangi kanalını açsak ya Suriye meselesi, ya da Güneydoğu Anadolu bölgemizde yaşanan olaylar ve burada ki insanlık dramı tartışılıyor.
Biz hep yazıp, çiziyoruz da…
Evet, bu yapılanlar doğru,
İyi de olmuş,
Pekala olmalıydı,
Bak ne güzel oldu, işte bunda ülkem ve insan yararı vardır diyemiyoruz.
Zira yanlış üstüne yanlış yapılırken, doğru yapılan pek bir şey de gözükmüyor.
Öyleyse iş muhalefet partilerine düşüyor.
Fazlasıyla kendilerine sorumluluğun düştüğü muhalefet partilerinden HDP Güneydoğu bölgesinin karlı ve fırtınalı deryasında boğulmak üzere,
Ülke yangın yerine dönmüş, MHP halen kendi iç işleriyle uğraşıyor. Partililer çözüm yolunu bulamadıklarından olsa gerek konuyu yargıya havale etmiş durumdalar, beklemekten başka çareleri de zaten yok.
Şu halde; CHP ayakta durabilen, ülke sorunlarına çözüm önerileri sunan, ne yaptığını ve ne yapılması gerektiğini bilen tek parti konumundadır.
Ancak, CHP 2015 yılında tamamladığı kongrelerinden sonra yeni oluşan genel ve yerel yönetimlerin daha yüksek performansı olacağı ve beraberinde de köklü bir değişimi getireceği beklentileri her geçen gün artmaktadır.
Bence, örgütlenme tabandan başlamalı ve CHP’nin yerel yönetimleri artık alışagelmiş tavırların dışına çıkmalı, hayırlı olsun ziyaretleri, iade-i ziyaretler, taziye ziyaretleri ile sınırlı kalarak kaybedilecek zamanın olmadığını bilmelidirler.
Artık yeni ve farklı şeylere ihtiyaç vardır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün CHP’sine gönül veren geleceğin öncüsü siyasi kadroların yereldeki ve geneldeki siyasi sorunları yerinde belirlemeli.
Kırşehir’de ve ülke genelinde yaşanılan gündemle ilgili olarak sık sık basın açıklamaları, kahve toplantıları, forumlar, paneller, partili üyelerle toplantılar yapılmalı, sivil meslek örgütleriyle ortaklaşa yapılacak etkinlikler düşünülmelidir.
Mevcut iktidarın ülkemizi getirdiği durum içler acısı…
İşte bu nedenledir ki, böylesi bir durumda bu sorumluluk CHP için ertelenemez bir görevdir.
Gerçekler her zaman kazanır ilkesini unutmadan halka gerçekleri her fırsatta anlatmak siyasetçilerin temel görevi olmalıdır.
CHP’nin tüm yerel ve genel kadroları artık yüksek sesle konuşmalı, ses çıkarmalıdır.