MENDERES KIRŞEHİR'İ 'ANORMALLİK GÖSTERİYOR' DİYE CEZALANDIRMIŞTI

Demokrat Parti iktidarının 1954 yılında yapılan seçimlerden iki ay sonra kendilerine oy vermeyen Kırşehir'i ilçe yaparak cezalandırmasını, 1957 yılında iktidarın hapsettiği Millet Partisi lideri Osman Bölükbaşı'yı Kırşehirlilerin oylarıyla demir parmaklıklar arasından kurtarmasını genç kuşaklar bilmese de tarih unutmamıştır, unutmayacaktır. Birinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden hemen sonra girdiğimiz çok partili demokratik yaşamda Kırşehir'in hep kendine özgü bir yeri olmuştur.


Birinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden hemen sonra girdiğimiz çok partili demokratik yaşamda Kırşehir'in hep kendine özgü bir yeri olmuştur. Özellikle 1950-1960 döneminde Kırşehirliler siyasî inançları uğruna dünyaya parmak ısırtacak bir mücadele vermişler, yazık ki bu erdemli davranışlarının cezasını çekmişlerdir, hem de çok pahalı bir biçimde...
27 yıllık CHP saltanatına 14 Mayıs 1950'de son verip tek başına iktidara gelen Demokrat Parti dört yıl süren cicim ayları geçince ne yazık ki gerçek yüzünü gösterdi, 2 Mayıs 1954 seçimlerinden sonra çıkarmaya başladığı seçim hürriyetini rafa kaldıracak anti-demokratik kanunlarla memlekette terör estirirken muhalefete gözdağı vermek için de ilçeleri ve illeri cezalandırmak yoluna saptı.
2 Mayıs 1954 milletvekili seçimlerinde Demokrat Parti tüm olumsuzluklara rağmen yüzde 58.22 oranında oy elde ederek 504 milletvekilliği gibi ezici bir çoğunlukla Meclis'e geldi. Buna karşılık muhalefet cephesinde yer alan partiler ise yüzde 41.14 oranında oy topladılar. Cumhuriyet Halk Partisi yüzde 36.34 oyla 31 milletvekili, Osman Bölükbaşı'nın liderliğindeki Cumhuriyetçi Millet Partisi yüzde 4.80 oyla, o da sadece Kırşehir'den 5 milletvekili olmak üzere toplam 36 milletvekili, bağımsızlar 1 milletvekili çıkardılar.
Eğer seçimde çoğunluk sistemi yerine nisbî temsil sistemi uygulansaydı Demokrat Parti 325, Cumhuriyet Halk Partisi 195, Cumhuriyetçi Millet Partisi 26, bağımsızlar 1 milletvekilliği kazanacaklardı. Yani Meclis'te iktidar 328, muhalefet partileri 224 milletvekili ile temsil edileceklerdi.

