Şu MHP denen partinin son politikalarını izleyince Türk milliyetçileri artık bu partiye oy vermezler sanırım. Zira hatırlatmak isterim ki MHP bütün sağı toplamaya çalışan AKP’ye karşı inanılmaz bir direniş örneği sergileyerek geçen yıl ki 7 Haziran seçimlerinde yüzde 16.

Şu MHP denen partinin son politikalarını izleyince Türk milliyetçileri artık bu partiye oy vermezler sanırım.
Zira hatırlatmak isterim ki MHP bütün sağı toplamaya çalışan AKP’ye karşı inanılmaz bir direniş örneği sergileyerek geçen yıl ki 7 Haziran seçimlerinde yüzde 16.3 oy almıştı.
Üstelik bunu AKP’nin Anayasa’yı delmek pahasına yaptığı “çözüm süreci”ni bitiren, PKK’ya yüklenen ve HDP’yi suçlayan milliyetçi seçim kampanyasına karşı başarmıştı.
2011 seçimlerine göre oylarını 3 puan, Meclis’teki varlığını 27 sandalye arttırmıştı.
Aslında 2011’deki yüzde 13 oy oranı da büyük bir başarıydı.
Çünkü o seçimlerde de Ak Parti tüm gücüyle MHP’yi baraj altında bırakmak için bir kampanya yürüttüğünü hepimiz biliyoruz. Hatta iğrenç kaset olaylarını da hatırlayınız.
İşte 7 Haziran seçimlerinden sonra ne olduysa oldu, genel başkanları Devlet Bahçeli akıl almaz yanlışlıklar yaptı. Meclis Başkanlığı seçimlerinde CHP’li Deniz Baykal’ın karşısına dün Cumhurbaşkanı adayı gösterdikleri Ekmeleddin İhsanoğlu’nu çıkardı kazanamayacağını bile bile… Hiç düşünmedi ki MHP’nin oylarıyla Meclis Başkanlığına seçilemeyeceğini…
AKP’nin politikalarına alet oldu.
AKP “Haydi buyurun yeni bir erken seçime” dedi.
İşte o zaman MHP Meclis’in yavrunun yavrusu muhalefet partisi durumuna düştü. Kırşehir’de de kazandığı bir milletvekilini kaybetti.
Pek çok ildeki çıkardığı milletvekillerini tümden kaybetti. Yani MHP’li ve ülkücü seçmenler Devlet Bahçeli’nin politikalarına tahammül edemediler ve 1 Kasım seçimlerinde MHP’yi cezalandırdılar. Ama hâlâ görüyoruz ki ne Devlet Bahçeli, ne de çevresi bu cezalandırma olayından kendilerine bir pay çıkarmıyorlar.
Meclis’te HDP’nin gerisinde kapının kenarında oturuyorlar ne acı…
Bundan sonraki gelişmeleri hepimiz yakından takip edeceğiz.
Devlet Bahçeli ve partisinin politikaları değişti sanki…
Zira sürekli AK Parti’yi destekliyor. Bu durum Türk milliyetçilerini ve inadına partisine oy verenleri çileden çıkartmaya yetmişti.
Siyasi ve ideolojik olarak MHP’yi AK Parti’den ayrıştıran ve onun karşısında güçlü kılan faktör, milliyetçilik bağlamındaki “barış süreci” karşıtlığı idi.
Yine hatırlayınız Devlet Bahçeli’nin “Barış süreci” karşıtlığı adeta bir “Kürt Partisi düşmanlığı”na dönüştüren, nefret söylemine yakın demeçleri vermekte sakınca görmediğini hayret ve ibretle izledik.
Anlıyoruz ki Bahçeli’nin böyle “aşırı restleşmesi”nin altında AK Parti’nin artık sert milliyetçiliğine dönüşen politikalarının ve MHP tabanına sürekli mesajlar ileterek MHP’nin oylarına göz koydukları da kaçınılamaz.
Bütün bu olumsuzlukları bilmesine rağmen, MHP’nin giderek oy kaybetmesine neden olan politikalara rağmen Bahçeli’de hiçbir değişiklik yok.
Anlıyoruz ki her hafta grup toplantılarında bir sağa bir sola dönerek konuşma yapmakla MHP’yi kurtaramayacağını bilmesine rağmen hala inat ettiğini, hiçbir memleket meselesine olumlu bakmayarak karşısında seçimli kurultay isteyen dava arkadaşlarına “paralelci” diyecek kadar, yıllardır partide beraber görev yaptığı arkadaşlarına çamur atacak kadar küçülmesinin altında yatan nedenler nelerdir Türk milliyetçileri ve ülkücüler anlamış değildir.
Yeni bir lider yeni bir seçimli kurultay için yola çıkan nitelikli, kariyerli insanlara, MHP’lilere, Bahçeli’nin Ak Parti’ye sıcak bakan politikalarıyla genel başkan adaylarının yollarının nasıl kesildiğini, kimlerin yardım ve desteği olduğunu milliyetçiler ve ülkücüler unutmayacak ve Türk siyasi tarihine nasıl geçtiğini hatırlayacaklardır.
Ama olan MHP’ye olacak, o da ilk seçimde Bahçeli ile birlikte baraj altında kalacaktır. Durum öyle gözüküyor. Başka çare de yok.
İşte o zaman Bahçeli’yi de, MHP’yi de kimse kurtaramayacaktır. Ak Parti’nin iktidarını sürdürmesi ve hedefine ulaşması için Bahçeli’nin politikaları yetecektir. Zaten Bahçeli de bunu yapmıyor mu?
İşte herkes yakından görüyor. Bahçeli ve MHP’yi “AKP’nin koltuk değneği” olduğunu herkes biliyor.
Bütün bu politikaları gören ve izleyen MHP’nin gerçek Türk milliyetçileri ve ülkücüleri yeni bir lider arayışlarını sürdürürken, Bahçeli hâlâ 2018 Mart’ını gösteriyor.
Düşünmüyor ki 2018 yılına kadar MHP ne hale gelecek.
Kim bilir “Devlet Bahçeli de, Türkeş’in oğlu Tuğrul Türkeş gibi Ak Parti’ye yelken açabilir” yorumları yapılıyor.
İşte Ak Partiyi hiç eleştiriyor mu? Tam iktidar partisinin istediği gibi açıklamalar yaparak vaziyeti idari ediyor. Bahçeli’nin şimdi en büyük muhalefeti karşısına çıkan lider adayı partilileridir.
Partideki “tek adam yönetimi” ile bu durum nereye varır?
Demokrasinin ekmek kadar, su kadar temel ihtiyaç sayıldığı bir çağda Amerika ile Küba’nın bile bir araya geldiği bir dünyada MHP’liler partilerinin Bahçeli’nin iki dudağı arasında can çekişiyor olduğuna artık tahammülleri kalmadığını söylüyorlar.
Milliyetçiliğin her anlamda yükselişte olduğu bir dönemde MHP’nin Bahçeli ile çöküşe geçmesinin tek açıklaması budur.
Bunu yazın bir kenara MHP şayet Bahçeli ile devam ederse kesinlikle baraj altında kalacaktır.
Çünkü Bahçeli başka türlü gitmiyor.
Geriye ne kalıyor?
Buğdayla koyun, gerisi oyun!