KIRŞEHİRLİLER’İN ANILARINDA
YAŞAYAN ÇARŞI ve SOKAKLARI

MİLLET BAHÇESİ'NDEN AHİ STADI'NA (8)

Kırşehir’in anılarımızdan çıkmayan çarşı ve sokaklarını anlatmaya bugünkü yazımızda da devam ediyoruz.
Kapıcı Camii yanından Kuşdilli Mahallesi’ne doğru yol açılırken Faik Selâmoğlu (Faik Paşa) hanının önünden geniş bir bölümü Terme Caddesi’ne bırakarak arsasını bugünkü yere çekmiş. Zaten burada Topal Akif adlı hemşehrimizin hanının olduğunu yaşları ilerlemiş hemşehrilerimiz çok iyi hatırlarlar. Üst tarafında da Baktıroğulları’nın bir başka hanı vardı.
Kapıcı Camii'nin arkasında bugün kuru yemişçi, kırtasiyeci ve diğer bazı esnafların oturduğu yer ise yıllar önce Hacı Muharrem Erdaş'a aitti. Hacı Muharrem Erdaş burayı Recep Denizci, Hasan Dörtok ve diğer bazı hemşehrilerimizle birlikte yaptırarak bugünkü hale getirdi. Hacı Muharrem Erdaş, yıllar sonra İstanbul'a yerleşti.
Bitişiğinde Numan Yılmaz’a ait binada şimdi LC Waikiki Mağazası bulunuyor. Bu binada bundan 50 yıl önce Kırşehir'in en güzel oteli olan Konak Palas vardı. Sahipleri Karakuyulu Bekir Koç ile Tepesidelikli Numan Yılmaz'dı. Daha sonra bu bina tamamen Numan Yılmaz'a geçti. Otel kapandıktan sonra burası bir süre Ziraat Bankası, sürücü kursu, Sümerbank olarak hizmet verdi ve sonunda modern bir giyim mağazası oldu.
Bu binanın yanındaki bazı siyasî partilerin, televizyon ve telefon satış mağazalarının, çiçekçinin, emlâkçıların bulunduğu Volkan Apartmanı'nın yerinde bundan 50 yıl önce kasap Kadir Baş'a ait tek katlı bina bulunuyordu. O yıllarda burasının kiracıları arasında radyo-televizyon tamircisi, elektrikçi gibi küçük esnaflar bulunuyordu. 1980'li yıllarda bu bina yerini Volkan Apartmanı'na bıraktı.
Terme Caddesi'nin sağ tarafındaki karşı dükkânlarda Saraycıklı Aslan Kardeşler'in, Kayserili kuru yemişçi ve elektrikçi Yaşar Başdoğan’ın dükkânları, biraz ilerleyince elektrikçi Mehmet Zorlu'nun dükkânı, Demirkol Kardeşler'in pastanesi ve saatçi İsmail Dinçer'in dükkânı ile terzi, berber gibi esnafların oturdukları Mermerler Apartmanı bulunuyordu.
Büyük bir giyim mağazası ile Kasaplar Çarşısı'nın olduğu geniş alanda hâl binası vardı. Bu binanın karşısında ise 1980'li yıllarda bankerlik yapan Karabiber'in Nihat Taşkın ve kardeşlerinin odun-kömür ardiyesi vardı. Buradan başlayarak sıralanan İnce Apartmanı, Terme Apartmanı, Hukukçular Apartmanı, MHP ve Türk Ocağı'nın bulunduğu apartmanın arka tarafları tamamen Çirkef” diye anılan bataklık ve kavaklıktı.
