Kapıcı Camii'nden Mustafa Karagüllü'nün eski Şehir Çarşısı’na doğru yürümeye devam ediyoruz. bugün köşe başındaki Denizbank’ın üstünde bulunan dükkânda Hüseyin Kurukafa'nın varillerin içine hortum atarak çektiği gazı şişelere doldurup sattığını hatırlıyorum. Yanındaki dükkânda Kındamlı Ömer Öncül testi, çanak çömlek satar, bir yandan da kalaycılık yapardı. Bugün Çağ Üç Pasajı’nın olduğu yerdeki ahşap evde bankacı Ömer Karadeli’nin kardeşi ile ortak kaynakçı dükkânları vardı. Daha sonra buralar el değiştirdi, yoğunlukla başka illerden gelen işçilerin oturup kalktıkları işçi kahvesi oldu. Şimdi burada bakkal ve terzi dükkânları, emlâkçı ve dernek yazıhaneleri bulunuyor.
Denizbank'ın hizmet verdiği köşe başındaki yerde şehrimizin tanınmış ve dürüst tüccarlarından Kayserili Arif Ağa’nın oğulları Yaşar ve Erdal Başar ile damadı Fevzi Erdem’in birlikte uzun yıllar otomobil bayiliği, oto lâstikleri ve akaryakıt bayiliği yaptılar. Hâlen aynı işi torunları Arif ve Şener kardeşler Ankara karayolundaki Shell akaryakıt istasyonunda sürdürüyorlar.
Çubuk İş Merkezi'nin olduğu yerde emekli öğretmen Özbağlı Yusuf Caner'in iki katlı eski bir binası vardı. Yusuf Caner'in oğlu Kemal Caner Ankara SSK Hastanesi'nde uzun yıllar doktorluk yaptı. Üstünde Teknik Ziraat Müdürlüğü'nün hizmet verdiği, daha sonra da Anavatan Partisi'nin faaliyet gösterdiği bu binanın altındaki kiracıları o yıllarda herkes yakından tanırdı: Fırıncı İbrahim Gökçebel, bakkal Kortululu Şevket Erdoğan, bakkal Nusret Macar, berber Salih Çözen, lokantacı Cesur, toptan gıdacı Ali Rıza ve Hikmet Ülgen kardeşler, bira ve meşrubat bayii Numan Kederoğlu... Binanın orta yerinden üst kata çıkan merdivenlerin altındaki küçük bir büroyu Yusuf Caner kayınbiraderi Mustafa Mahmutoğlu'na tahsis etmiş, o da burada kırk yıla yakın dostları Nurettin Seyfelioğlu, İrfan Çopuroğlu, Niğdeli Hüseyin'le beraber oturmuştu.
Tüccarlar İş Hanı’ndan pasajın içine doğru ilerlediğimizde karşımıza 60 yıl önce Kırşehir'in ticarî hayatının kalbinin attığı "Ahi Baba" Mustafa Karagüllü’nün babası Sıddık Karagüllü’ye ait han ve Şehir Çarşısı karşımıza çıkardı. O yıllarda Kırşehir'e gelen misafirlerin ağırlandığı bu çarşıdaki Mustafa Karagüllü’nün yazıhanesi her gün Kırşehirliler'le dolup taşardı. Kırşehir'in ticarî, siyasî, ekonomik, sosyal her konusu bu yazıhanede dillendirilir, siyaset burada şekillenirdi.
Bu çarşıyla ilgili neler yazılması gerektiğini düşünüyorum; fakat yazmayla, anlatmayla bitecek gibi değil. Bu çarşının yıkılıp yok olmasıyla Kırşehir'in yakın tarihi de kaybolup gitmiş. Çünkü bu çarşıdaki bütün dükkânlar kendisine ait olan Mustafa Karagüllü'nün yazıhanesinin değişmez simalarından Kırşehir'in yetiştirdiği değerli siyasetçi, büyük vatansever, gerçek Türkçü ve Türkmen Osman Bölükbaşı partisinin her şeyini burada yazıp çizer, değerlendirirmiş. Bıyıklı Galip, Bekir Hatunoğlu, Belediye başkanları Fazıl Yalçın, Vehbi Demir ve Ziya Kılıçözlü, Kırşehir'in valileri, kamu kurum ve kuruluşlarının idarecileri her gün burada imişler. Burada toplanırlar, Kırşehir'in meselelerini burada enine boyuna tartışırlarmış. Hattâ Mustafa Karagüllü Sedat Kirtetepe'nin valiliği döneminde Millet Partisi'nden İl Genel Meclisi üyesi iken Kırşehir İmam-Hatip Lisesi'nin kuruculuğunu ve başkanlığını Süleyman Genç ile birlikte yürütmüşler. Kırşehir o zaman birlik ve beraberlik içinde imiş. Hemşehrilik bağları en üst seviyede imiş. Bu arada yeri gelmişken belirteyim: O yıllarda Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı Av. Akıp Aksaç, Adalet Partisi İl Başkanı Ertuğrul Ersan, Millet Partisi İl Başkanı Bekir Hatunoğlu yine burada bir araya gelirler, Kırşehir'in meselelerini oturup konuşur, tartışırlarmış.