KIRŞEHİR'DEN SONRA SIRA HÜRRİYETLERİ KISMAYA GELMİŞTİ

2 Mayıs 1954 seçimlerinde halkın eğilimlerini gören Demokrat Parti bu durumu kendi açısından tehlikeli bir gidiş olarak görerek seçimden 10 gün sonra seçim kanununda değişikliği öngören tasarıyı Meclis'e getirdi. Osman Bölükbaşı'nın memleketi oluşundan dolayı da cezalandırılacak illerin başına Kırşehir'i aldı, 30 Haziran 1954 tarihinde Kırşehir'i ilçe haline getiren meş'um kanunu çıkartmaktan çekinmedi. Böyle hareket etmekle aklı sıra seçim zaferinin gürültüleri ve şaşkınlıkları arasında demokrasiden uzaklaşışını ve geriye gidişini örtmek istiyordu. Demokrat Parti her zaman seçimi kazanacağı inancında değildi. Bu inançta olmadığı için de seçimleri demokrasi dışı tedbirlerle kazanmak üzere hazırlıklara girişti. Kırşehir'i ilçeliğe mahkûm ettikten bir hafta sonra seçim kanununda da alelacele değişiklik yaparak 7 Temmuz 1954 tarihinde seçim hürriyetlerini yok eden 6428 sayılı kanunu çıkarttı. Öyle ki partilerin güç birliği yapmasını bile yasakladı. Ancak bu tedbirler de işe yaramadı, üç yıl sonra 1957'de gittiği erken seçimlerde gasp yoluyla iktidarda kalabildi. Demokrat Parti iktidarının artık sonu görünmüştü.
Abdi İpekçi ve Ömer Sami Coşar'ın birlikte hazırladıkları ve Milliyet gazetesinde 1962 yılında yayınlanan, daha sonra kitaplaştırılan “İhtilâlin İçyüzü” adlı yazı dizisinde Demokrat Parti'nin 1954 seçimlerini izleyen “subayları ihtilâle tahrik eden” icraatı şöyle anlatılıyordu:
“Seçimleri takip eden günlerdeki icraat basına ve muhalefete karşıydı. DP idarecileri demokrasinin en seçkin vasfı olan murakabeyi işlemez hale getiriyordu. Tenkide tahammülü kalmayan Demokrat Parti hükûmeti basın kanununu ağırlaştırıyor, muhalefet gazetesi yazı işleri müdürü ile birlikte ihtiyar gazeteci Hüseyin Cahit'in hapse tıkılmasında beis görülmüyordu. Halk Partisi devrinde muhalefete radyoda tanınan konuşma hakkı kaldırılıyor, Demokrat Parti'ye oy vermeyen Kırşehir cezalandırılıp kaza yapılıyor, 'görülen lüzum üzerine emekliye sevk' makinesi işlemeye başlıyordu. Her mahallede milyoner yaratan enflâsyon politikası mahallenin geri kalan dar ve sabit gelirli sâkinlerini gittikçe fakirleştiriyor, hayat pahalılığı artıyor, vatandaşlar arasında uçurum gittikçe derinleşiyordu. Daha ilk gününden kendini belli eden partizanlık ise alabildiğine yürüyordu. Rüşvet ve suiistimal hikâyeleri ağızdan ağıza fısıldanmaktan çıkmış, aleniyete dökülmüştü.”

“DEMOKRAT PARTİ EGEMENLİĞİ ÇİĞNEMİŞ BİR PARTİDİR”

1971 yılında Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili Reşit Ülker o sırada Ankara Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku doçenti olan Dr. Tuncer Karamustafaoğlu'nun seçim hukuku alanındaki değerli eserinden alıntılar yaparak Kırşehir'in ilçeliğe düşürülmek suretiyle cezalandırılmasına da yer verdiği incelemesinde şöyle diyor:
Partilerin birbirleriyle güç birliği yapmaları, beraber hareket etmeleri en olağan ve en demokratik haklarıdır. Eğer bu anayasaya ve insan haklarına aykırı hüküm getirilmemiş olsa idi güç birliği ile Adıyaman, Amasya, Burdur, Diyarbakır, Gaziantep, Giresun, İçel, Isparta, Konya, Muş, Siirt, Sinop illerinde CHP 100 milletvekilliği daha alacaktı. Böylece bütün hileler ve seçim gasplarına rağmen 278 milletvekiline sahip olacak, oy oranı da yüzde 46'ya yükselmiş olacaktı. Demokrat Parti insan haklarını, anayasayı, demokratik kuralları çiğneyerek getirdiği bütün bu zulüm kanunlarına rağmen 1957 seçimlerini kaybetmiş ve gasp yoluyla iktidarda kalmış, millet egemenliğini çiğnemiş bir partidir.
2 Mayıs 1954 seçimlerinden sonra yalnızca seçim kanununda değişiklik yapmak bu “söz dinlemez” seçmenlere yetmezdi. Onlara bir gözdağı daha vermek lâzımdı. Abana (Kastamonu) ilçelikten köylüğe indirilmişti. Bir ilçe cezalandırılmıştı, acaba bir il de cezalandırılabilir miydi? Bu takdirde bütün seçmenler “Aman bizim ilimiz de ilçe yapılır” diye sineceklerdi.

KIRŞEHİR OLAYININ SEÇİM HUKUKUNDAKİ ADI: “GERRYMANDERING”