1960'lı yılların sonunda bir grup avukat, doktor, öğretmen ve tüccarlar bir araya gelerek Hukukçular Apartmanı'nı yaptırdılar. Hukukçular Apartmanı o yıllarda Kırşehir'in en modern, en konforlu apartmanıydı. Kooperatifin kurucuları arasında bulunan doktor Adem Egeli, avukat Nafiz Bayındır, avukat Ekrem Ultav, manifaturacı Hasan Hangül, avukat Hasan Hangül, öğretmen Abdullah Arcan, bakkal Sait Erkut, manifaturacı Şinasi Akyüz ve diğer bazı hemşerilerimiz bu apartmanda uzun yıllar oturdular. Hukukçular Apartmanı'nın o günkü sahipleri arka tarafa da kapalı ve açık sinema yaptırdılar. Bu sinema uzun yıllar Kırşehirlilere hizmet verdi. Bu sinemanın yeri ve yanındaki arsa satılarak Ticaret Borsası Başkanı Neşet Yavuz'a geçti. Burada bulunan ve parti kongrelerine de sahne olan Menekşe Düğün Salonu da geçtiğimiz yıllarda yıkılarak anılar arasında yer aldı.
Hukukçular Apartmanı’nın yanındaki MHP ve Türk Ocağı’nın bulunduğu binanın yerinde ise Belediye'ye ait bir baraka vardı. O yıllarda buranın kiracıları elektrikçiler, radyo-televizyon tamircileri, oto emlâkçısı gibi esnaflardı. Belediye Başkanı Metin Çobanoğlu buraları yıktırarak kat karşılığı müteahhide vermek suretiyle bugünkü binaların yapılmasını sağladı.
Terme Caddesi’nin karşı tarafına geçtiğimizde bugün Japon Pazarı'nın olduğu binanın yerinde "Kulaksız Hoca" adlı hemşehrimizin kepek-küspe ardiyesi vardı. 75 yıl önce burasının arka tarafında namazgâh olduğunu eski hemşehrilerimiz hatırlarlar. Şimdi burada da birçok giyim mağazası Kırşehirliler'e hizmet veriyor.
Terme Kaplıcası yönüne doğru ilerlemeye devam ediyoruz. Bugün bakkal, berber ve fotoğrafçının olduğu yerde yine küçük dükkânlar vardı. Bugün Sülükçüler Apartmanı olarak bilinen yerde ise bundan 50 sene önce eski sanayi esnaflarından Ali Rıza Sülükçü'nün iki katlı bir evi vardı. Daha sonra Ali Rıza Sülükçü burayı alt tarafındaki arsalarla birleştirerek üstü apartman, altı geniş iş yerleri olan büyük iş merkezinin yapılmasını sağladı. Bugün Gümüş-Turhan Apartmanı'nın bulunduğu yerde ise briket imalâthanesi ve mezar taşı atölyesi vardı. Burasının sahipleri de buraya apartman yaptırdılar, bu apartmanın giriş katında da bazı esnaflar hizmet veriyor. Hemen bitişiğindeki Seyfeli Apartmanı'nın olduğu yerde ise 50 yıl önce hızarcılar, keresteciler ve kavakçılar vardı. Burası da yıkılarak bugünkü hale getirildi.
Sözünü ettiğim bu apartmanların arka tarafında kurulan Sebze Pazarı'nın olduğu yerde ise büyük bir kavaklık vardı. Dönemin Belediye Başkanı Kemal Hotomaroğlu bu arsanın sahibi Hacı Ömer Akyüz'le anlaşarak arsayı aldı ve burasını pazar yerine dönüştürerek Kırşehirliler'e kazandırdı. Belediye Başkanı Kemal Hotomaroğlu da bu hemşehrimize cami yapılmak üzere şimdi yıkılmış olan eski sanayi çarşısının yanındaki arsayı vererek o hemşehrimizin bugünkü Sanayi Camii'nin yapılmasını sağladı.
Yukarıda belirttiğim gibi o yıllarda Terme Caddesi bugün Çağlayan Kardeşler'in olduğu yerden başlayarak Sanayi Camii’ne kadar tamamen bahçe ve sağlı-sollu kerpiç duvarlarla çevrili kavaklıktı. Sanayi Camii’nin karşısındaki iş yerinde Ardıç Kardeşler uzun yıllar demir, sac, çimento ve kireç sattılar. Daha sonra burası yıkılarak öğrenci yurdu, market, restoran, ayakkabıcı ve diğer bazı iş yerlerinin yer aldığı binaya dönüştürüldü.
