Burhan GÜNGÖR

Devlet olarak dün kutladığımız 21 Mart Nevruz’u Türk Milleti olarak “Bahar Bayramı” olarak kanıksadık. Nevruz Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin bağımsızlığını kazandığı 1991 yılından bu yana Türkiye Devleti olarak ( biraz geç kalınsa da) resmi kutlanmaya başlanmıştır. Devletimizin buna önem vermesinin nedeni de Nevruz’un PKK tarafından Kürtlerin esaretten kurtuluş günü olarak gösterilmesi ve bunu kendi amaçları doğrultusunda kullanmak istemeleridir.
Nevruz Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinde yüzyıllardır “ Sultan Nevruz “ olarak muhteşem bir şölen havasında kutlanmaktadır. Nevruz’un menşei ile ilgili olarak Türklerde bilinen hikayelerin en önemlisi, bu günün baharın gelişinin müjdeleyicisi ve Ergenekon‘dan çıkış günü olarak kabul edilmesidir. Efsaneye göre, Kök Türkleri yok etmek için bütün düşmanlar birleşir. Bir hile ile Türkler yenilir. Bütün Kök Türkler kılıçtan geçirilir. Bu katliamdan yalnızca Kök-Türk Hanı, 2. Hanın en küçük oğlu ”Kıyan” ve bazı kadınlar kurtulur. Bu kurtulanlar etrafı yüksek dağlarla çevrili ve geldikleri yoldan başka bir yolu olmaya bir yere sığınırlar. Burada akarsular, çeşmeler. Türlü otlar, meyveler, ağaçlar ve türlü türlü avlar vardır. Hayvanların kışın etini yediler, yazın sütünü içtiler, derisini giydiler. Bu yere Ergenekon adını koydular. Burada çoğaldılar. Ergenekon’da 400 yıl kaldılar. Buraya sığmayınca dışarıya çıkmak için yol ararlar. Bir demirci ustası “ Demir madenini eritirsek yol bulabiliriz bir yol buluruz “ der. Bunun üzerine büyük ateşler yakarak demir madenini eritirler. Ve Ergenekon’dan dışarı çıkarlar. Eski düşmanlarını yenerler ve 400 yıl önceki dökülen kanlarının öcünü alırlar. Kök Türkler Ergenekon’dan bu çıkış gününü kutsal sayarlar. O günden bugüne değin demir döverek ve ateşten atlayarak bu kurtuluş gününü kutlarlar.
Nevruz’la ilgili ikinci efsaneye göre Köktürk-Avar mücadelesinde Köktürkler yenilir. Erkek , kadın, yaşlı veya genç istisnasız olarak hepsi düşman askerleri tarafından öldürülür. Bir küçük oğlan hayatta kalmıştır. O’na acıdılar ve öldürmediler. Fakat ayaklarını ve ellerini keserek orada bulunan büyük bir bataklığa attılar. Bataklıkta bir dişi kurt yaşıyordu. Dişi kurt bu çocuğa et ve yiyecek getirdi. Çocuk ölümden kurtulur. Efsaneye göre dişi börü gebe kalır. Düşmanlar daha sonra gelir çocuğu öldürür. Kurt kaçar. Ergenekon (Tanrı dağlarının kuzeyi) yere gelir. Burada çoğalırlar. Türk hakan ordusunu kurar ve bir direğin tepesine kurt başı tasviri diker. Ergenekon denilen yere sığmayınca etrafı dağlarla çevrili bu yerde demir madenlerini eritmek ve bir yol bulabilmek için büyük ateşler yakarlar. Ergenekon’dan çıkan Köktürkler kağanları Bumin, Mokan ve Topar’ın mezarlarında Ergenekon efsanesini anlatan resmin yer aldığı Arkeolojik kazılar neticesinde görülmektedir. Resimde son Kök-Türk çocuğunu diz çökmüş, elleri kesilmiş halde kollarını yere dayamış ve başını eğmiş olarak dişi bir kurdun bu çocuğu karnı altında koruyan bir şekilde tasvir edildiğini Rus bilim adamı Kyaştornıy ortaya çıkarmıştır.
Bu tarihi gerçekler karşısında Nevruz’u (Baharın Başlangıcı) kendi amaçları doğrultusunda bir efsane haline getirmek isteyen çevrelerin çabaları boşa çıkınca, bilimsel hiçbir kaynağa dayanmayan “Wava Efsanesi” ile nevruz kutlamalarını tamamen ideolojik maksatlara alet etmeye başlarlar. Devletimiz, bugün Orta Asya’da Türk Cumhuriyetleri tarafından yüzyıllarca kutlanan Nevruz’u 1991 yılından beri kötü niyetli gruplar tarafından başka amaçlarla kutlanmasını önlemek için her yıl 21 Mart’ta tüm Türkiye genelinde resmi olarak kutlanmaya başlanmıştır.
21 Mart 2017 Nevruz Bahar Bayramının ülkemiz için sevgi, kardeşliğin perçinlendiği, fertler arasında kırgınlıkların unutulduğu ve barıştıkları bir yıl olması dileğiyle tüm Türk dünyasına ve insanlığa kutlu olsun.
KAYNAKÇA: Prof. Dr. Abdülhaluk ÇAY “Her Yönüyle Kürt Dosyası” adlı eseri