Kırşehir rezaletini tarafsız bir bilim adamının kaleminden dinleyin. Ankara Üniversitesi Anayasa Hukuku Doçenti Dr. Tuncer Karamustafaoğlu “Seçme Hakkının Demokratik İlkeleri” adlı seçim hukuku alanında çok değerli olan eserinde “Demokrasi denemesi ve sistemden sapmalar – Kırşehir olayı ve Karakuş adaleti – Seçim hukukunda örnek bir olay” başlıkları altında şu görüşlere yer veriyor:
Kırşehir olayı demokrasi ve seçim tarihimizde eşine hiç rastlanmayan ilginç bir olay sayılır. Çünkü 2 Mayıs 1954 genel seçimlerinden sonra muhalefete mensup Cumhuriyetçi Millet Partisi'ne oy veren Kırşehir ili Demokrat Parti'nin kasıtlı bir istemiyle ilçe yapılmıştır. Kırkbeş ilde seçime katılan Cumhuriyetçi Millet Partisi yalnız bir ilde, Kırşehir'de seçimi kazanabilmiş ve beş milletvekili çıkarabilmiştir. Cumhuriyetçi Millet Partisi Kırşehir'de oyların yüzde 44.29'unu kazanabilmiştir. Demokrat Parti ise ancak yüzde 31 oy alabilmiştir.
Kırşehir ilinin kasıtlı şekilde bölünerek ilçe yapılması olayına seçim hukuku alanında “Gerrymandering” adı verilir. Gerçekte bu kavram kahramanının adını taşır. “Gerrymandering” usulünü ilk tasarlayan ve uygulayan Amerika'nın eski valilerinden Elbridge Gerry olmuştur. Massachusetts Valisi Gerry partisinin daha fazla senatör çıkarmasını sağlamak kasdıyla federe devleti “Salamander” denilen sürüngen bir hayvanı andıran pek garip seçim bölgelerine bölmüştür. Bu kasıtlı bölme valinin tuttuğu siyasî partinin çok işine yaramış ve parti 29 senatörlük kazanmıştır. Öte yandan muhalefet partisi 11 senatör çıkarabilmiştir. İşte, siyasî menfaat sağlamak kasdıyla yapılan bu bölme ve parçalama usulüne “Partizan Gerrymandering” veya “Kasıtlı Gerrymandering” denilmektedir. Kırşehir ilinin ilçe yapılması da kasıtlı bir “Gerrymandering” olayıdır.

GERÇEKTE KIRŞEHİR “KARAKUŞ ADALETİ” İLE BÖLÜNDÜ

İlk bakışta Demokrat Parti iktidarının Kırşehir ilini “iktisadî, ticarî, coğrafî, ziraî” sebeplerle ilçe haline getirdiği sanılabilir. Çünkü hükûmet tasarısında hep böyle sebeplerden söz edilmiştir. Ama gerçekte Kırşehir ili “Karakuş adaleti” ile bölünmek istenmiştir. Kırşehir iline bağlı kazalar coğrafî, ticarî ve idarî ölçüler göz önünde tutulmaksızın bölüşülmüştür. Gerçekte hükûmet tasarısının, komisyon raporlarının ve iktidar partisi sözcülerinin ileri sürdükleri gerekçelerin hiçbirisi idarî ve hukukî bakımdan doyurucu bir nitelik taşımamaktadır. Bütün bunlar iktidarın kasdî işlemine hukukî bir kisve giydirme çabası olmuştur. Nitekim hükûmet başkanı Kırşehir ilinin siyasî maksatlarla ilçe haline getirilmek istendiğini açıkça belirtmiştir:
“... Bu günkü Türkiye'nin taksimat-ı mülkîye haritasını göz önüne koyacak olursanız bu taksimatla muhtelif maksatların, bu arada siyasî maksatların da mevcut olduğunu kabul etmek yerinde olur. Bu vilâyetin (yani Kırşehir'in) bir içtimaî ve siyasî bünye itibariyle anormallik göstermekte olduğunu inkâr etmek kabil değildir. Evet evet, biz açık konuşuruz. Türkiye'nin hiçbir tarafında, hiçbir vilâyette iki seçimde de yüzde 3'den fazla rey almayan bir partiye mensup bir milletvekili arkadaşın Kırşehir'de takip ettiği türlü ivicaclı (doğruluktan uzak) siyaset malûmdur.”
Kırşehir kanununun çıkarılmasında Demokrat Parti'nin Meclis çoğunluğu yasama usullerini de kötüye kullanmıştır. Çünkü Kırşehir'le ilgili kanun tasarısı iç tüzük kuralları zorlanarak 48 saat geçmeden, yani milletvekillerine bu tasarıyı okuma ve inceleme fırsatı bırakılmadan görüşülmüştür. Hattâ Demokrat Parti çoğunluğu bu tasarının ivedilikle görüşülmesine karar vermiştir.
Adnan Menderes açıkça ünü hatip ve milletvekili Osman Bölükbaşı'yı Meclis'e sokmamak için bu kanunu getirdiğini Meclis kürsüsünden söylemiştir.

VE BURUK SON: KIRŞEHİR YENİDEN VİLÂYET...