Bu binanın bitişiğindeki Baktıroğulları'ndan Yurduşen Pamukoğlu’na ait arsa ise başkalarına devredilerek bir kısmı öğrenci yurdu, bir kısmı alış-veriş merkezi haline getirildi.
Yıkılarak arsa haline getirilen eski sanayi sitesinin olduğu yer Kırşehir’in en eski mezarlıklarından olan Koru Mezarlığı idi. Koru Mezarlığı bugünkü Sanayi Camii'nin yanından başlayarak İmam-Hatip Okulu'nun yanına kadar uzanırdı. Mezarlık 1960’lı yıllarda kaldırıldı. Bu alana sanayi sitesi, daha sonra Erkek İlköğretmen Okulu, bugünkü Eğitim Fakültesi, Endüstri Meslek Lisesi, Meslek Yüksek Okulu, eski adı Namık Kemal İlkokulu olan bugünkü Erol Güngör İlköğretim Okulu, eski Ticaret Lisesi olan Mehmet Akif Ersoy Lisesi, eski Halıcılık Okulu olan bugünkü Millî Eğitim Müdürlüğü binalarını yaptılar. Kısa süre önce Millî Eğitim Müdürlüğü’nün bitişiğine Şamil Ekinci İş Merkezi yapıldı. Bu iş merkezinde Migros, McDonald's gibi iş yerleri açıldı, üst katları da öğrenci yurdu olarak hizmet veriyor.
Bugün Sülükçü Petrol ve Millî Eğitim Müdürlüğü’nün olduğu yerde Hayvan Pazarı kuruluyordu. Sülükçü Petrol'ün alt tarafında kurulan Belediye Halk Pazarı'nın olduğu yerde ise Sırsaray Restaurant vardı. Tamamı kavaklık olan bu yerin Kılıçözü Çayı tarafında Kasap Tahsin'in evi ve kavaklığı vardı. Hemen alt tarafında Dr. Cahit Gürses'in babası Aklıyuka'nın Mehmet Ali Gürses'in, az ileride Rahmi Erdem'in iki katlı evi vardı. Bugünkü Belediye Başkanı Yaşar Bahçeci bu pazarı kaldırarak otoparklı modern bir kapalı halk pazarı haline dönüştürdü.
Eğitim Fakültesi’nin karşısında bugün Verem Savaş Dispanseri, Terme Polis Merkezi, üç yıldızlı bir otel ile kafe ve bazı iş yerleri bulunuyor.
Terme Caddesi'yle ilgili araştırmalardan bugünkü Terme Caddesi’nde tek atlı arabanın gidip geldiğini, mezarlıkların içinden geçen bataklık bir yolun olduğunu, Terme adının sıcak sudan kaynaklanan termalden geldiğini, Terme Kaplıcası'nın ilk suyunun bugün Ahi Evran Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi ve Grand Hotel Terme arasındaki kayalıkların arasından çok az miktarda çıktığını öğreniyoruz. Yine öğrendiğimize göre bu suyu İkinci Dünya Savaşı'nda Almanya'dan Türkiye'ye sığınmış bir grup Alman vatandaşı arasında yer alan Prof. Dr. Fritz Baade’nin eline bir külünk alıp Terme kayalıklarını kaza kaza çoğaltmıştır. Yani Alman profesörü Baade Kırşehir Terme Kaplıcası'nın bir anlamda isim babası da olmuştur. Onun için bundan 60 yıl önce görev yapan Belediye Meclisi aldığı bir kararla Prof. Baade'ye Kırşehir'in fahrî hemşehrisi pâyesini vermiş, daha sonra da Terme Caddesi'nin adını Prof. Baade Caddesi olarak değiştirmiştir. Bununla birlikte bu caddenin adı Terme Kaplıcası'na gitmesi dolayısiyle Terme Caddesi olarak anılageliyor.