Cacabey Camii yanındaki parktan Burhan Ulutan Caddesi'ne, oradan da İmaret Mahallesi ve 27 Evler'e çıkan caddeyi Vali Sedat Kirtetepe döneminde Mustafa Karagüllü'nün açtırdığını öğreniyoruz. Şehir Çarşısı'ndan yana olan eski Kederoğlu İş Hanı ile Çağ Üç Pasajı'nın, yani bugünkü mobilyacıların bulunduğu yerdeki kendine ait 14 dükkânı Mustafa Karagüllü bir kuruş bile almadan bu caddenin açılması için bağışlamıştı. Amaç Kayseri ve Ankara yönüne giden araçların kolayca şehir içine girmelerini sağlayarak şehirde ticaretin canlanmasına katkıda bulunmaktı. Çünkü Yenice Mahalle'den geçen eski Kayseri yolu dar ve dolambaçlı idi. Yeni yolun açılmasıyla araçlar şehirden rahatça geçmeye, geçerken de konaklayıp alış-veriş yaparak ihtiyaçlarını karşılamaya başlamışlardı.
Mustafa Karagüllü'nün hanını ve çarşısını araştırırken geçmişe dönüp bakıyorum: Anılarımızdan çıkmayan eski esnafların büyük çoğunluğu bu çarşıda manavlık yaparlardı. Çarşıda kaynakçı dükkânları, lâstik ayakkabı, hazır elbise satan pazarcı esnaflarına ait dükkânlar ve depolar vardı. Çarşının en büyük özelliklerinden birisi de meşhur kebapçı Ethem Ağa'ya ev sahipliği yapmasıydı. Ethem Ağa’nın kebabının kokusunu ve lezzetini eskiler hâlâ anlata anlata bitiremezler. Çarşının içinde meşhur bir de havuzlu kahvehane vardı hepimizin yakından bildiği. Bu kahvehaneyi de Kındam Mahallesi'nin eski muhtarlarından Hasan Gökçınar işletirdi. O yıllarda Kırşehir'in sebze pazarı pazar ve pazartesi günleri burada kurulurdu.
Şehir Çarşısı ve hanın yıkılmasıyla birlikte yerinde Tüccarlar İş Hanı yapıldı. Burada bugün Ticaret ve Sanayi Odası hizmet veriyor. Şimdi Aksoy İş Hanı olan gazetemiz "Kırşehir Çiğdem"in de bir dönem faaliyet gösterdiği binanın olduğu yerde bundan 50 yıl önce Emniyet Oteli vardı. Gazetemizin bulunduğu sokaktan Cacabey Camii'ne doğru çıkarken Yağmur Oteli, üstünde de birkaç yıl önce yıkılan Cacabey Pasajı bulunuyordu. Şimdi ise burada çok katlı bir mobilya mağazası yer alıyor. Onun yanındaki eski Kederoğlu İş Hanı’nın olduğu yer alışveriş mağazası olarak faaliyet gösterdikten sonra satılarak mobilya mağazasına dönüştürüldü.
Gazetemiz "Kırşehir Çiğdem"in de bir dönem yer aldığı bu adanın o yıllarda gerçekten Kırşehir tarihinin en önemli mekânlarından biri olduğunu biliyoruz. Mllet Partisi Genel Başkanı Osman Bölükbaşı Kırşehir'e geldiği zaman mitingini hep Kapıcı Meydanı'nda yapar, il başkanı Bekir Hatunoğlu ve diğer partilileriyle birlikte Mustafa Karagüllü'nün yazıhanesine uğramadan, bütün Kırşehirlilerle bire bir görüşmeden Ankara'ya dönmezmiş. Burada toplanan Kırşehir'in ileri gelenleri, belediye başkanları ve valilerin çok güzel sohbet ve muhabbetleri olurmuş. Mustafa Karagüllü'nün yazıhanesinde hemşehrilerimiz oturduğu sırada dönemin Belediye Başkanı Ziya Kılıçözlü'nün ağırlığı, ağırbaşlılığı, beyefendiliği karşısında çok samimî arkadaşı Galip Arısan'ın "Ulan koca Reis, Kırşehir yansa anam avradım olsun itfaiyeye haber vermen" şeklinde yaptığı espri karşısında herkes kahkahalara boğulmuş. Şimdi ne bu değerler kaldı, ne de espri yapan muhabbet ehli insanlar...
Terme Caddesi’nin yıllardır gelmiş geçmiş pek çok siyasî partinin meydan mitinglerine sahne olduğunu eskiler çok iyi hatırlar. Yıllarca Mahmutoğlu Eczanesi olarak faaliyet gösteren ve şimdi telefon-elektrik faturaları tahsilâtı yapan iş yerinde ise kolonyacı Ali Doğangün’ün kolonya imalâthanesi vardı. Bu dükkânın bitişiğinde Şemsi Yastıman'ın babası Şekerci Ahmet Ağa'nın bakkal dükkânı vardı. Bu dükkânı ve Şekerci Ahmet Ağa'yı eski Kırşehirliler unutmamışlardır. Ahmet Ağa kolunda kolcaklarıyla tezgâhının başında müşterilerine hizmet ederdi. Yaptığı çemen çok meşhurdu. Burası hâlâ çocukluk anılarımızı süsler. Bu binanın üstünde açtıkları muayenehanelerde Doktor İsmail Yağız ve Doktor Nevzat Unutmaz Kırşehirliler'e hizmet verdiler. Doktorların muayenehanesinin bulunduğu yerde şimdi bir hemşehrimiz sigortacılık yapıyor.