1 Temmuz 1954'te Kaman, Mucur, Çiçekdağı, Avanos, Hacıbektaş ve Kozaklı ilçeleri elinden alınarak ilçeliğe indirilen Kırşehir üç yıl süren acı ve ıstırap dolu kara günlerden sonra kolu kanadı budanmış, eski ilçelerinin yarısını kaybetmiş olarak 1957'de yine 1 Temmuz günü Nevşehir ilinden alınıp yeniden il yapıldı. 12 Haziran 1957'de kabul edilen ve 1 Temmuz 1957'de yürürlüğe giren 7001 sayılı kanuna göre Kaman, Mucur ve Çiçekdağı ilçeleri Kırşehir'e geri bağlandı.
Kırşehir'in tekrar il olmasını Kırşehirliler buruk bir hava içinde kutlamaya çalıştılar. Yeni Kırşehir vilâyetini kutlamak için düzenlenen törene hükûmet adına o zamanki sıfatlarıyla Dahiliye Vekili Dr. Namık Gedik -ki 27 Mayıs 1960 ihtilâlini izleyen günlerde kapatıldığı Harp Okulu'nun penceresinden kendisini atarak hayatına son verecektir. Kitaplığımda bakan olmadan önce Hüseyin Kâşif adıyla yazdığı şiirleri içeren kitabı bulunmaktadır-, Maarif Vekili Tevfik İleri, Sanayi Vekili Samet Ağaoğlu beraberlerinde getirdikleri Vali Turgut Eğilmez'le katıldılar.
“Millet Bahçesi” dediğimiz bugünkü stadyumun olduğu yerde toplanan Kırşehirlilere ilk olarak Dahiliye Vekili Dr. Namık Gedik hitap ettikten sonra Vali Turgut Eğilmez söz aldı ve nutkunu “Tanrıdan dilerim ki bu günkü sevinciniz asırlar boyunca sürsün” diyerek bitirdi. Buradan hükûmet konağına gidildi. Kapıdaki açılış kordelasını Maarif Vekili Tevfik İleri kısa bir konuşma ile hayırlı olmasını dileyerek kesti. Bakanlar ve Vali Eğilmez valilik makamında tebrikleri kabul ettiler.

“KIRŞEHİR VİLÂYET GAZETESİ” ÖZEL SAYI ÇIKARDI

Kırşehir'in tek gazetesi olan haftalık “Kırşehir Vilâyet Gazetesi” hükûmet konağındaki tebrik törenini 6 Temmuz 1957 günlü sayısında şöyle haber verdi: “Bir saate yakın bir zaman devam eden bu merasimde Kırşehir'de mevcut bütün resmî ve hususî teşekküller temsilcileri sıra ile vilâyet makamına gelerek tebrikatta bulunmuşlardır. Ancak Kırşehir mebuslarının hiçbiri bu törene katılmamış, yalnız CHP Kırşehir Mebusu Osman Alişiroğlu caddede bu vazifeyi ifa eylemiştir.”
“Kırşehir Vilâyet Gazetesi” Kırşehir'in yeniden il olduğu 1 Temmuz 1957'de 29 Haziran Cumartesi olan çıkış gününü iki gün sonraya kaydırarak 1 Temmuz'da özel bir sayı çıkardı. Bu özel sayıda “Nevşehir Vilâyetine Bağlı Kırşehir Kazasında 'Kırşehir' Adıyla Yeniden Bir Vilâyet Kurulması Hakkında Kanun”, başyazar Cevat Hakkı Tarım'ın “Bayram Hediyesi – Kırşehir Güllerinden Bir Demet” başlıklı başyazısı, Kaymakam Nihat Bor'un Kırşehirlilere veda mesajı, yeniden il oluşu dolayısiyle Kırşehir hakkında Ankara Radyosu'ndan yapılan konuşma, Dr. Kudret Kurutluoğlu'nun “Bayramımız”, Dadaloğlu'nun “Kırşehir Türküsü”, eski Belediye Başkanı Şevki Şakirağaoğlu'nun “Kırşehrimizi Dolaşalım”, Âşık Veli'nin “Mucur Öyküsü”, Âşık Osman'ın “Çiçekdağı Koşması”, Cahit Obruk'un “Benim Şehrimi Bilmezsiniz” şiirleri yer alıyordu. “Kırşehir Vilâyet Gazetesi”nin sonraki sayılarında da Kırşehirlilerin il olmanın sevinciyle yazdıkları, Kırşehir'in geleceğiyle ilgili görüş ve düşüncelerini dile getirdikleri yazı ve şiirler yoğunlukla devam etti.