Şehrimizin tam ortasındaki Cacabey Medresesi’nin en az 70 yıl önce başlayan çevre düzenlemesinin yapılarak etrafının açılması konusunu o günden bu güne yapılan çalışmaların hep içinde ve başında yer almış "Ahi Baba" Mustafa Karagüllü’den dinlediğim bazı tarihî kesitleri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Kırşehir emiri ünlü bilim adamı Caca Bey adına kurulan medrese tarihi itibariyle önemli bir Selçuklu âbidesidir. Bu tarihî eser aynı zamanda astronomi bilimi okulu idi. Bu ünlü medresenin etrafının istimlâk edilerek açılması, özellikle şimdiki Cacabey Parkı’na bakan alanın Cacabey Meydanı ve Parkı olarak peyzajını Türkiye’nin tanınmış profesörlerine yaptırarak zamanın başbakanı Adnan Menderes'e bir heyet marifetiyle gidildiğini Mustafa Karagüllü hep anlatır. Adnan Menderes Kırşehir heyetini dinledikten sonra heyeti İmar ve İskân Bakanlığı'nın ilgili makamına gönderir.
Cacabey Medresesi, Çarşı Camii ve Kapıcı Camii 1940'tan 1948'e kadar harp dönemlerinde zahire ambarı olarak kullanılmış. Bu Selçuklu eserlerinde büyük bir tahribat oluşması, hattâ küflenen zahirenin kokması sebebiyle eserlerin yanına yaklaşılamaması üzerine Vakıflar Daire Başkanlığı'na Mustafa Karagüllü Cacabey Camii arkasındaki şehir çarşısında 50 kadar kiracısına da imzalatmak suretiyle dilekçe verir. Bu dilekçe üzerine Demokrat Parti'nin organı Zafer gazetesinde başyazar Mümtaz Faik Fenik başyazısında ve eşi Adviye Fenik “Sarı Çizmeli” köşesinde "Satılık Cami" olarak eleştirmişler. Yazılarda "Cami bu, satılır mı, tapusu olur mu? Kırşehirliler işte budur. Camiden bile siyaset yapmaya kalkarlar" şeklinde ağır eleştirilerde bulunmuşlar. Bu yazıya tanınmış kütüphaneci Lütfü İkiz'in Mustafa Karagüllü’nün ağzından gazeteci Adviye Fenik’e hitaben bir yazı yazarak "Siz bir zamanlar Ulus gazetesinin stajyer muhabiri iken gazetenizde sayfalar dolusu yayınlanan satılık cami ilânlarını nasıl unutabilirsiniz? Kaldı ki biz imza sahipleri bu tarih şahidi eserlerin satılmasını değil, acele restorasyonlarının yapılmasını istiyoruz. Biz maddî ve manevî olarak Vakıflar İdaresi’nin hizmetindeyiz" şeklinde tepki gösterirler.
Cacabey Camii, Ahievran Türbesi ve Kale Camii'nin tarihî dokusuna uygun tarzda peyzajlarının yapılması için Gazi Üniversitesi eski rektörlerinden Prof. Şakir Akça'ya esnaf kuruluşları, Kültür ve Turizm Derneği olarak müracaatta bulunulur. Bunun üzerine Prof. Dr. Orhan Cezmi Tuncer başkanlığında bir bilim heyeti Kırşehir’e davet edilerek tarihî eserlerimizin peyzaj projesi yaptırılmış ve Cacabey Parkı’nın böylece 1953 yılında meydana katılması sağlanır.
50 yıl öncesinden hatırladığım kadarıyla Cacabey'in yola ve batıya bakan tarafında küçük küçük baraka dükkânların olduğunu belirtmek istiyorum. Bugün köşe başındaki Yalçın Ticaret'ten eski Tekel binasına kadar olan yerde eski Selçuklu evi ve konaklarının olduğunu eski hemşehrilerimiz çok iyi bilirler. Bugün Yalçın Ticaret'in olduğu yerde bundan 50 yıl önce ekmekçi Veli Ağa'nın fırını vardı. Bu fırının yanında ise Taciroğlu Ambar'ın Kırşehir yazıhanesi bulunuyordu.